Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

‘Yusuf’ça güzel’ olamayanlar…

‘Yusuf’ça güzel’ olamayanlar…

Pazartesi günü Halep’e giden bir insani yardım kuruluşu yöneticisi dün telefonda anlatıyor: “Koca Suriye Gazze’ye dönmüş! Halep yerle bir! Halep’e beş dakikada bir bomba yağıyor. Suriyeliler tüm imkânsızlıklarla birlikte yılmadan mücadele ediyorlar. Şehidlerini defnedip kendilerini savunmaya devam ediyorlar. ‘Bu mücadeleden dönüş yok, gerekirse biz bu mücadeleyi torunlarımıza bırakacağız!’ diyorlar.”
Suriye’deki insani kriz ve katliam tüm şiddetiyle devam ediyor. Türkiye ve maalesef İslam dünyasının az bir kısmı üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeye çalışıyor. Ama yaşanan dram o kadar büyük ki ne yapsanız fayda vermiyor, kifayet etmiyor. Ülkenin en az dörtte bir nüfusu (5 milyon) kendi evinde mülteci, 1 milyonu civar ülkelere sığınmış durumda. Suriyeli bir doktor, “Buradaki zulüm İsrail’de yok!” diyor.
Suriye’de yaralanan, muhtaç halde olanlar, her insanın aynı durumda yapacağı gibi komşuya sığınıyorlar, kaçıyorlar. Türkiye merhametle kapılarını açıyor kardeşlerine. Suriye’de bir bomba düştüğünde tüm komşu il ve ilçeler gibi Kilis’teki çocuklar bile korkuyor, camlar zangırdıyor, yürekler ağızlara geliyor. Bir de tepelerine, evlerine, ocaklarına bu bombaların yağdığı insanları düşünün! Bu insanların çaresizlikle komşularına sığınmaktan başka hangi çareleri var?
Kilis Valisi Süleyman Tapsız, pazartesi günü bir yardım konvoyunu uğurlarken tam da bu insanlık dersini veriyordu: “Yeryüzünde kardeşlerimizin başına gelen musibetler, bize iyilik ve cömertlik sorumluluğu yükler, şefkat ve merhamet görevimizi hatırlatır. Biz cimriliği ve bencilliği çirkin bilen, vurdumduymazlığı kendine yakıştırmayan son medeniyetin temsilcileriyiz. Yetimin, öksüzün, mazlumun ve muhtacın yanında olmak gibi şerefli bir mirası taşıyoruz omuzlarımızda. ‘Komşusu açken tok uyumama’ duyarlılığını ayağa kaldırma nöbeti bizde şimdi. Yetime öksüze, yolda kalmışa muhtaca, aç ve susuza elimizi uzatırken yanımızda canla başla durduğunuz için ne kadar teşekkür etsek azdır size. Tıpkı Yusuf Kıssasında olduğu gibi, kardeşler kriz zamanı buldu birbirlerini. Suriyeli kardeşlerimiz elleri boş, evleri yıkık yanımızda şimdi. Öyleyse Yusuf’ça güzel olma zamanı geldi.” 
Yusuf’ça güzel olamayanlar da var!
Ülke çapında faaliyet gösteren malum ve meş’um bir lobi yerelde daha farklı çalışıyor!
19 Şubat tarihinde “Kilis kanaat önderlerinden flaş bildiri!” diye uzunca bir açıklama yayınlandı yerel basında (Gazete Kilis). Altında sözüm ona kendi insanını düşünmek adına, ‘şerde ve yalanda ittifak eden’ bir yığın isim var ama dördü dikkat çekiyor: CHP İl Başkanı Abidin Uslu, MHP İl Başkanı Mehmet Ali Özkaraca, Saadet Partisi İl Başkanı Şerif Akkurt, Kızılay Kilis Şube Başkanı Sabit Erentürk.
Bu nasıl bir ittifaktır Allah aşkına? Haydi, CHP ve MHP bu bildiriye imza atıyor, Saadet Partisi hangi gerekçeyle bunu imzalıyor? Bir iyilik ve yardım gemisi Kızılay’ın il temsilcisi bu tür bir bildiriye nasıl destek verebilir? İzahı mümkün değil!
Bildirinin başlığı şu şekilde: “Kilis Devlet Hastanesi tabelası ‘Suriyeli Sığınmacılar Hastanesi’ olmalı!” Açıklamada 50 bin Suriyelinin Kilis’e akın ettiği, devlet hastanesinin yaralılarla dolup taştığı bu sebeple Kilislilerin hizmet alamadığı ifade ediliyor.
Bu açıklamadan altı gün sonra Kilis Devlet Hastanesi (25 Şubat pazartesi) 2012 yılı hizmet istatistiklerini basına açıkladı. Açıklamaya göre 2012’de hastaneden hizmet alan 446.692 kişinin 58.141’i (% 13’ü) Suriyeli. Acil servise başvuran 138.408 hastanın ise 7.013’ü Suriyeli yani sadece % 5’i. Ocak 2013’de muayene edilen 1750 hastanın ise sadece 90’ı Suriyeli. (Hududeli Gazetesi)
Bu rakamlar daha farklı da olabilir, Suriyeli hastalar daha fazla da olabilirdi. Ama bu durum yukarda ‘kanaat önderi’ diye meydana çıkıp, şerde ve yalanda ittifak edenlerin bu açıklamasını haklı çıkartmazdı yine de. Belli ki dertleri başka!
24 aydır devam eden imtihan sadece Suriyelilerin değil; hepimizin! Kardeşinin, dostunun, komşusunun akan kanına kayıtsız kalmak ve “bana ne!” demek vicdansızlığı hiçbir gerekçeyle açıklanamaz! Sadece “Vahşet ve zulüm dursun!” demek yetmez, mağdur ve mazlumlara yardım için taşın altına elini koymaktır esas olan. Biz dirilene kadar Suriyeliler direnecek ve şehit olacak anlaşılan!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi