Siyonizmi dokunulmaz kılmak
Mavi Marmara katliamının faili İsrail, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın geçen çarşamba günü Viyana’da düzenlenen ‘Medeniyetler İttifakı’ toplantısında yaptığı konuşmada siyonizm hakkında söylediği sözlere pek de kızmış.
Önce o sözleri aktaralım: “Tıpkı siyonizm gibi, tıpkı antisemitizm gibi, tıpkı faşizm gibi, İslâmofobinin de bir insanlık suçu olarak görülmesi kaçınılmaz hâl almıştır.” Gayet yerinde bir tesbit.
Bu açıklamanın arkasından siyonistler, siyonist severler ve onların güdümündeki siyasiler ve gazeteciler ayağa kalktı. Bunlar, Filistin halkına karşı her gün zulüm yapan, Gazze’yi açık hava hapishanesi olarak tutan ve gasbedilmiş topraklar üzerine kurulmuş İsrail’in ırkçı siyonist kimliğini lâyüs’el kılmak istiyorlar, bu açık.
Siyonizm ırk manasında Yahudilik, dînî manada da Musevîlik değildir ki, siyonizme karşı olmak ırkçılık yapmak olarak gösterilsin.
Siyonist prensiplerin savunucusu İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu Erdoğan’ın açıklamasına tepki göstererek; “Benzerlerinin dünyadan silindiğini düşündüğümüz karanlık ve hakaretamiz bir ifade” diye nitelendirmiş. “Türkiye Başbakanı’nın siyonizm’le Nazizm arasında yaptığı kıyaslamayı kınıyorum” diye de efelenmiş.
Beklendiği gibi Amerika da İsrail’i destekleyen açıklamalarda bulundu. Beyaz Saray Sözcüsü Tommy Vietor; “Başbakan Erdoğan’ın siyonizmin bir insanlık suçu olduğu yorumunu reddediyoruz. Bu yorum saldırgan ve hatalıdır” demiş.
Moskova Başhahamı ve Avrupa Hahamlar Konferansı Başkanı Pinchas Goldschmidt’i de siyonizmin özünde bir barış hareketi olduğunu söylemiş. Hazret, Başbakan Erdoğan’ı ise antisemitizmle suçlamış.
En manidar tepki ise, Filistin halkını siyonist zulmünden koruyamayan, gasbedilen Filistin toprakları üzerinde her gün inşa edilen yerleşimci siteleri durduramayan ve İsrail aleyhinde Birleşmiş Milletler’de alınan hiçbir kararı uygulayamayan BM’nin Genel Sekreteri Ban Ki-moon’dan geldi. Bu kurumun sözcüsü; “Sorumlu liderlik konusundaki bir toplantıda böylesine incitici ve ihtilaf yaratıcı yorumlar yapılmasının BM Genel Sekreteri tarafından talihsizce bulunmuştur” demiş. O zaman sormak gerekir; “Tarafsız olması gereken BM, İsrail’in avukatı mıdır?” diye.
Peki, dokunulmaz kılınmak istenen “siyonizm nedir?” acaba.
Aslında siyonizm, Yahudi din geleneğinin itikad erkanından olan “Mesihlik” inancının seküler format içinde üretildiği ırkçı bir ideolojidir.
Theodor Herzl’in liderliğini yaptığı hareket, dağınık olan dünya Yahudilerini tek bir devlet çatısı altında toplamak üzere bu ideolojiyi icat etmiştir. Herzl, insanın kader çizgisini kendisinin çizeceğini savunuyordu. Ancak, çoğunluğunu dindarların oluşturduğu, yeryüzünün birçok bölgesinde dağınık olarak yaşayan ve olağanüstü olayların vuku bulmasıyla yeryüzüne teşrif edecek Mesih’i bekleyen Yahudi milletini buna ikna edemeyeceğini biliyordu.
Bu noktada dindar siyonistler devreye girdiler ve “Zion”da toplanmanın Mesih’in aslî görevlerinden olduğu propagandasını yaptılar. Onlar, mucize beklemek yerine, Mesih’in zuhur edebilmesi için şartların Yahudiler tarafından hazırlanması gerektiğini savunmaya başladılar.
Filistin topraklarında Yahudi devletini kurabilmek üzere Yahudi ırkının üstünlüğüne dayanan faşist seküler doktrinlerle dînî doktrinleri birleştirme yoluna gittiler. Tanrı’nın, kaderlerini kendi ellerine almış Yahudi toplumuna gayretleri doğrultusunda ‘altın çağ’ı nasip edeceğini iddia ettiler. Bunun gerçekleşmesi için onların altın çağ nesli olduklarını eylemleriyle isbat etmeleri gerekmekteydi. Bu testi başarıyla geçerlerse, Tanrı, ancak o zaman onlara yardım edecekti.
Velhâsıl, dînî kılıf giydirilmiş özünde ırkçı seküler bir ideoloji olan siyonizme karşı çıkmak ahlâkın bir gereğidir. Bu ırkçı ideolojiyi savunmak ise, bu ideolojinin ürettiği şiddeti ve hukuk tanımazlığı meşrulaştırmak olur.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.