Faruk Köse

Faruk Köse

Röntgenci Devlet kime hizmet ediyor?

Röntgenci Devlet kime hizmet ediyor?

 

Devlet vatandaşı izler, neler olup bittiğini kontrol eder, gerekli hallerde kişi ve kurumları takip eder mi? Elbette... Ama herkesi değil ve mahremiyetlere girmemek, kendi insanını başka mihrakların kontrolüne vermemek kaydıyla... Bunun sınırı asayişi sağlayacak kadar olmalıdır, daha ötesi değil. Ancak bizde böyle değil. “Küresel Güçler”in güdümüne öyle girilmiş ki, emperyalist kontrole entegrasyon için ne istenirse yapılıyor.
 
Gündeme gelen yeni kanun tasarısına göre, 17 milyon aracın plakasına kriptolu çip, ön camlarına ise barkodlu etiket yapıştırılacak. Radyo frekansı ile tanımlama teknolojisine dayanan sistem, MOBESE ile Karayolları güvenlik kameralarına entegre edilecek. Böylece tüm araçların hareketleri adım adım izlenebilecek.
 
Daha geçen gün MİT yetkilileri TBMM Yasadışı Dinlemeleri Araştırma Komisyonu’nda dinleme yöntemlerinden söz ettiler. Dediklerine göre; kurulacak bir program ile ruhunuz bile duymadan bilgisayarınız üzerindeki hemen her şey ele geçirilebiliyor. Ses kartı üzerinden mikrofon açılıp, ortamdaki sesler kaydedilebiliyor. IP telefonlar ve IP tabanlı cihazlar üzerinden dinleme yapılabiliyor. Telefona uzaktan girilip ortam dinlenebiliyor. Cep telefonu üzerinden ortam dinlemenin yanında; kimi aradığınız, kimin sizi aradığı, mesajlarınız, resimleriniz, videolarınız gibi bütün bilgilerinize erişebiliyor. Sosyal ağlar üzerinden dinleme ve takip yapılabiliyor. Bilgisayar kamerasından bile ortam izlenebiliyor. E-mailinizde neyiniz varsa takipçinin eline geçebiliyor. ADSL hattı üzerinden bütün iletişiminiz izlenebiliyor, verilerinize ulaşılabiliyor.
“Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Kartı Projesi”ni duymuşsunuzdur. Artık kimlik kartları çipli olacak. Kişinin tüm sağlık, ticari ve sosyal faaliyetleri, sosyal güvenlik, sigorta, bankacılık, asayiş ve yaşama dair neyi varsa, parmak izine kadar, bu kartlarda yer alacak. Böylece vatandaş 24 saat izlenecek, takip ve murakabe altında tutulacak. Akıllı kart üzerindeki ve çip içerisindeki bilgiler elektronik ortamda, kriptografik yöntemle korunacak. Bu kimlik kartı ile, internetin bulunduğu her yerden e-Devlet kapsamında sunulan hizmetlere erişilebilecek. Seyahat belgesi ya da elektronik imza olarak kullanılabilecek. Kamu hizmetlerinden yararlanan kişilerin hak sahipliği denetimi yapılabilecek.
 
Bilgisayarlara yüklenen casus yazılımlarla, sizin haberiniz bile olmadan klavye tuş vurumlarının günlüğüne ulaşılabiliyor. Çalışan programlarla yapılan işlemler; yani yazılan metinler, sohbet görüşmeleri, e-postalar, dosyalar, kullanıcı adı ve şifreler vb. elde edilebiliyor. Bilgisayarın pano günlüğü kaydedilebiliyor. Bütün internet aktivitileri, ziyaret ettiğiniz web sayfalarının linkleri, site başlıkları ve ziyaret edilen sitedeki tıklanan bağlantılar tesbit edilebiliyor.
 
Böyle bir dinleme, izleme, takip ve kontrol mekanizmasının başında kim var dersiniz? Elbette bu tür sistemleri ve yazılımları üreten, tek merkeze yönlendirerek birbirine entegre edip tek elden kontrol eden güçler... Amaç, bireyleri, sosyal kümeleri, ulusları ve hatta devletleri tamamen kontrol edilebilir hale getirmek... Tıpkı George Orwell’in 1984 adlı romanında olduğu gibi, gizli bir dünya diktatörlüğü herkesi murakabe ediyor. “Büyük Birader”in gözü üzerimizde.
 
Nitekim 1999’da, Avustralya DSD Başkanı Martin Brady, o güne kadar dünyada varlığı bilinmeyen izleme sisteminden söz edip diyordu ki: “Bizler küresel bir elektronik izleme sisteminin parçasıyız; ECHELON...” Echelon; İngiliz Milletler Topluluğu ve ABD tarafından oluşturulan yüksek teknoloji casusluk sisteminin adı. Telefon, internet, faks, teleks, elektronik posta, bilgisayar ve data haberleşmesi, yani iletişimle ilgili aklımıza gelen her konuda istihbarat toplayan büyük kulak.
 
Çok daha önce, 1960’ta, Rusya’ya iltica eden ABD Ulusal Güvenlik Dairesi (NSA) görevlileri Bernon Mitchell ve William Martin, “dünyayı izleyen gizli kulak”tan söz etmişler; NSA’nın en az 40 ülkeyi aktif olarak dinlediğinden ve yeryüzünün değişik yerlerine kurulu en az 2 bin dinleme istasyonundan söz etmişlerdi. Nitekim Avrupa Birliği’nin 1988’de yayınladığı istihbarat raporuna göre, Avrupa’daki iletişim cihazlarının yüzde 90’ı Echelon sistemi ile izleniyordu.
 
Amaç?.. İnsanların duygularını, düşüncelerini, algılarını, hal ve hareketlerini, iş ve gidişlerini, bütün faaliyetlerini, hatta bütün mahremiyetlerini izlemek ve takip etmek; dünya egemenliğini sürdürmek için insanlığı murakabe altında tutmak!..  
Bunun üzerine, ABD’nin isteğiyle çıkarılan “Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Yasa”yı ekleyin bakalım, manzara ne arzedecek... Kımıldadığınız anda, etkisizleştirilmek için etiketiniz hazır: terörist!..
 
Akıllı telefonlar, sim kartları, navigasyon cihazları, OGS, HGS, Mobese, EDS, çipli kredi kartları, çipli kimlik kartları, ortam dinleme cihazları, elektronik cihazlar, IP telefonlar, ADSL gibi sistemlerle insanları sürekli izlemenin, murakabe altında tutan Devletin bu sıkı takibinin kime hizmet edeceğini biliyor musunuz?
 
Çipi üretene ve yazılımı yapana... Onların elinde oyuncak olacağız. Özgürlük ve mahremiyet kalmayacak!
 
İnsanları takip etmek için bu kadar yatırım, bu kadar teknoloji niye? Hükümet niye bunu uyguluyor? Kim, kimin adına takip edecek bizi?
Kimin kölesi olacağız, bari onu söyleyin. Efendimizi bilme hakkımız da mı yok?!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Faruk Köse Arşivi