Ersoy Dede

Ersoy Dede

Başımızın üzerinde yeriniz var

Başımızın üzerinde yeriniz var

Cehaletle faşizm arasında çok sıkı bir bağlantı olduğuna inanıyorum..  Zira bir insan cahilse ancak bu kadar faşist olabilir diye bir inancım var..  Sadece çözemediğim şu, cehaletle okul arasında bir ilgi ilişki var mı? Benim bütün tespitlerimi çürütecek örnekler sürebilirsiniz öne..

Bir kişi anlatırsınız bana.. Onun cahil olmadığına beni inandırırsınız.. Sonra bir bakmışız ki mesela siyah futbolcu Emenike’den bahsederken; “Ne bu ya, tekneyle gelen arkadaşlardan mı?” diye sorduğunu görürsünüz.. Cahil olmadığına emin olduğunuz halde.. O vakit acaba cehaletle iyi okullarda okumak, fazla lisan bilmek gibi şeylerin bir bağı bağlantısı yok demek ki.. Cehaletle faşizm arasındaki ilgiden tartışmasız eminim. Ve örneğin çok iyi okullarda okumadığı halde, çok kitap okumadığı halde, onlar kadar fazla lisan bilmediği halde, eşitlikten, kardeşlikten, beraber yaşamaktan bahseden, faşizmi elinin tersiyle iten yurdum Anadolu insanını gördüğümde, cehaletin okulla bir ilgisi olmadığından emin oldum.. Cahil insan faşisttir ve cahillik okullarla giderilebilecek türden bir şey değildir..

YORUM YAPARKEN GÖZ ÇIKARMAK

Seda Akgül isminde bir televizyoncu var. Eskiden TV8’de hafta sonları cinsel çağrışımlı esprilerle yüklü sabah programları yapardı. Sonra Star Tv’ye transfer oldu.. Oraya geçince acaba “hükümete yönelik fazla sert eleştirilerde bulunma” mı dediler ki?.. Mesela; “okullarda kısa kollu kıyafet giyilmesine ben de karşıyım.. Beni hiç burada kısa kollu gördünüz mü?” gibi bir çıkışı olmuştu.. TV8’de ben kendisini hiç uzun kollu görmemiştim halbuki…  Van’da mesela.. Depremzedelerin çadırında çıkan yangınla ilgili; “çadırda da soba mı yakılırmış, cehalet” diye bir yorumda bulunmuştu.. Üşümenin ne anlama geldiğini bilmediğine kanaat getirmiştim o zaman da.. Kimden söz ettiğim hakkında fikriniz olsun diye yaptım bu hatırlatmaları.. Çünkü son bombası fena..

SİZ EVİNİZE DÖNSENİZE!

Bir e-mail gelmiş.. Demek ki bir serzeniş var.. Seda Hanım okuyor; “Teşekkür ediyoruz vatanınızı, kapılarınızı bize açtınız gibi bir söz beklerken bana şöyle bir mail geldi, ‘her bir Suriyeli senden daha değerlidir bunu bil’.. Valla doğru diyorsun. 500 bin tanesine böyle baktığımıza göre daha değerli galiba.. Peki ben gitsem Suriye’de değerli olur muyum?. Sen gitsen olur musun?. Bence sen git de zaten. Sizin o Suriyeli mültecileriniz, benim verdiğim vergilerle buralarda. Benim hastanelerdeki, postanelerdeki hakkımla orada oturuyorlar. Memnun değilseniz gidersiniz….”  Devamı da var da.. Bu kadarı fikir veriyor sanırım.. Bizim bir devlet politikası olarak davet ettiğimiz, bir Türk geleneği gereği misafir ettiğimiz, akrabalık ve kardeşlik hukuku gereği ekmeğimizi yorganımızı bölüştüğümüz Suriyeli kardeşlerimize yaygın medyanın hatırı sayılır izleyici sayısı karşısında bir televizyon sunucusu “geri dön” dedi.. Çok mahcubum..

ÇOK ÖZÜR DİLERİM

Mahcubum ve çok özür diliyorum.  Mahcubiyetim, etkisine inandığım bir mecra üzerinden, teknik olarak benim meslektaşım gibi görülen biri tarafından böyle bir ırkçı saldırı gerçekleştiği için. Çok özür dilerim o da şundan.. Seda Hanım’ın tepkisine neden olan o mail, bizim yeteri kadar misafirperver olamadığımızın ispatı demek ki.. Sizi yeteri kadar rahat ettiremediğimiz için çok özür dilerim.. Siz aldırmayın bu söylemlere.. Başımızın üzerinde yeriniz var. Kalın sağlıcakla.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Ersoy Dede Arşivi