Modern köleliğin diğer bir adı: Moda
Moda, Batı felsefesinin “hevâ ve hevesi teşcî” eden prensibinden kuvvet bularak yaygınlaşmış, canavar bir sömürü sanayii. Yaygın bir tutku haline dönüşen moda, uyuşturucu gibi bağımlılık yapan bir hastalık olduğu ilmen de sabit. Moda, “İnsanın kendisini göstermesidir” diye tarif edilir.
Desmond Morris, modanın “normal üstü bir tahrik, bir uyarı” olduğunu ifade ederken; Türkiye’de de giyim ve moda şirketi sahibi olan Cem Hakko, ondan “cinsellik açısından görünüşünün yenilenmesi yoluyla erotik çekici aracı; ekonomik açıdan servetin gösteriş amacıyla gereksiz şeylere tüketiminde bir değişiklik” diye söz ediyor.
“Modanın en büyük özelliği bireyselciliğinin olmayışıdır” diyen psikolog Jülide Aral ise, moda sevdalısı olan kişinin modayla, seçkin, zengin olduğunu vurgulamaya çalıştığını söylerken modanın, aynı zamanda kişiliği oluşmayan, kendini bulmayan ve bir kimlik bunalımı içinde olanların yakalandığı bir zaaf olduğuna da işâret ediyor. Şu halde, “modaperestler”in şahsî “zevk ve renk” estetiklerinin oluştuğunu söylemek ne kadar doğrudur? Başkalarına ayak uydurdukları ortadadır. Veya başkalarının verdiği “moda emirlerini” yerine getirdikleri... Yâni, “zevk ve renk” hürriyetleri, tamamen modacıların cebinde.
American Colloge Of Arts ve Royal Colloge Of Arts’da “moda tasarımı” eğitimi gören meşhur modacı Tcherina da, “Moda bile o hâle gelmiş ki, modaysa o yapılır. O benim kişiliğime uyuyor mu, bununla kendimi ifâde edebiliyor muyum; yok. Zâten hiçbir zaman düşünülmüyor ki! İnsanlar makineleşmiş” diyerek, ‘modakoliklerin’, âdeta köleleştiklerini, modern ve canlı birer robot hâline geldiklerini itiraf ediyor.
“BOŞANMA SAĞLIĞI DA BOZUYOR”
Sağlık ve Sosyal Davranışlar Günlüğü’nde yayınlanan, Chicago merkezli bir araştırma grubu tarafından yapılan araştırma, boşananların sağlıklarının bozulduğunu ortaya çıkardı. Boşandıktan sonra başka bir evlilik yapanların mutlu olduklarına dikkat çekilen araştırma raporunda, “Tekrar evlenenler, hiç evlenmeyenlere göre de daha az depresyona maruz kalıyor” denildi.
Raporda ayrıca şu noktalar dikkat çekiyor: “Evlilik göreceli olsa bile genel olarak insan hayatı için sağlıklı ve özellikle erkeklerin davranışlarında iyileşme, kadınların ise rahat yaşamalarında olumlu etkisi vardır.”
Araştırmayı yapan Chicago Üniversitesi araştırma grubu üyesi Linda Waite, boşanma ya da dul kalmanın sağlık problemlerini tetiklediğini, bunun başlıca sebebinin ise boşanmayla birlikte maddî gelirin de düştüğü ve stresin arttığına işaret etti. Araştırma sonuçlarıyla ilgili konuşan Waite, “Boşanma sonucunda oluşan depresyon gibi hastalıklar tekrar evlenme sonucunda iyileşebiliyor” dedi. (Londra / cihan / 30.07.2009)
Öte yandan, boşanma durumunda “yalnızlığın giderilmesi, cinsî hayat, hayatı kolaylaştırma ve yardımlaşma” gibi ihtiyaçların gayr-i meşrû yollarla sağlanmaya çalışılması riski de her zaman için mevcuttur. Bu da pekçok psiko-sosyal problem demektir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.