Ulema-yı rüsumdan Muharrem efendi!
Ulema-yı rüsumdan (resmi bilginlerden) Muharrem Efendi buyurmuşlar: “İş bu Diyanet reisinin arkasında namaz kılmak caiz değildür!
Raviyanın bazısı, “kılanların katli vaciptir” deyu fetva verdiğini de söylüyorlar. Zayıf bir rivayet olmalı…
Efendim bir zamanlar “Yalova kaymakamı” diye bir lâf vardı. Hani büyüklerin yanında hükmü geçmeyen idareciler için kullanılırdı.
Yalova vilayet oldu… Kaymakam valiliğe terfi etti! Hatta birisi sayesinde Yalova’nın milletvekillerine de râci bir hale geldi “Yalova kaymakamı” tâbiri…
Mâruf bir “Yalova milletvekili” var. Hep ağzı açık dolaşıyor. Vara yoğa konuşuyor, bildiğinden çok bilmediğini söylüyor.
İşte bu “Yalova milletvekili” geçenlerde bir camiye gitmiş!
Hayret ender hayret! Böyle kökten CHP’lilerin camiye gitmesi hayra alâmet değildir. Bir zamanlar camiye gidenleri fişlemişler, “bunlar bu devirde cemaate devam ediyor, namaz filan kılıyor diye ekmeklerine mani olmuşlar, her türlü zulmü reva görmüşlerdir.
Şimdi bizzat vekil gidiyor!
Altında veya ardında mutlaka bir şeyler olmalı!
Hemi de Cuma namazı kılmış! Sonra da neden bu camide namaz kıldığını fâş etmiş: “Öğrendim ki Diyanet reisi bu camide değilmiş!”
Artistin süflisi!
Diyanet Reisi’nin işi namaz kıldırmak değildir. Orada olsa dahi namazı kıldırmaz, mevcut imama uyardı!
Tamam! “Yalova vekili” namaz kıldığını cümle aleme ilan etmiş. Yandaş, candaş vs. basını da oraya cem etmiş. Belli ki mühim lâflar edecek!
Başlamış salvoya: “Bu Diyanet işleri reisinin ardında namaz kılınmaz!”
Niçinmiş efendim? Çünkü İzmir’in dinî hayatının irfani bir yaklaşıma ihtiyacı var, demiş.
Bu “Yalova vekili” başkanın ne demek istediğini anlamış, anlayabilmiş olabilir mi?
Bu bahsi diger!
Ama fetvayı kesmiş: Bu Diyanet reisinin ardında namaz kılınmaz!
Bu fıkhî bir mesele! Kimin ardında neden namaz kılınmayacağı konusu fıkhın konusu! Dinin künhüne vakıf âlimler oturacak, karar verecek.
“Bu imamın ardında namaz kılınmaz!” diyecek. Sebebini, şartını, şurtunu ortaya koyacak…
Bunu yapabilmek için epey dirsek çürütmek lâzım, on yıllarca emek vermek lâzım. Eni konu göz ve zihin yormak gerekir böyle bir hüküm vermek için.
Peki “Yalova vekili”nin böyle bir birikimi var mı?
Cuma kıldı ya! Ahkâm kesme hakkını da elde etti!
Ha dini mevzularda karar vermek CHP geleneğinin mutad alışanlıklarındandır. Hepsi doğuştan fakihtir! Ulema-yı rüsumdandırlar dedik ya!
İhtiyaçları olunca, dini kullanırlar. İşleri bitince tepesine binerler. Milli Mücadele’den sonra böyle yaptılar. Zafer kazanıldı, dinin işi bitti! Camileri kapattılar, alimleri itibarsızlaştırdılar. Dini öğretimi külliyen yasakladılar…
Bütün bunları Muharrem gibi CHP’li fakihler yaptı.
“Yalova milletvekili” “Mârem”in gerekçesi belli: “Diyanet işleri başkanı siyasetle iştigal ediyor. Gitsin AK Parti’de çalışsın.”
Yani “din adamı zinhar siyasetle uğraşmamalı” diyor.
Uğraşmamalı elbette! Uğraşacaksa, istifa etmeli hangi partiyi istiyorsa ona gitmeli.
CHP hariç!
Hayır, “CHP’ye gidemez!” mânasına söylemedim bunu.
Yani “sadece CHP’ye istifa etmeden gidebilir” mânasına söyledim.
Mârem efendi!
Senin övündüğün partinin, CHP’nin, 1931’de Ankara il başkanı kimdi biliyor musun?
Diyanet İşleri Reisi Rifat Bey!
Adam hem Diyanet reisi, hem de CHP Ankara teşkilat reisi!
Al sana laiklik, al sana CHP!
Anladın mı “Mârem” efendi!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.