Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Prof. Dr. Namık Açıkgöz

Türklüğü dejenere etmek

Türklüğü dejenere etmek

Geçen hafta 300 kadar aydın, anayasadan “Türk” kelimesinin çıkarılamayacağına dair bir bildiri yayınladı.

Önce, böyle bir bildiriye gerek olup olmadığını konuşalım.
“Türk” kelimesinin anayasada geçmesi 6 satırlık bildirilere mi kaldı?... Koskocaman tarihte, milyonlarca kitapta, milyarlarca sayfada katrilyonlarca defa geçen ve tarifinin yazılmadığı; bizzat bütün insanlığın zihnine kazındığı bilinen “Türk” kelimesi, bir bildiriyle gündemde tutulmaya muhtaç hâle getirilmişse, hiiiç uğraşmayın; o kelime zaten ömrünü tamamlamıştır.
“Türk” kelimesi, politik tartışmalara meze edilirse, asıl o zaman taşıyın Türklüğün tarihten silinme endişesini.
Türklük, reaksiyoner bir tavra dönüştürülürse, hâkimiyet zihniyetini kaybeder ve mahkûm zihniyet hâline dönüşür.
“Türk” kelimesinin bu şekilde tartışılıyor olması, kendiliğinden gelişen bir iç dinamik hareketliliğiyle değil, PKK’nın dayatması sonucudur. Bu millet, tarih boyunca, kendini asla eşkıyaya göre tanımlamamış ve konumlamamıştır ama bugün olan şey, “eşkıyaya karşı tanımlanma ve konumlanma”dan ibarettir. Böyle bir tavır, Türk milleti için zillettir!...
Köktürk Âbideleriyle, şair Aprınçur Tiginlerle, Ahmet Yesevîlerle, Yunus Emrelerle, Fuzûlîlerle, Karacaoğlanlarla, Pir Sultanlarla, Âkiflerle, Arif Nihatlarla, Necip Fazıllarla kelime kelime işlenen; Meragîler, Urmevîler, Itrîler, Hacı Ariflerle ses ses dokunan; Sinanlarla, Sedefkâr Mehmet Ağalarla mermer mermer örülen ve hepsinden de önemlisi İslam’la şereflenen Türklüğü, şimdi eşkıyaya göre tarif ve tahkim etmeye kalkarsanız, oyununuzu karşı takımın oyununa göre oynar; Türklüğe halel getirirsiniz.. Bu millet, tarih boyunca, bütün hikâyesini kendisi yazmış, asla başkasına yazdırmamıştır.
Bütün bu gerekçelerle, böyle bir bildirinin yayınlanmış olmasını, yanlış bulduğumu belirteyim.
Gelelim bildiri metnine...
Bildiride her ne kadar iğreti bir Selçuklu ve Osmanlı vurgusu yapılmışsa da, metnin Türklüğü cumhuriyetle sınırlaması, kabul edilemez. Cumhuriyet dediğiniz nedir ki Allah aşkına?.... Binlerce yıllık Türk tarihinde, 90 yıllık bir macera!... Üstelik halkıyla; halkının diniyle, diliyle, tarihiyle, türküleriyle kavgalı bir 80 sene!... “Partizan cumhuriyet”in kutsallaştırıldığı; cumhurun yok sayıldığı bir 80 sene...
Ayrıca bu bildiri, ideolojize edilmiş bir metindir... Anayasanın ve devletin ideolojik zihniyetten arındırılması kavgasının verildiği; anayasadaki ideolojik yapılanmadan kendisine görev çıkarmaya çalışan çeteci zihniyetin hâk ile yeksân edilmeye çalışıldığı bir dönemde, hâlâ 20. yüzyıl değerleriyle düşünüp “buyurgan devlet” anlayışıyla hareket etmek, tarih dışılıktır.
“Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.” cümlesinin altına imzamı atarım. Elbette tarih ve kültürün yoğurduğu bu coğrafyanın bütün fertlerini, ırk ve mezheplere bölmenin, Ortaçağ feodalitesine dönmek demek olduğunu bilirim ama zaten toplumsal bir kaziyye olan bu hükmün temcit pilavına dönüştürülmesini de anlamakta zorluk çekerim.
“Gelmişiz dünyaya milliyet nedir öğretmişiz” diyen Mehmet Akif’in torunları, “medeniyet” kuran bir milletin adı yüzünden telaşlanıp bildiri yayınlıyorsa, Akif’in ruhu muazzep olur.  
“Türk” ve “Türklük” kavramlarını, değil bildirilere konu etmek, gündem konusu yapmak bile, bu necip millet için bir dejenerasyondur..



“Türk” ve “Türklük” kavramlarını yazdığımız halde, az kalsın unutuyordum....
“Türk Bayrağı” adının değiştirilmesini isteyen hanımın adı neydi yaa?...
“Hilal” mi?...
Haaa?!...
Tamam o zaman...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
8 Yorum
Prof. Dr. Namık Açıkgöz Arşivi