Kirli İttifak
Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ı linç ediyorlar.. “Kanserli bir kızı ağlatmış”.. Önce dedi-kodusu geldi.. Görüntüleri sonra gördüm.. Yani her operasyonel haberde olduğu gibi önce kamuoyu buna hazırlandı.. Kimse görüntüleri görmeden, sosyal paylaşım ağlarında, şifahi linç başladı; “biliyor musun, bakan, hastayım diyen kıza para verip göndermiş kız bu parayı bakanın yüzüne atıp ağlayarak uzaklaşmış” türü laf salataları okuduk.. Sonra ne mi oldu? Sonra görüntüleri izledik.. Görüntülerde anlatılanların hemen hemen bir çoğu hatta diyelim ki hepsi var.. Var da hiç öyle anlatıldığı gibi değil. Kanserli (olduğuna inandığım) bir genç kadın var.. Bakan’dan yardım istiyor. Bakan çıkarıp para veriyor. Genç kadın o anda tepki vermiyorsa da Bakan’ın namazdan çıkışını bekleyip parasını iade ediyor ve ağlayarak uzaklaşıyor..
BAKAN YARDIM İÇİN ÇIRPINIYOR
Görüntüleri kare kare izledim.. Bazı anlarında çok duygusallaşarak izledim.. Oturup ağladığım anlar oldu.. Ve ekranın başından kalktığımda şu hisler içindeydim; “genç ve hasta bir kadına yardım için çırpınıp duran bir Bakan”… Nasıl bir yardım?
1) Acil çözüm için nakit yardım
2) Kalıcı çözüm için bürokrasiyi aşacak mekanizmaların işletilmesi talimatı
Erdoğan Bayraktar her ikisini de yaptı mı? Yani koşa koşa namaza gitmekteyken, ezan okunmaktayken, caminin önünde, içinde; “ilaç, pahallı, ithal, durumumuz yok” gibi kelimelerin geçtiği bir vatandaş yakınmasına, Bakan’ın çıkarıp nakit para vermesi ne kadar yanlış olabilir ki? O anda durumu muhakeme edecek ne vakit var ne ortam.. Ha belki danışmanlarına talimat verip, “ilgilenin” diyebilirdi. O zaman da gönlünden geçen o nakit yardımını yapmamış olurdu..
EN MASUMU BAYRAKTAR
Ve sonra.. Namaz boyunca Genç Kadın caminin önünde bekliyor.. Polis şefi, rezillik çıkmasın diye kadını ikna etmeye çalışıyor.. İsterse Bakan’ın yanına yaklaştırmayacak pozisyona da sahip.. Ama kadın; “Bakanım” dediği anda, Bayraktar’ın talimatıyla herkes kenara çekiliyor ve vatandaş ile Bakan’ın buluşması sağlanıyor.. O andan itibaren Bayraktar, gitmeye çalışan kızın kolunu bir an bile bırakmaksızın derdine çare olmak için çırpınıp duruyor..
OPERASYON HABERLERİ
Bizim bütün bunlardan nasıl haberimiz oldu? Çünkü olay. 28 Şubat sürecindeki ya da sonrası dönemlerde yapılan operasyonel haberlere benzer bir kurguyla servis edilmişti.. Yalan ya da yanlış demiyorum. Ama bazen doğrular da operasyon için malzeme olarak kullanılabilir.. Örneğin Ahmet Kaya’nın Almanya Konseri gerçekti ya da Hrant Dink’in Sabiha Gökçen ile ilgili yazısı.. Ama operasyonel amaçlarla nasıl kullanıldığını hep birlikte gördük.. Bu da onlardan biri.. Çok açık..
BU İTTİFAK ÇOK ÜZÜCÜ OLDU
Gelelim ittifaka.. Çok sıkıldım ama bunu gözünüze soka soka kayıtlara geçmek istiyorum.. İnterneti seven bir kardeşinizim.. Sosyal ağlarda bu mesele duyulduktan sonra kimlerin kamuoyu oluşturmaya çalıştığını da naklen gördüm.. Kirli ittifakı orada gördüm yani.. OdaTv ekibinin, ulusalcı katı Kemalist laik kategorik olarak AK Parti düşmanlığı yapan kesimlerin bu olayı fırsat bilip veryansın etmelerini yadırgamadım.. Ama onların en az dört beş katı kadar, hiç beklemediğim bir kesimden tepki geldi.. O kesimi, OdaTv’cilerle aynı safa düşürenin ne olduğunu bilmiyorum.. Ama Erdoğan Bayraktar’ı itibarsızlaştırmak ve koltuğundan etmek üzere bir tertibin el birliğiyle organize edildiğine tanık oldum.. Ve de çok üzüldüm.. Kalın sağlıcakla.