Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

“Âkil”lik ve “sakil”lik!

“Âkil”lik ve “sakil”lik!

Hazreti Mevlâna’ya atfedilen bir söz vardır, “gerçek olsa neler vermezdim ki?”
Hikâye bilinir, biz bir daha hatırlatalım. Tebrizli Şems Konya’yı terk etmiştir. Güneşini kaybeden Celâleddin, yani Mevlâna, onun hasretiyle kavrulmaktadır. Bir dönüş haberinin ümidi içindedir.
Bu yakıcı hasret içindeyken bir haberci gelir ve Şems’in çok yakında Konya’ya döneceğini söyler…
Adam apaçık yalan söylemektedir, bu da her halinden belli olmaktadır. Buna rağmen Mevlâna üzerinde olan bütün akçeleri verir…
Yanındakiler ikaz ederler, “bu herif sahtekarın biri, yalan söylüyor efendimiz, sakın kanmayın, vermeyin!” diye…
Mevlâna’nın sözünü bir daha tekrarlayalım: “Yalanına üzerimdeki paraları verdim, gerçeği olsa neler vermezdim ki!”
“Gerçek bir barış süreci yok!” diyenler var. Bunun için bir hayli delil de sıralıyorlar. Bazıları akla yakın. Fakat buna rağmen diyoruz ki, her şeye rağmen barış için sonuna kadar mücadele etmeliyiz.
Bunu kim başaracak?
Resmiler mi? Âkiller mi?
Yoksa, halk mı?
Halk her yerde barış istiyor. İçine sinmeyen bazı şeylere rağmen, “barış” diyor. Bu çok önemli. 30 küsur yıllık terör belâsından kurtulmak, baskı altında kalmadan işine gücüne, geçimine bakmak… Hayatını yaşamak…
Buna herkesin hakkı var.
Teorik olarak bu hak dün de vardı bugün de. Ancak, dünün teorisi, gerçekle bağdaşır değildi.
Türkiye’nin büyük bir kesimi askerlik çağına gelmiş çocuklarının hayatından endişe ediyordu. Bunu sadece çocuğu askere alınanlar olarak görmeyin. Dağa götürülenler, kaldırılanlar, sürüklenenler… olarak da anlamak zorundayız.
Barışın âkil adamlarına takanlar var. Elbette bu 63 kişinin her biri ayrı bir âlem. Elbette, bilinen tanınan, bilgeliği ile, bilgisi ile, birikimi ile kabul görenler çoğunlukta.
Ama içlerinde “âkil”i “akîl” olarak yazanlar da var! Değil âkil, temelden sakil olanlar da!
Mesela bunlardan biri çıkıp, “asıl mesele Türk meselesi” diyebiliyor. Delili de bir avuç ulusalcının tantanaları.
Bu bir örnek. Değil böyle bir mevzuda, en basit ihtilaflarda bile aklına müracattan hazer edeceklerimiz de var içlerinde.
Fakat mesele bu değil, öyle veya böyle bu sürecin selâmeti için yola koyulanlara destek vermeliyiz. Onların yapabilecekleri, barış yönünde olumlu bir hava meydana getirmek. Onları savaş çığlıkları ile karşılamak neyin nesi peki?
Elbette bu halka mal olmuş bir tavır değil.
Başı içeride birtakım teşkilatların kuyruk sallaması bu tepkiler. Tahrik nerede tutar diye sağa sola saldırıyorlar. Hiçbir yerde kitleler bunların ardından gitmez.
Seçimdeki reyleri yüzde biri bulmaz. Ama suyu bulandırmaya severler.
Su bulansın ki, birileri bu bulanık suda balık avlasın.
Yağma yok!
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi