Alkol ve tütün lobisi, dünyanın en sıkı çalışan lobileridir.. Ona yakın faaliyet gösteren bir de silah lobisi vardır.. Ama silah lobisi ile alkol ve tütün lobisinin çalışma faaliyet sahaları başkadır. Silah lobisi, üretici ve ihraç edici ülkeleri etkiler, pazarlarda da (silaha ihtiyaç duyulsun diye) karışıklık çıkarır.. En fazla, silah kullanımının ve satışının belli standartlara getirilmesine yönelik teklif, kongre gündemine geldiğinde, Boston’da düdüklü tencere patlatır, suçu da müslümanların üzerine atarlar. Ama çabuk deşifre olduğu için çoğu zaman da gülünç duruma düşer.

BU LOBİ ÇOK CİDDİ ÇALIŞIYOR

Alkol ve tütün lobisi ise işini büyük bir ciddiyetle, sonuç odaklı gerçekleştirir. Ondandır çoğu zaman, bir sahne gördüğümüzde, “lobi faaliyeti mi yoksa işin doğasında mı var” anlayamayız... Başka ülkeler benim ilgi alanıma girmez.

Ama Türkiye’de dönen tezgahı biliyorum. Yıllarca Yeşilçam filmlerinde ellerde kadeh dudaklarda sigarasız jön göremezdik.. Çünkü o dönem geniş kitleleri ancak böyle etkileyebilirdiniz.. Bu küresel bir yöntemdi lobiler için.. Yeşilçam bu işin sadece Türkiye şubesiydi. Bakın efsane olmuş büyük Hollywood yapımlarına.. Farklı bir tablo görmeyeceksiniz.. Sonra bir dönem müzik klipleri yoluyla ya da konserler vasıtasıyla yürüdüler yollarını.. Şimdi ise dizi filmlerdeler.. Çok izlenen her dizi filmde bir rakı masası kurulması, viskili sohbetler, “ver bir bira serinleyelim” türü yazlık diyalogların tesadüf olduğunu düşünmüyorsunuz her halde..

LOBİNİN TÜRKİYE FAALİYETLERİ

Bu meseleyle ilgili ilk yazım olmadığını dikkatli okurlarım fark etmiştir.. Zira tütün lobisi başta olmak üzere zehir propagandistleriyle mücadale eden bir kardeşiniz olarak gazetelerdeki alkol reklamlarıyla, dizilerdeki alkol masalarıyla, haber olarak “içki adabı” türü yapmacık yayınlarla savaştım, savaşmaya devam edeceğim.. Sigarayı da içkiyi de içenle hiç bir derdim yok. Satışının serbest piyasa koşulları içinde rekabete açık olmasını da en fazla savunanlardan biriyim.. Ama profesyonel olarak mensubu olduğum mecra kullanılarak zehre övgü düzülmesine, imrendirilmesine izin vermeyeceğim.

MİLLİ İÇKİ NEDEN AYRAN?

Bugün yeniden gündeme gelmesine sebep, Başbakan’ın, “milli içki” olarak “ayran” demiş olmasıdır.. İnternet ortamında lobilerin işbirlikçilerinin feryadını izliyorum iki gündür.

Kuyruklarına basıldığından avaz avaz bağırıyorlar.. Ne diye bağırıyorlar? “milli içkimiz rakıdır” diye.. Sanırsın babalarının üzüm bağları vardı da gece-gündüz rakı damıtıyorlardı.. Şöyle arz edeyim, kimseyi kırmadan-dökmeden; “bizim” dediğimiz rakı hakkında hiçbir fikrimiz yok.. Olsaydı “milli içki” ilan etmeye utanırdık.. Zira bize ait olduğunu zannettiğimiz rakı, Bulgaristan’da; mastika, targovitsche ve pechterska olarak üç farklı şekilde çıkıyor karşımıza..

Su katınca beyazlamayan sarımtrak renkli içecekler.. Tıpkı rakı gibi onlar da erik ve üzümden yapılıyor. Yunanistan’da ise sanırım bilirsiniz, Uzo var. O da yaş üzümden üretilir.. Rakıyla aralarında neredeyse hiçbir fark yoktur..

Aynısının sakız aromalı olanı “mastik uzo” olarak bilinir.. Makedonya’da üzümden ve anasonsuz olarak sarı ve beyaz çeşitleriyle yapıyorlar. Onun da adı mastika.. Balkan ülkeleri dışında Avrupa’nın genelinde de var rakı.. Fransa, İspanya ve Portekiz’de “anis” veya “pastis” diye bilinir. İtalya’da sambuca, Slavcada ise düziko... Ne enteresan değil mi? Milli içkimiz fakat ona bizden başka rakı diyen yok..

Oysa 6. yüzyıldan, Göktürk’lerden beri bir Türk İçkisi olarak varlığını sürdüren ayran, her dilde ayran.. Kalın sağlıcakla..