Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Olmuşken şu 28 Şubat yargısını da yenilesek

Olmuşken şu 28 Şubat yargısını da yenilesek

Bazılarının ulusalcı sara nöbeti tutsa da ben bu yenileme işini bilerek söylüyorum.

Diyeceksiniz ki Öcalan da dahil mi?
Evet o da dahil.
Madem bu ülke Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını baz almak zorunda bırakıldı, o zaman bir nevi teslimiyetimiz var.
Bana sorsalar bu mahkemeyi hiçte kale almam ama devran bu devran.
AİHM, DGM’nin kararları “adil değildir” dedi mi? dedi.
O halde adil olmayan bir karar ne yapılır?
Tarafsız bir mahkemede yeniden yargılama yapılmaz mı?
Dedik ya, sara nöbeti tutanlar “Öcalan’ı kurtarmaya yönelik bir formül” diye düşünebilirler. Alakası yok, Öcalan, mahkeme başkanının sorduğu soruya 30 bin insanın katlinden sorumlu olduğunu beyan etmekle kendi ipini kendisi çekti.
O halde, bu kadar insanın katili Amerika’da yargılanmış olsaydı elektrikli sandalyede infaz edilirdi, İran’da olsaydı asılırdı, Çin’de olsaydı kurşuna dizilirdi.
Ama gel gelelim diğerlerine.
Yapılan aramalarda (12.1.1999 tarihli iddianameden) bir adet 7,65 çapında tabanca, bir adet 9 mm çapında tabanca, bir adet dürbünlü tüfek, bir adet av tüfeği.
Unutmuş olmayayım, bir de daktilo, bir kamera, bir cep telefonu.
Yanlış duymadınız değil mi? Bu kadar ağır cephanelik (!) kimliği Müslüman olan Salih İzzet Erdiş’ın (Mirzabeyoğlu’nun) evinde bulununca gerisi silah zoru ile anayasal düzeni devirmeye teşebbüs suçu ile son noktasını bulur.
Olmayan örgüt, olmayan lider…
Sonuçta Müslüman fikir adamının idamına…
Ve de işkencelerin en zoruna…
Kimisi de cephanelere boru der çıkar, alay eder, küçümser.
DGM iddianamesinde diyor ki, “İBDA/C adlı silahlı terör örgütün asıl hedefinde, mevcut anayasal düzeni  silah zoru ile değiştirip yerine İslam devleti kurmaktır.”
İşte adil bir mahkemede konuşulması gerekenler bunlar.
Bu silahlar bir düzeni yıkmak için yeterli mi?
Veya sözde kafada kalanlar hala suç mudur?
Mirzabeyoğlu, “ben İslam devleti kuracağım” dediyse, diyemez mi?
İnsanlar bir fikir etrafında örgütlenemez mi?
Hani örgütlenme hürriyeti vardı?
Hani herkes düşündüğünü açıkça söyleyecekti?
Metin Kaplan hesabı, onun da boynundaki yafta, fikir suçlusu.
Dedi mi “Anadolu İslam Federe Devleti”, al sana ömür boyu hapis…
Açın Sivas dosyasını okuyun, göreceksiniz ki oradakiler de zamanın ve de zeminin kurbanları. Polis memurları “bu da oradaydı” demişse, al sana anayasal düzeni silah zoru ile ortadan kaldırmak suçu. Baskı altında görülen adeta bir hesaplaşma.
Hangisini saysak ki…
Sincan gecesini tankları sokağa sürmek suretiyle İsrail hesabına sabote edenlerin bu günlerde sanık sandalyesine oturmaları bir tarafa, mağdur olanlarla ilgilenen yok.
Ülke Kandil dağına kilitlendi.
Kürtçülük yeni bir aşmanın eşiğinde…
Unutmayalım, gözyaşı deyince sadece şehit anaları akla gelmesin, kimliği Müslüman olduğu için cezaevlerinde çile çeken yüzlercesinin aileleri de adalet bekliyor.
Aramızda itibarı iade edilmesini bekleyen ruhlar da var.
Üzerimizde yük var, sorumluluk var, vebal var…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Nusret Çiçek Arşivi