Başta Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Belediye Başkanımız Kadir Topbaş ve danışmanlar ordusuna teşekkürü bir borç biliriz!!!

28 Şubat’ın o kara günlerindeki gibi toplumu ayrıştırmayı başardınız. Başörtülülere olan insanlık dışı tavırlar arttı. Geçmişte “kabuklu fıstık” diye laf atılan, taciz edilenler şimdi yine; sözle, bakışla, üstlerine araba sürülmekle taciz edilmeye başlandı. Ne yazık ki bütün kapalı kadınlar AK partili zannediliyor. Ötesini söylemeye dilim varmıyor.

***

Eylül ayında yazdığım “Su uyur, sosyal medya uyumaz” başlıklı yazımda “Sosyal medyanın gücünün her geçen gün arttığını, yalan yanlış bilgilerin etrafta dolaştığını iyice anlamamız gerekiyor. Eğitim sistemiyle oynaya oynaya gelinen son noktada, okuduğunu anlamadan doğru kabul eden, muhakeme etmeyen bir okumuş ordusu yetiştiği için sosyal medyada at oynatanların işleri daha kolay oluyor” demiştim.

Demek ki, yandaş medyanız olsa bile sosyal medyayı iyi okuyamazsanız, televizyonda, gazetede görüşlerini filtreleyerek hayatta kalan, gerçek görüşlerini sosyal medyadaki takipçileriyle paylaşanları göremezsiniz.  Sonrası Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın ifadelerinde var: “Muhalefetin senelerce uğraşsa da başaramayacağı bir şeyi 5 günde başardık ve normal koşullarda bir araya gelmesi düşünülemeyecek olan bir birinden çok farklı kesimleri grupları, fraksiyonları toz duman içerisinde birbirleriyle buluşturduk.” 

***

Başbakan Erdoğan, İstanbul’a ait ne varsa direk müdahil oluyor. Sonrasında farklı bilgiler ortaya çıkıyor. Sanki başka planlar var, bunlar halktan gizleniyormuş gibi bir algı ortaya çıkıyor. Bu durumu da sosyal medyada çok iyi kullanılıyor.

Çok uzağa gitmeye gerek yok. Fatih Altaylı’ya canlı yayına çıkan Başbakan Erdoğan, Atatürk Kültür merkezi’nin yıkılıp büyütülerek tekrar yapılacağını söylüyor, Belediye Başkanı Topbaş ise bir gün öncesinde  “şu anda bir özel firma AKM'nin güçlendirmesini yapmakta. Muhsin Ertuğrul'u yaptık. AKM de yapılabilirdi” diyor.

***

Danışmanlarınızı “danış-ma” pozisyonunda tutuyorsanız, onlar da cesaret edip size fikirlerini söyleyemiyorlarsa yol verin gitsinler. En tehlikeli danışman tipi;  siz  “ hava nasıl?” diye sorduğunuzda  “tam sizin sevdiğiniz” gibi cevabı verenler veya yanlışlıkları gördüğü halde sessiz kalanlardır.

***

Siyasilere ve danışmanlara doğru iletişim için tüyolar verelim.

“Düşündüğünüz…

Söylemek istediğiniz…

Söylediğinizi sandığınız…

Söylediğiniz…

Karşınızdakinin duymak istediği…

Duyduğu…

Anlamak istediği…

Anladığını sandığı…

Anladığı…

Arasında  farklar vardır. İnsanların birbirini yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var.”

Yunus Emre’nin ifadeleri ne kadar taze;

 Sözü bilen kişinin, yüzünü ak ede bir söz
Sözü pişirip diyenin işini sağ ede bir söz
Söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı, yağ ile bal ede bir söz
Kişi bile söz demini, Demeye sözün kemini
Bu cihan cehennemini, Sekiz cennet ede bir söz

İletişimin en zor olduğu yeri  Mevlana  “Ne kadar anlatırsan anlat ve ne kadar bilirsen bil senin bildiğin karşındakinin anladığı kadardır” sözleriyle Can Yücel de şu dizeleriyle anlatıyor:

En uzak mesafe ne Afrika'dır,
Ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler
Ne de yıldızlar geceleri ışıldayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir
Birbirini anlamayan.