3. köprüye isim aranıyor
Nihayet İstanbul’a 3. boğaz köprüsünün de temeli atıldı. Bu boğaz köprüleri turnusol kâğıdı gibi CHP’nin ne kadar işe yaramaz, ülkenin gelişmesinin önünde takoz olduğunun adeta göstergesi gibiydiler. Hafızalarınızı yoklayınız, daha doğrusu yaşı müsait olanlar, o günlerin şahidi olanlar yoklasın. 1. boğaz köprüsü yapılacak. CHP tozu dumana katıyor. Yanılmıyorsam CHP senatörü idi hazret üstelik iktisatçı da! Besim Üstünel “Köprü ayağında rant alanları oluşacak” diye köprüye karşı çıkıyor ve Anadolu Yakası ile Avrupa Yakası arasında 15 adet arabalı vapur iskelesi istiyor. Sanki o iskelelerin ayağında rant alanları oluşmayacak. Zekâ geriliği bu ya anlamıyor. Sonunda 1. köprü yapıldı, yetmedi 2. köprü yapıldı ve o da yetmiyor 10 şeritli yenisi yapılıyor. Turgut Özal da köprülerin gelirini halka açmayı gündeme getirdiğinde o zamanki CHP versiyonu Halkçı Parti’nin Genel Başkanı Necdet Calp “Sattırmam da sattırmam!” diye tutturmuştu da komedyenlerin diline düşmüştü. Bu arada köprülere karşı çıkan CHP yöneticileri erkekçe ortaya çıkıp “Ulan biz bu köprülere toptan karşıyız, ne geçeriz ne de CHP’lilere geçmelerini tavsiye ederiz. Bizim tek güzergâhımız Sirkeci-Harem arabalı vapur seferleridir” deseler ellerinden öperdim. O erkekliği de gösteremediler. Neyse bugünkü meramım o değil, konumuz 3. köprüye konulan isim. Efendim köprünün adını sayın Abdullah Gül açıkladı, Yavuz Sultan Selim. Bugünün dünyasında siyasi şartlara baktığımızda isabetli bir seçim diyebiliriz. Yavuz’un İran’la olan münasebetleri düşünüldüğünde bugün Suriye ve Irak’ın Hizbullah’la birlikte güneyimizde bir Şii kuşak oluşturma çabaları karşısında daha bir anlamlı hale geliyor. Türkiye süper güçleri karşısına alarak Güney Amerika’ya uzanıp zorbela bulduğu partneri Brezilya ile birlikte İran’ı savunmuş ve batının düşmanca nazarlarını üzerine çekmişti. Karşılığında da İran, yakaladığı PKK elebaşısı Murat Karayılan’ı bırakma dostluğunu(!) göstermişti. Ben buradan bakınca Türkiye’nin konjonktürel bir isimle İran’a cevap verdiğini düşünüyorum. Bunun yanında da kendimin ve başka oluşumların elinde fırsat olsa 3. köprüye nasıl bir ad verebileceklerine dair bir beyin fırtınası yapmak istiyorum:
Efendim benim favorim 3. köprü için Akşemseddin idi. Fatih Sultan Mehmet kılıcı ve gücü temsil ederken hocası Akşemseddin de ilmi ve hikmeti temsil ediyordu. Rivayet edilirki Akşemseddin, Fatih Sultan Mehmed’e “Dualarımızla İstanbul alındı” demiş ve kılıcının kabzasını okşayan fethin liderinden şu cevabı almıştı:
- Hocam, bunun da hakkını unutma!
Zira Fatih’e göre düşman karşısında iyi savaşmak iyi toplar döktürmek de fiili bir dua idi. O yüzden favori ismim Akşemseddin idi. İkinci isim Osmanlı köprüsü idi. Çünkü bize bir imparatorluk bırakan Osmanoğulları’na cumhuriyetin ilk yıllarında cüzzamlı muamelesi yapılmış ve yurda girişleri de yasaklanarak, bir yandan vatancüda diğer yandan da beş parasız sefalete mahkûm edilmişlerdi. Adeta onlardan af dileme, bağışlanma gibi düşünerek Osmanlı adı verilebilirdi. Üçüncü isim teklifimde ise Adnan Menderes var. Zira darbe olmasa iki gün sonra bir İngiliz firması tarafından 1. boğaz köprüsünün temeli atılacaktı. Muhtemelen de bugüne kadar belki de 7-8 köprü daha yapılacaktı.
AK Parti için köprüye bir tercih de Mimar Sinan Köprüsü olabilirdi. Mimar Sinan, Osmanlı coğrafyasında yaptığı cami, han, hamam, medrese, darüşşifa ve kervansaraylarla haklı bir şöhreti olan mimarımız olduğu için bu köprüye çok rahat adı verilebilirdi. Doğrusu iktidar partisinin 3. köprü için daha pek çok alternatif isim düşüneceği söylenebilir. Mesela bugünkü başarılı siyasi kadroları yetiştirip bunların memleket hizmetine sunulmasına vesile olan ve bugünkü ağır sanayi hamlesinin mimarı Prof. Dr. Necmeddin Erbakan, ardından Türkiye’nin önündeki molozları temizleyip, patinaj yapan arabamıza yol veren ve hız kazandıran Turgut Özal da bu köprüye isim olarak pekâlâ düşünülebilirdi. Ayrıca Recep Tayyip Erdoğan’ın üçüncü dönem ustalık eseri olması dolayısıyla Mimar Sinan’dan mülhem Selimiye Köprüsü de uygun düşerdi. Ve hedefi 12’den vuracak bir isim daha kulaklarımızda: One minute köprüsü! Bu isim verildiğinde de üstüne koskoca bir tabela asılabilirdi:
“Bebek katilleri geçemez!”
Başka teklifler de gelebilirdi. Beslendikleri kaynaktan mülhem Büyük Doğu Köprüsü ya da Diriliş Köprüsü. Yakışırdı vallahi. AK Parti’ye yakışan isimlerden bir diğeri Mevlana Köprüsü ya da Yunus Emre köprüsüdür. Ola ki bu köprüden geçecek Kılıçdaroğlu ve arkadaşlarının gönlüne insan sevgisi ve merhamet düşerdi. İktidarın seçebileceği diğer bir isim de nasıl bir kavram olduğunu uygulamaları ile millete bizzat gösterdiği ana muhalefet partisinin sadece adında yaşayan cumhuriyet kelimesidir. Hani bu kelime AK Parti’ye çok da yakışır. Belki CHP’liler de Cumhuriyet Köprüsü’nden geçerken biraz utanırlardı.
Biliyorsunuz boğaza yapılan köprü, her ne kadar bir İstanbul köprüsü gibi görünse de iki kıtayı, Asya ve Avrupa’yı birleştirdiği için özel bir konuma giriyordu. O yüzden de onun adı pekâlâ Avrasya Köprüsü olabilirdi.
AK Parti iktidarına yakışacak bir isim de Mehmet Akif Ersoy Köprüsü idi. İstiklâl mücadelemize yüreğini koyan ve Anadolu’yu karış karış dolaşarak mücadeleyi örgütleyen ve uzun yıllar Mısır’da vatan hasretine mahkûm edilen Akif’in adı bu köprüye konulsa ruhu şadoluyordu. Şimdi gelelim diğer şahısların ihtimal dahilindeki tekliflerine. Mesela CHP asla olmaz da, hasbelkader iktidara gelse ve 3. köprüyü yapsa favori isimleri ne olurdu? İttifakla “Asmalı Köprü” olurdu. Cumhuriyetin ilk yıllarında memleketi bir uçtan bir uca darağaçları ile donatarak, insanları asan bir CHP’ye de bu isim oldukça yakışırdı.
Adnan Menderes ve iki arkadaşının asılması olağanüstü gayret sarfeden, için orduyu da kışkırtan CHP yine Asmalı Köprü adı ile özdeşleşen bir kimlik sergilerdi. CHP için akla gelebilecek başka isimler de vardır. Mesela Mustafa Muğlalı Köprüsü. Bildiğiniz gibi Orgeneral Mustafa Muğlalı, tek parti döneminde İsmet İnönü Cumhurbaşkanı iken doğuda İran sınırında 33 Kürt vatandaşımızı suçsuz yere kurşuna dizdirmiş ve olay da basit bir adliye vakası gibi geçiştirilmiştir. Sonradan DP’nin ortaya çıkıp, Meclis araştırması istemesi ile olay kamuoyunun gündemine taşınmış, Muğlalı da emri İsmet İnönü’den aldığını ihsas ettirmiştir. Hapishanede iken de ölmüş ve olay kapatılmıştır. CHP’ye layık bir isim de Sabiha Gökçen Köprüsü’dür. Gökçen de mağaralara sığınan Dersim halkını bombalayarak katliam yapmakla şöhret bulmuş, dünyanın ilk kadın savaş pilotudur. CHP’ye çok uygun bir diğer isim de, genel başkanı ve yardımcılarının ikide birde manasız, mantıksız abuk-sabuk konuşmaları yüzünden Boşboğaz Köprüsü olabilir ve bu isim de CHP’ye oldukça yakışırdı.
Yine CHP’ye çok yakışacak bir isim de Ergenekon idi. Genel başkanlarından birinin avukatlığını yapmak için gönüllü olduğu, Kılıçdaroğlu’nun da üye olmak için adresini aradığı bu darbeci örgütün adı CHP’ye nasıl da yakışırdı: Ergenekon Köprüsü!
Asmalı Köprü adını Kenan Evren ve arkadaşları için de uygun görüyoruz. Onlar da böyle bir köprüye isim verecek oldular. “Asmalı köprü” adını kullanabilirlerdi. Evren’in 12 Eylül döneminde suçsuz yere astıkları bu memleketin gençleri için söylediği “Ne yapalım yani asmayıp da beslese miydik?” sözü hâlâ hafızalarımızdadır.
MHP böyle bir 3. köprüye isim arasa Nusret Demiral Köprüsü olabilir. O da eski Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcısı olup, emekliliğinde MHP’ye girmiş ve ezanın Türkçe olmasını isteyerek Ülkücü camiada infiale sebep olmuş fakat genel başkan Alparslan Türkeş’in arkasında kale gibi durduğu görülmüştü.
28 Şubatçılara gelince onlar 3. boğaz köprüsüne isim arasalar itirazsız bu köprünün adı Süleyman Demirel Köprüsü olurdu. Çünkü Demirel o dönemde emir-komuta zinciri içinde tak-şak emredileni yapan bir sivil(!) cumhurbaşkanı idi ve darbecilerin de gözbebeği olmuştu.
Demokratik Sol Parti iktidar olsa 3. köprünün adı şeksiz-şüphesiz Rahşan Ecevit Köprüsü olurdu. Çünkü o, Bülent Ecevit’in gözünün nuru, gönlünün süruru idi.
İşiçi Partisi iktidar olsa ve 3. köprüye isim arasa bu isim de mutlaka Doğu Perinçek’in Beka’da gül verip “kardeşim” diyerek bağrına bastığı Abdullah Öcalan olurdu. Yine BDP isim arasa 3. köprüye birinci sırada Abdullah Öcalan, onun tanıtılmasında aslan payı olan Doğu Perinçek, Murat Karayılan ve Kandil de diğer isimlerde olurdu.
Anavatan Partisi ve Doğru Yol Partisi iktidar olsalar ellerindekini yok edip intihara götürdükleri için köprüye büyük bir ihtimalle “Harakiri” köprüsü adını verirlerdi.
Saadet Partisi iktidar olsa şüphesiz iki isim teklif edilirdi 3. köprüye. Ya Prof. Dr. Necmeddin Erbakan Köprüsü ya da Milli Görüş Köprüsü. İkisi de yakışırdı.
Büyük Birlik Partisi iktidar olsa ve 3. köprüye isim arasa şüphesiz öneri Muhsin Yazıcıoğlu köprüsü olurdu ya da “Gönül Köprüsü”. Bu isim de partisinin tüzüğüne gönlünü koyan Yazıcıoğlu’nun hatırasına yakışırdı.
Bizim yaptığımız bir beyin fırtınası denemesiydi. Bugünkü şartlarda zaten AK Parti dışında hiçbir partinin iktidara gelmesi mümkün değil, biz de mesela dedik. Son noktayı yine AK Parti’ye yakışır bir isim teklifi ile noktalayalım, AK Köprü. Yakışırdı beeh! Ne demişti Ecevit Ak günlere! Sözle değil fiille akgünlere...