Sâbiteler, değişkenler ve ergenler
Değişimin çok hızlandığı tarihî bir dönemi idrak ediyoruz. Sosyalleşme ihtiyacını, sevincini ve öfkesini sanal dünyada gideren bir dijital gençlikle karşı karşıyayız. Hayattan beklentilerini postmodern çağın ruhuna uygun “bu dünyada ve yaşanılan zaman diliminde” oluşturan ıssız bir gençlik bu.
Online sosyal paylaşım siteleri üzerinden arkadaş bulan, aşklarını bu vasatta yaşayan, aşını ve eşini bu dünyanın imkânlarıyla bulmaya çalışan, sorularını evvelemirde Google’a soran ve dünden bugüne tarihî süreçten bihaber yeni bir nesil bu.
Bu dijital ergenler Türkiye’nin gündemine Taksim protestolarıyla sert bir şekilde düştü. Anne ve babalarından farklı bir nesili gördü Türkiye. Bunları anlamak, marjinal ideolojik gruplardan ayırmak, sâbitelerle ilişkilerinin zayıflığına dikkat kesilmek gerek. Değişimi kutsayan ve sâbiteleri önemsemeyen bir trendi idrak ediyoruz. Bu sebeple bugün sâbiteler ve değişim üzerine bir şeyler paylaşmak istedim.
Değişim varlığın ve insan hayatının temel ve değişmeyen hakikatlerindendir. Beşer tarihi incelendiğinde değişim olgusunun değişmeyen bir kural olarak işlediği hemen görülecektir. Değişim insan hayatında ne kadar bir gerçeklikse en az onun kadar bir diğer gerçeklik de insanoğlunun hayatının sâbiteler üzerine kurulu olduğu vakasıdır. Değişenler ve sâbiteler birbirini zorlasa da birbirini tamamlar da.
Eşyanın hakikati sâbittir, değişmez. Değişenler ise, sâbiteler temelinde toplumsal, tarihsel meseleler, formlar ve araçlardır. Bu yüzden birbirine zıt gözüken değişkenlerle sâbiteler arasında dengeli bir ilişki kurmak beşer hayatı için önemlidir. Bu her değişimi onayladığımız manasına gelmez. Her değişimi olumlamak mümkün olmadığı gibi her değişimi yanlışlamak da mümkün değildir.
İnsan hayatında değişime an fazla açık olan saha ise eğitim kurumlarıdır. Zira değişimin seyrini yöneten ve ona istikamet belirleyen bu kurumlardır. Bilim sürekli yenilikler peşinde koştuğundan ürettiği yenilikler de hayatımızı değiştirmektedir. Bilimsel faaliyetlerle uğraşan akademisyenler ve talebeler değişimlerin içinde yaşadıklarından, değişimi, toplumsal katmanlara sirayet etmeden daha erken idrak eder ve toplumun diğer kesimlerine göre değişim olgusuna daha hızlı intibak sağlarlar.
İnsanoğlunun hayatında varlık ve hayata dair sâbit esaslar ve kaideler son derece önemlidir. Sâbitelerini yitirmiş birey ve toplum hafızasını yitirmiş birey gibi olur. Dünle, tarihî tecrübeyle, tarihî tecrübenin testinden, onayından geçerek önemi kanıtlanmış ve merkezî kriterlere dönüşmüş değerler manzumesiyle alakasını koparmış birey ve toplumların dengeli hareket etmeleri, geleceklerine sağlıklı istikamet vermeleri mümkün değildir.
Bu yüzden insan hayatında nelerin değişmesi ve nelerin korunması meselesi sadece bugünün meselesi değildir. Bugün olduğu gibi dün de filozoflar, mütefekkirler ve eğitimciler bu konunun üzerine eğilmişlerdir.
Ama bugünün dünyasında değişimin seyrinin düne göre çok hızlandığı ve sâbiteleri zorladığı da açıktır. O yüzden sâbit değerler ve değişim arasında bir denge kurulması önemli bir meseledir. Son yaşanan olaylar da göstermiştir ki, sâbitelerden âzade yetişen yeni dijital nesil dijital tahrikle kendilerine ve toplumlarına büyük zararlar verebilmektedir.
Kimileri demokrasi toplumunun değerlerden âzade insan yetiştirdiğini iddia ediyor. Bu meyanda bu gençliğe alkış da tutuyor. Ancak değerlerden bağımsız olma hâli övünülecek bir şey olmadığı gibi yıkıcıdır da. Umarım bu husus iyi tahlil edilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.