“Destan Yazan Polis”in vaziyeti!..
Polis Akademisi mezuniyet töreninde konuşan Başbakan Erdoğan, polisimizin vandallara karşı “destan yazdığını” vurguladı.
Kahraman Türk Polisi, bu tür törenlerde göklere çıkartılmaya ve törenlerin hemen ardından unutulmaya alışkınsa da…
Tahmin ediyorum ki bu sefer böyle olmayacaktır.
*
Polisin haksızlıkların giderilmesini beklediği uzun yıllar boyunca “Bu sese kulak verin!” çağrısının dile getirildiği nice yazı kaleme aldık.
Arama motoruna “Serdar Arseven, Askere var da Polise yok mu?”, “Serdar Arseven-Polis” diye yazdığınızda bir dolu kayıt çıkar.
Polis bize yazdı, biz ilgililere yazdık…
“Sesimiz duyuldu mu?” diye kontrol ettik, duyulduğunu anladık…
Bugüne kadar niçin sonuç alınamadığını ise anlamadık, anlayamadık!..
İlginç bir durum;
İçişleri Bakanları gidiyor, İçişleri Bakanları geliyor…
Durum değişmiyor!..
“Vandalları” saatler boyu dinleyen erkân, şöyle polisten bir grubu karşısına alıp da, “Nedir dertleriniz, talepleriniz!” demiyor!..
Polis, uzun zaman önce “sokaklara çıkıp” gösteri yaptığında en sert biçimde eleştirmiştik; “Sokaklar polisimizin güvenliğini sağlamakla yükümlü oldukları alanlardır, güvenliğini tehdit ettiği alanlar değil!” diyerek..
Evet sokaklar hak arama yeri değil…
Peki hak arama yeri neresidir?..
Beyanat veremez, konuşamaz, şikayet dile getiremez…
Peki ne yapabilir polis?..
Hakkını almak için hangi mercie başvurabilir?..
Bu sorulara cevap verebilecek durumda değiliz…
“Sokaktaki, medyadaki, politikadaki teröristler tarafından sürekli olarak aşağılanan, hedef gösterilen, linç edilmek üzereyken kendini savunması bile çok görülen polise sahip çıksa çıksa” diyorum…
“Sahip çıksa çıksa”…
Onun “Büyük Bir Destan Yazdığını” söyleyen Sayın Başbakan sahip çıkar!..
*
Öyle umuyorum ki aynı durumdaki askerle polis arasında muazzam “gösterge” farkının olmasına bundan böyle müsaade edilmeyecektir.
Polis de asker de başa taç ise…
Aynı işi yapan iki devlet görevlisi arasında niçin ayrım yapılır!..
“Polisimizi ulusal ya da uluslararası medyaya, Türkiye’de bazı çevrelere asla yıprattırmayacağız!” diyerek polisimize verdiği desteği ortaya koyan Başbakanımızın, haksızlığın düzeltilmesi yolundaki adımları süratle atacağına inanıyorum.
Emniyet mensuplarının talebi, ek göstergelerinin düzeltilmesi ve TSK mensubu astsubaylarla eşitlenmesidir.
Polis, emekli olmaktan korkuyor.
Çünkü, emekli olduğunda maaşı yarı yarıya düşüyor.
Aslında Emniyet teşkilatı personeli çok şey istemiyor.
Sadece haklarının yasal bir düzenleme ile verilmesini istiyor.
Emekli olduklarında insanca yaşam sürdürebilecekleri kadar maaş istiyor.
Bir de “çalışma” şartlarının “onların da birer insan olduğu”nun göz önünde bulundurularak düzeltilmesini!..
*
“Destan yazan polisimiz” çok şey mi istiyor?
POLİSTEN KAMUOYUNA!..
Milyonların hukukuna sahip çıkan sahipsiz polis memurlarının ortak metinlerini yayınlayarak bitirelim:
“Huzur ve güvenliğimizi sağlayan yaklaşık 300 bin kişilik Güvenlik Ordusu polislerimizin en büyük sorunu ek gösterge sorunudur
Emniyet mensuplarının talebi, ek gösterge puanının 3600 olarak düzeltilmesi ve TSK mensubu astsubaylarla eşitlenmesidir.
Aslında Emniyet teşkilatı personeli çok şey istemiyor. Sadece özlük ve sosyal haklarının yasal bir düzenleme ile verilmesini istiyor, emekli olduklarında insanca bir yaşam sürdürebilecekleri maaş istiyor… Polislerin özlük ve sosyal haklarında yeni düzenleme yapılarak mağduriyetlerinin giderilmesi için başta iktidar partisi milletvekilleri olmak üzere tüm milletvekillerini göreve davet ediyoruz.
Kamuoyuna duyurulur.”