Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

AB kravatını bağladı!

AB kravatını bağladı!

Biz Avrupa’ya yönümüzü çevireli kaç asır oldu? Ben diyeyim iki, siz deyin üç!

Ama en az bir asır var ki Avrupa ile yatıp kalkıyoruz. En büyük muhabbetimiz Avrupa’ya, en büyük kazığı da Avrupa’dan yiyoruz. Medeniliği Avrupalılıkla eşitledik. “Batılılaşmaktan başka yol yoktur” dedik. Adamları tam bir mağlup mantığı ile her halleriyle taklide yöneldik.
Dinlerini tam manasıyla taklit edemedik, ama laik olarak kendi dinimizi dışladık.
Neden dinlerini tam manasıyla taklit edemedik?
Adamların iki dini var. Biz sanırız ki bir. Yani Hıristiyan. Hayır, Katolik ve Lüteryen yani Protestan. İkisi adeta ayrı dinler… Katolik olsan, Avrupa’nın bir kısmını mennun edersin, Protestan veya Angilikan olsan bir başka kısmını. Türkiye’nin ileri görüşlü yöneticileri o yüzden o kadar kararlı hareket edemediler. “Biz laikiz” deyip çıktılar işin içinden!
Anlayacağınız ne Müslümanları, ne Katolikleri ve ne de Protestanları memnun ettiler. Bir cami ve iki kilise arasında beynamaz kaldılar!
Avrupa muhabbetimiz, onun her türlü cevrü cefasına katlanmayı gerektirdi. Türk Ocağı’nın anlı şanlı başkanı Hamdullah Suphi Tanrıöver bunu en veciz biçimde açıklar: “Biz Avrupalı olmak için Milli Mücadele’de Avrupalılara karşı savaştık!”
Avrupalıların piyonu Yunanlıları yendik, sonra gittik Avrupa’ya teslim olduk. İşte Lozan dedikleri budur!
Tamam, Cumhuriyet kurulurken dünya siyaseti bize Avupa’dan başka yol bırakmıyordu. Diğer yol, komünist bloka yönelmekti. Türkiye antikomünist blokta yer alarak Avrupalılarla beraber oldu. 1990’lara kadar bu iyi gitti. İki blokun çatışmasından Türkiye istifade etti. Türkiye, Avrupa Ortak Pazarı kurulduğunda, ikirciklilik göstermese idi, yani montaj sanayiini, ithal ikameci burjuvazisini bir kenara atabilse idi, bu kuruluşun üyesi olur, şimdi de AB komiserlerinin ağız kokularını çekmezdi.
Milli(!) burjuvazimiz, yani montaj ve ithal ikamecilerimiz buna cevaz vermediler. Ama bütün sağ iktidarları da Avrupa istikametinden sapmakla itham ettiler.
Bu ithamlara en fazla maruz kalacak Turgut Özal, gitti Avrupa’nın kapısına dayandı. “Hadi alın bakalım!” dercesine! Onun mesajı aynı zamanda içe idi! Adam açıkça Türkiye’deki Avrupacıların şerrinden Avrupa’ya yöneldi.
Bu hamle daha sonra, daha keskin şekilde Tayyip Erdoğan tarafından tekrarlandı. AB’de ondan sonra şafak attı. O güne kadar bizim ikircikliliğimizden yararlanıyorlardı. Kararlılığımız onları afallattı. “Yani tamam da…” demeye başladılar.
Bir sürü kriterler, engellemeler şunlar bunlar…
Tamam kardeşler, arkadaşlar… AB’nin kriterleri şunları bunları var da, bu meret kriterler neden eski Doğu Bloku ülkeleri alınırken rafa kaldırılıyor?
Yunanistan, Türkiye’den daha mı güçlü bir ekonomiye sahipti?
Yunanistan, Türkiye’den daha laik bir ülke mi idi? Her iki sorunun da cevabı hayırdır! Yunanistan anayasasında Ortodoks devleti olduğu yazılıdır. Etnik ve dinî taassup Yunan kimliğinin esası.
Hayda! İşte sana bir Hıristiyan mezhebi/dini daha!
Anlayacağınız, Avrupa önce Katolikleri, sonra reformcu kiliseleri ve sonra da eski düşman Ortodoksları bünyesine almaya başladı.
Hırvatistan beş yılda AB üyesi oldu. Neden? Hangi bakımdan AB kriterlerine uygun?
Elbette din bakımından! Bu eski Yugoslavya ülkesi 5 milyon civarında nüfusa sahip ve Hırvatlar Katolik! Yani adamlar müracaat etmeseler bile AB’ye alınmaları gerekir!
Zaten, Avrupa tarzı giyimin en mühim unsurlarından biri olan kravat (bazıları nedense gravat der) “Hırvat” kelimesindendir. Malum bir “k” sesi vadır ki, k ile h arasındadır. O yüzden madem Hırvat’ı “h” ile yazıyoruz, kravatı da hravat diye yazmamız lâzım!
Medeniyet yuları, bizde kravatın diğer adıdır. Avrupa medeniyettir ya! Yularını boynuna doladı. Türk sarığını başına saracak hali yok ya! (Hadi inkılapçılarımızı da üzmeyelim: Türk şapkası giyecek halleri yok ya!)
Hadi beraber söyleyelim: Türkiye’nin AB’ye alınması demek, AB’nin bütün kimlik iddiasını terk etmesi demek. Nedir o kimlik: Önce Katoliklikti, sonra reformcu kiliseler ve sonra Ortodoksluk..
Bu kimlikte İslâm’a yer yok! Ve muhtemelen de hiç olmayacak!
Türkiye’nin AB’yi zorlaması, son Viyana kuşatması!
Biz Avrupa’yı teslim almazsak, onlar bizi Avrupa’ya almayacaklar!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi