Krizlerin gölgesinde ihya ettik Ramazanları
Ramazan Ayı sükûnet ayıdır. Dünyalıklardan biraz olsun geriye çekilme, madde karşısında yorulmuş bedeni dinlendirme, insanın hakiki varlığı olan ruhunu gıdalandırma ayı. Oruç tutmak, hakikati tefekkür etmek, muhtaçlarla ve dostlarla paylaşmak, diğer aylara göre namaz ve Kur’an tilâvetleriyle ibâdetlerin kesafetini artırmak keyfiyetinde kulluğun kıvamını arayış iklimi.
Varoluşun gayesini hatırlama ve bu hakikati benliğe derinden yedirme fırsatıdır. Müslümanlar bu kıvamı rahatça yakalayabilsin diye de Allah’ın (c.c) lütfunun bir tecellisi olarak insanları iğva eden şeytanlar bağlanır.
Efendimiz (sas) bunu bize şöyle bildirmiştir: “Ramazan geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapatılır, şeytanlar bağlanır.” (Muslim: 2/758, hn: 1079)
Bir diğer rivâyette de; “Cennetin kapıları açılır” yerine, “Rahmet kapıları açılır” denmiştir. (Muslim: 2/758, hn: 1079)
Bu mübarek ayda, ‘şeytanların bağlanması’ ifadesini, kelimenin hakiki manasına yorumlayan alimler olduğu gibi mecazî olarak ele alanlar da olmuştur. Her iki görüşü cem ederek şerh edenler de.
Malum olduğu üzere bu ayda şeytanlar bağlansa da şeytandan daha tehlikeli olan ve insana kötülüğü emreden nefis bu kaydın dışındadır. Bu ayın hakkını vermeye çalışanlar bu ayın muhtevasıyla diğer aylara göre nefislerine daha hakimdirler.
Ancak nefislerinin kulu olmuş insan cinsinden şeytanlar ise bağlanmamıştır. Nefislerinin kölesi olmuş insten şeytanlar organizeli hareket ettiklerinden yıkıcı faaliyetlerde bulunup, bu ayı mü’minlere zehir edebilmektedirler.
Sadece son on yıla baktığımızda Ramazanların hep krizlerin gölgesinde geçtiğini görürüz. Krizlerin eşliğinde ihya ettik Ramazanları. Afganistan ve Irak işgalleri, yani katliamlar; Filistin, Libya, Burma, Suriye.. Buna şimdi de Mısır eklendi...
İçeriden ve dışarıdan bu ümmetin hayrını istemeyenler ortaklaşa her türlü desiseyi kuruyorlar. Kalbimizin bir tarafı Suriye’de, bir tarafı Mısır’da idrak ediyoruz bu Ramazan Ayı’nı..
Türkiye’nin ağır bedeller ödeyerek içinden geçtiği karanlık 28 Şubat tüneli tarzı senaryolar yazıldı Mısır için. Yargı, medya, Arap ırkçıları, kimi dindar yapılar, Hıristiyan azınlık, bürokrasi ve askerler hep beraber meşru bir hükümeti düşürdüler. Milli Görüş lideri merhum Necmettin Erbakan’a karşı yapılan hamlenin bir benzeri Mursi’ye yapıldı, yapılıyor.
Ama darbecilerin hesap etmediği bir şey var, o da İhvan’ın da bizim 28 Şubat tecrübemizden çok şey öğrendiğidir. Eğilip bükülmenin bir faydasının olmadığını onlar da çok iyi biliyorlar. Karanlık merkezlerin korkuyla iradeleri esir almak istediklerinin farkındalar.
Ayrıca merhum Erbakan’ın arkasında olduğundan çok büyük bir halk desteği Mursi’nin arkasında eğilip bükülmeden durmaktadır. Bu barışçıl direniş 22 şehirde aynı anda sürebilmektedir.
Bu oyunu halkın kararlı duruşunun bozacağını biliyorlar. Bunu gören AB önceleri darbeye darbe diyememişti ama şimdi ağız ucuyla da olsa kurulan hükümetin meşru olmadığını söylüyor. ABD Muhammed Mursi’nin serbest bırakılmasını gönülsüzce dillendirmeye başladı.
Süreç devam ediyor. Hak ve bâtıl mücadelesi bu. İhvan lideri milyonların toplandığı Adeviyye Meydanı’nda; “Bu darbe bâtıldır” dedi ve sonrasında yüzbinler hep beraber defaatle “Bâtıl” diye bunu bütün dünyaya haykırdı.
Bu mübarek ayda şeytanlar bağlansa da şeytanlara papucunu tersten giydiren halk iradesinin düşmanları aktif olarak görev başındalar. Koro hâlinde; “Demokrasi sadece sandık değildir” yaldızlı sözünü söylüyorlar. Hedef çoğunluğu azınlığa mahkûm etmek.
“Biz, her peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman kıldık. (Bunlar), aldatmak için birbirlerine yaldızlı sözler fısıldarlar.” (En’am: 6/112)
Onlar oyun kurarlar ama Allah da (c.c) oyun kurar...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.