Bu milletten ne isterler!..
Hep beraber gördük karteli!
Konya Taşkent Balcılar Beldesi’ndeki üzücü patlamanın üzerinden birkaç saat bile geçmeden, niyetlerini ortaya koyuverdiler. Cenazeler daha ortada, kaç cenaze olduğu bile belli değil, ortada can pazarı yaşanıyor. Bu arada İçişleri Bakanı da gelmiş. çocuk velileri, Bakan Bey ve halk üzüntü ve ümitle enkazdan acaba bir canlı daha çıkabilir mi diye beklerken, bir muhabirin yaptığına bak!..
Ne yapsa beğenirsiniz! Bayan televizyon muhabiri, Bakan Bey’e “Efendim, bu bina kaçak mı?” diye soruyor. Bu derece katı kalplilik karşısında siz olsanız ne yaparsınız? Bakan Bey, “Bizim derdimiz nee, sen neyin peşindesin!” mânâsına, kısa bir cevap veriyor: Şimdi cenazelerle meşgul oluyoruz.
Birazcık insânî his taşıyanların üzüntüye boğulduğu sırada, koyun can, kasap et derdinde kabilinden, bayan tv muhabiri de doğru haber yapmak değil, meseleyi başka mecralara çekmek peşinde…
Değerli okuyucular! Otobanda meydana gelen bir kaza düşünün. Kazada 15-20 kişi var. Kimisi, arabalardan fırlayıp etrafa saçılmış, kimisi araba içinde sıkışmış kalmış, kimi ölü kimi yaralı…
Can pazarı yaşandığı o sırada, oraya yetişenlerin ilk yapacakları, yaralı olanları kurtarmaya çalışmak değil midir? İlk önce yaralılar kurtarılır, sonra ölü varsa onlar kaldırılır, sonra da sıra işin resmî cihetine gelir…
Böyle bir kazayı gören birisi, inleyen ve kurtarılmayı bekleyen yaralılarla ve yerde yatan ölülerle meşgul olmayı bırakıp, ilk önce arabaların ruhsatlarının olup olmadığıyla meşgul olursa buna siz ne dersiniz?..
Sicili belli kartelin zaman zaman yaptığı başka haberleri de hatırlatayım size…
Bir adama bir araba çarpıp yere düşürüyor. Adam yerde can çekiştiği halde gelip geçenler yardım etmiyor bakıp geçiyorlar. Kartel sayesinde böyle hadiselerin yaşandığından haberdar oluyoruz…
Kartel muhabiri bu hadisenin haberini şöyle verir: “Yaralı adam yerde bir saat yattığı can çekiştiği halde, bir saat boyunca gelip geçenlerden hiç kimse yardım etmedi, yerden kaldırmadı. İnsanlık ölmüş.”
İyi ala sen de oradaydın; sende de mi insanlık öldü? Sen niye yardım etmedin can çekişen adama?
Etmeeez. çünkü onun vazifesi yardım değil. önce haber; yani sansasyon gelir. Yaralı can çekişip duracak, belki ölecek. O da şöyle haber yapacak: Kimsenin yardım etmediği yaralı can çekişe çekişe öldü…
Konya Taşkent’teki hadiseyi dillerine ve kalemlerine dolayanlar, neyin peşinde, ne yapmak istiyorlar?
Senelerdir, resmî talebe yurdu olarak faaliyet gösteren, Milli Eğitim’in “Bize bağlı bir talebe yurdudur” dediği bu müesseseden ne ister bunlar?.
Gerçi bunların ne istediklerini bu millet bilmiyor değil. Hani, Gönül ne kahve ister ne kahvehâne / Gönül dost ister kahve bahâne, derler ya, bunların derdi de bir bahane bulup İslâm'a saldırmaktı, Konya/Taşkent hadisesi imdatlarına yetişti.
Hani hacca gitmek için yanıp tutuşan Müslümanlar, Bir mübârek sefer olsa da gitsem / Kâbe yollarında kumlara batsam, mısralarını terennüm ederler ya, bunların düşünceleri de şu: “Ah bir hadise olsa, olayda başörtülü birileri bulunsa da ben de haber bahanesiyle yalana batsam”
İki sene önce, Aziz Nesin’in çatalca’daki yurdunda yaşanan küçük çocukların namuslarına el atma rezaletlerinde, kartelin ne tavır aldığını hatırlamaya çalışınız lütfen. Balcılar’daki elîm hadise karşısında takındıkları hırçınlıktan bir zerre Aziz Nesin yurdundaki rezalet hakkında var mıydı bunlarda!!!
Yoktu, çünkü orada nihayet bir kızın namusu sözkonusu idi. Pek mühim değildi. Ama Balcılar öyle mi ya! Balcılar’daki kızların hem başları kapalı, hem de ortada namaz-Kur’an kelimeleri konuşuluyor. Bu tehlikeli işte!...
İyi de ey kartel! Hani sen kızların başlarını Anadolu kadınları gibi örtmelerine bir şey demiyordun? Gördüğün gibi, Balcılar’daki kızların başları tam senin istediğin gibi kapalıydı. Daha ne çabalıyorsun?
Ama namaz da var diyorsun değil mi?
Ey kartel! Senin tanımadığın Anadolu Müslümanları gibi onların çocukları da namaz kılar. Ama senin, namaz kılınan yerde ille de gizli Kur’an Kursu arama hastalığın neden?
Bu kartelin bu asil milleti tanımadığının bir delili de, Balcılar’daki patlamada ölen 18 yavrunun velilerinden hiç birinin şikâyetçi olmaması. Bu milleti tanımaya çalışmak yerine buna hayret ediyorlar. Edin, edin bakalım!.. Siz bu kafayla bu milleti daha sittîn sene anlayamazsınız.
Kartelden bazıları hiç kimsenin şikâyetçi olmamasına hayret ederken, bazıları da üzüntüsünden adeta çıldırıyor.
Ne diyelim? Şeytan azapta gerek…