Paralel ya da çapraz, PKK Devletine (!) Doğru (1)
Evet, artık şunu görmek ve kabul etmek gerekiyor: Kürt hareketi, PKK ve Sayın(!) İmralı önderliğinde, Güneydoğu Anadolu’da -ama paralel ama çapraz, ama özerk ama bağımsız- bir devlet kurmaya doğru gidiyor. Her şeyi buna göre planlıyor, buna göre hayata geçiriyorlar. Niyetlerinde, akıllarında, gönüllerinde hep bu var; nihai hedef bu.
İçerde; siyasi kanadıyla, yerel örgütlenmeleriyle, yaratmaya çalıştıkları halk isyanlarıyla, sorumlu vekillerin verdikleri kişisel demeçler ve bilmem hangi konseyde aldıkları kurumsal(!) kararlarla, dışarıda; değişen konjonktür, güç ve iktidar odaklarıyla oynanan oyunlar hep bunu gösteriyor.
Şüphesiz bu hayali devletin başı, kurulduğunda hâlâ hücresinde olsa bile, Sayın İmralı (!) olacak. Güvencesi de elbette ki silahlı kuvvetleri, yani PKK. Eğer o zamana kadar İmralı dışarı çıkmayı başaramazsa dünyada bir ilk de olmuş olacak: Başkanı içeride bir devlet!
Örgütün “ateşkes-planlı geri çekilme” devletin ise “silah bırakma, sınır dışına çekilme” dediği süreç, sözde şikâyetçi görünseler de PKK lehine işliyor; hem de alabildiğine. Nasıl mı? Kabaca sıralayalım:
-Bu süreçte kayıp vermiyorlar.
-Kayıp verilmediği ve bu arada devletçe güvenlik tedbirleri ve kontroller azaltıldığı için dağa çıkmalar-çıkarmalar kolaylaşıyor.
-Masanın bir tarafında oturmuş, uluslar arası temel prensip olan “mütekabiliyet esası varmış, devlet statüsünde imişler gibi” resim veriyorlar kendi tabanına, Türkiye’ye ve dünyaya.
-Eskinin Terörist başı, şimdinin Sayın İmralısı, bebek katilliğinden siyasi figürlüğe terfi etmiş durumda. Hatta madur ve mazlum pozisyonunda, başına bir şey gelirse, mesela kalp krizi filan geçirirse “ne olacak bu sürecin hali” diye milleti endişeye düşüren “vazgeçilmez adam” konumuna doğru tırmanıyor, tırmandırılıyor.
-Dışarıda ise giderek meşruiyet kazanıyor. Mesela PKK, AB’nin “terörist örgütler listesinden” çıkarılıyor. Yakında onunla görüşmek isteyen yabancı dost(!) konuklarımız olursa şaşmayın.
-Çekilme işlemini de erkekliğe halel getirmeden, tabir-i caiz ise elini kolunu sallayarak yapıyorlar; keyfince. Ne zaman çekilmiş, ne kadar çekilmiş, nereden çekilmiş, kim çekilmiş bilinmiyor. Elbette devletin ilgili birimlerinin belli ölçüde de olsa bilgisi vardır ama… Böylece taraftarlarına üstün olan tarafın kendisi-kendileri olduğuna dair vurgu yapıyor, moral motivasyon kazandırıyor. “İstediğim zaman çıkar, istediğim zaman girerim” diyor, hal diliyle. Bu havada, rüzgarı arkasına alarak yelkenlerini şişiriyor ve gemisini donanımlı bir şekilde, elini güçlendirmiş olarak, müzakere masasına doğru yürütüyor.
-Sınır dışına çektiği militanlarıyla, tam da lazım olduğu bir zamanda, Kuzey Suriye’de PYD adına kurulmakta olan “yandaş özerk devletin silahlı güçlerini” takviye ediyor. Bunun için etrafı temizliyor, Özgür Suriye Ordusunu ile savaşıyor ve sınırımıza sadece 100 metre mesafede, yani burnumuzun dibinde kendine yer ediyor.
-“Söylediklerimizi yapmazsanız, mesela Kalekol yapımlarını durdurmazsanız, Koruculuk sistemini dağıtmazsanız, şehirdeki, serhildan yapılanmasını (KCK) tanımazsanız ve de süreçte ikinci aşamaya geçmezseniz…” diyebiliyor, tehditler savuruyor.
-Kongrelerinde halk ayaklanmasının “Çeşitli güçlerden gelebilecek saldırılar karşısında gerillanın aktif savunmaya kazırlıklı olması…” , “Halk isyanının Türkiye’ye yayılması için örgütsel çalışma yapılması” ve benzeri, barış süreci ve demokratik devlet yapısı-işleyişi ile hiçbir suretle bağdaşmayacak küstahça kararlar alabiliyor. Yol kesmeler, adam kaçırmalar, kimlik kontrolleri…
Çünkü “nasılsa çatışmasızlık süreci var ve Devlet barışa daha çok mahkûm” diye düşünüyorlar.
Devlet tarafında, şu an için olumlu olarak görülebilecek tek kazanım şehitlerin-ölümlerin olmaması. Tek kazanım derken bunun küçümsenecek bir şey olduğunu söylemiyorum; asla. Bir şehit hatta bir yaralının olmaması bile çok ama çok önemli. Zira bu dünya ve bu hayat insanların yaşaması için var, devlet de bunu sağlamak için. Ayrıca ateş düştüğü yeri yakıyor ve o yer Türk olsun, Kürt olsun insan sevgisi olan herkesin yüreği.
Kısmetse haftaya devam edeceğiz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.