Sorguya alınacaklar listesinde sen de varsın!
Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz!”[1]
Yeryüzüne bir damla olarak düşen, daha sonra bir çiğnem et parçasına dönüşen ve daha sonra da konuşan bir bebek olarak imtihan salonu dediğimiz bu dünyaya merhaba diyen insanoğlu kendini bir anlık yeşillikler diyarı dünyanın tam ortasında bulur.
Gerek fıtratına yüklenmiş nefsi, gerekse çevresinin yaşam şekilleri hakkın önüne geçerek ahireti unutturur. İnsanlara karşı çok merhametli olan Allah-u Teâlâ insanların gaflet uykusundan uyanmaları için peygamberler gönderir.
Peygamberler Allah’tan aldıkları vahiylerle insanların dünya hayatında bir sınava tabi tutulduklarını ve bu sınav sonrasında da yarın kıyamet gününden sonra tek tek sorguya çekileceklerini hatırlatırlar.
İnsanları uyarmakla görevli olan peygamberlerin de sorguya çekilecek olmaları bilgisinin biz insanlara verilmesi hem Allah’ın adil olduğunu, hem de peygamberlerin Allahtan aldıkları vahye müdahale etmediklerini gösterir.
Peygamberlerin de sorguya çekilecek olması bilgisinin bizlere bildirilmesi meselenin ciddiye alınması gerektiğini de gösterir…
Ve kıyametten sonra;
“Ve onlara (olup bitenleri) tam bir bilgi ile mutlaka anlatacağız. Biz, onlardan uzak değiliz.”[2]
İmtihan salonunda imtihan süresi dolmuş ve imtihan salonunda hiç kimse kalmamıştır… Ve tüm insanlar Allah’ın huzurunda günahları ve sevaplarıyla beklemektedir…
“O gün tartı haktır. Kimin (sevap) tartıları ağır gelirse, işte onlar kurtuluşa erenlerdir.”[3]
“Kimin de tartıları hafif gelirse, işte onlar, ayetlerimize karşı haksızlık ettiklerinden dolayı kendilerini ziyana sokanlardır.”[4]
Ortada bir tartı var… Ve insanlar imtihan salonunda yaptığı en küçük bir ameli bile ahirette kurulacak terazinin iki kefesinden herhangi bir kefesine göndermiş oluyor.
Tüm insanların kendi adına kurulduğu hassas bir terazi… Dünyanın cazibesine kapılan, Peygamberinin uyarılarına kulak vermeyen insan, ahirette kendi adına kurulan terazinin varlığını unutmuş olacak…
Dünü ve yarını unutan insan bugünü değerlendirmekte sorunlar yaşar… Bugünün değerini asla bilemez… Dün neredeydi ve yarın nereye gidecek? Bu iki hayati sorunun cevabı bugünü harekete geçirir…
Dün, ruhlar âlemindeydi… Daha sonra milyonlarca sperm arasında bir spermdi… Daha sonra dokuz aylık bir anne karnı serüveniydi… Yarın ise, yaşlılık ve ömrün en fena dönemine geçiş süresi… Ve kabir, berzah âlemi ve hesap günü…
Dün ve yarını gözler önüne getiren bir insan gerçekten de Allah tarafından asla unutulmadığı hissine varır…
***
“O gün (Allah) onlara seslenerek: "Gönderilen (elçilere) ne cevap verdiniz?" der.”[5]
“Allah, elçileri toplayacağı gün, şöyle diyecek: "Size verilen cevap nedir?" Onlar da: "Bizim bilgimiz yoktur; şüphesiz görünmeyenleri (gaybleri) bilen Sen'sin Sen."[6]
Mahşerde peygamberlerin bile hesaba çekilecek olmaları yeryüzü yaşantısının ahiret merkezli olması gerektiğinin altını kalın çizgilerle çiziyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.