Arkadan vuranların önünü almak!
Ramazan gelmiş miydi?
Bayram gerçekten gelecek mi?
Ne zaman Suriye ile ilgili haberleri okusam bu sorular zihnime burgu gibi işliyor. Tarif edilmez bir sancı... Sahurum sahur değil, iftarım iftar... İbadetim sehivden geçilmiyor...
Suriye’de ramazan, kanla abdest almak, kurşunla oruç açmak demek. Şu yaz ramazanında kaç müslümanın kanı döküldü o güzelim topraklara. Şam’ın, Haleb’in, Hama’nın kaç sokağı, caddesi, mahallesi, semti baştan başa harabeye çevrildi? Kaç tarihi eser yerle bir edildi... Hama’nın dertli dolapları, suyla değil kanla suluyor tarlaları..
Halid bin Velid Camii... Türbesi... Halep Emeviye, yani Zekeriya aleyhisselam Camii... Bunlar aklımdan çıkmayanlar. Vaktiyle ziyaret ettiğimiz, dua ettiğimiz, namaz kıldığımız yüzlerce binlerce yılın hatırasını taşıyan mekânlar, topla füzeyle berhava edildi.
Suriye İsrail’le savaşsa idi, emin olun ki, Esed’in yaptıklarını siyonistler yapmazdı, yapamazdı!
İşte bu havada bir Suriye resmi çok fazla dikkat çekmedi. Arkaplanda tamamen harab olmuş bir şehir ve önünde iki pırıl pırıl üniformalı Suriye askeri. Ve onların karşısında ütülü koyu renk elbisesiyle beşuş cehreli Beşşar Esed!
Yuh ervahına! Bu resim için poz verenlere yuh! Bu resmi çekmek için deklanşöre basanlara yuh! Bu resim dört dörtlük bir utanç belgesi.
Esed bildiğimiz koyu renk ütülü elbise içinde, askerlerinin de görünümü iyi, maaşallah semiz çocuklar! Arkaplanda tahrib edilmiş şehir görüntüsü kimin umurunda... Suriye yanmış, yıkılmış ne gam!
Hani Neron için söylenir ya: Roma’yı yaktı, lir çalarak seyretti!
Beşşar’ın herhangi bir enstrüman icra edemediğinin resmi bu! Kullanabildiği ses çıkaran cihaz: Ateşli silah!
Beşşar’ın filarmoni orkestrası Suriye’nin her arafında başka bir telden çalıyor ve her gün yüzlerce, binlerce kişiyi toprağa karıştırıyor. Suriye Suriye olalı böyle zulüm görmedi. Savaş bittiğinde, isterse Beşşar’ın zaferi ile bitsin, ortada harabeden başka bir şey kalmayacak.
“Enkazların efendisi” de salına salına gezecek!
Bu bir Esed resmi! Suriye’de bu resimle birlikte dolaşımda olan bir resim daha var. PYD resmi!
Resulayn’da kontrolü ele geçirip bayrak çeken, Türkiye’den göründüğünü bilerek gıcığına halay tutanların resimi..
Bu resim üzerine Türkiye’de çok yorum yapıldı. Efendim batı Kürdistan kurulmuşmuş! “Rojava devrimi” imiş! Sonra (m)illetvekili madamaların “Rojava devrimini durdurmaya kimsenin gücü yetmez” höykürtüleri.
Peşin söyleyelim: Suriye’ye kim hakim olursa, ilk haddini bildireceği bu PYD şımarıklarıdır.
Peki bunu hak ettiler mi? Hain her türlü cezayı hak eder!
Hain kime denir? İkili oynayana! Dost gözüküp düşmanlık edene! Söz verip, sözünde durmayana. Daha açığı: Arkadan vurana!
PKK namı diğer PYD’nin tam da böyle bir ihanet içinde olduğunu, Hür Suriye Ordusu Halep Askeri Konsey Başkanı Albay Abdulcebbar Akıdi’den duymak beni hiç şaşırtmadı.
“Biz ne zaman Esed’in ordusu ile çatışmaya girsek, PKK/PYD bizi arkadan vuruyor” diyor. Halep’te aşiret lideri ve toplum önderleri ile bir araya gelen Albay Akıdi, “PKK’ya bundan sonra acıma olmayacak” demiş.
“Liva el Tevhid’e (Tevhid Tugayı) haber gönderdim. Ne kadar askeri malzememiz varsa hepsini alın. Artık bu konuya karşı sessiz kalınmaz. Her defasında PKK ile anlaşma yapmamıza rağmen hep sırtımızdan vurdular. Bundan sonra merhamet edilmeyecek. Acıma olmayacak. Eğer imkanımız olursa (PKK’nın) köklerini kurutacağız.”
Evet! “Rojava devrimi” imiş! Esed’in yaltakçılığını yap, ülkeyi bir zamanlar seni vatandaş saymayanlardan kurtarmaya çalışanlara arkadan hançer sapla!
Bizim basında “efendim, orada PYD ile savaşanlar elkaideci” numaraları çekiliyor.
Bu numaralara karnımız tok. Temennimiz, Hür Suriye ordusunun zaferi kazanarak Suriye’yi felaha çıkarması yönünde. Bunun için de engel PYD ise onu da bertaraf etmekten başka seçenek yok.
Ya aksi olursa? Emin olun, yine sonuç değişmeyecek: PYD ölümlerden ölüm beğenecek! Ölçü belli: Bir kere ihanet eden her zaman hainlik eder!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.