Allah Teâlâ’nın Nimetleri
Günlük hayatımızda "okuduğum, duyduğum ve gördüğüm bilgileri hafızamda tutamıyorum", "ders çalışıyorum ama bilgileri hafızamda tutamıyorum ve imtihanlarda hatırlayamıyorum", "hafızam zayıfladı ve bende unutkanlık başladı", “vaaz dinliyorum ama aklımda bir şey kalmıyor” diye düşünüyorsanız, yalnız olmadığınızı da bilmelisiniz.
"Hafıza-i beşer nisyan ile maluldür" deyişi de bu gerçeği yansıtıyor bir yerde. Ama kimileri de “yeni şeyler öğrenmek için” bunun gerekli olduğunu söylüyorlar. Ne güzel, birikim ve tecrübe önemlidir, ama yeni şeyler öğrenmek de her an gelişen dünyada çok önemlidir.
Eğitim elbette önemlidir. Hafıza da bunun için gerekli bir araçtır. Eskiden “Hafıza Teknikleri” diye bir çalışma alanı olmadığı halde, ilk duyduğumuzda inanamadığımız olağanüstü harikalar okuduğunuzu hatırlarsınızdır sanırım.
Hafızaya güvenip onu çalıştıranlar, spordan, beden hareketlerinden ve beslenmeden dolayı anormal gelişen insan organları gibi, hafızalarını, ezberleme güçlerini hayret verici şekilde geliştirebiliyorlar.
Unutkanlığın ve hafıza zayıflığının bilgiyi tamamen kitapçılığa döndürdüğü bu devirde insanın imdadına cepte taşınan kütüphaneler yetişti. Ama hafızada taşınan kütüphaneler hala bambaşka bir değerde değil mi?
Bir önceki yazımızda verdiğimiz örneklerde olduğu gibi, insanın o tür hafızalara ve ezberlere bazen buna inanası gelmiyor. Fakat tarih bunun gerçek olduğunun inkâr edilemez en güvenilir tanıklıkları ile doludur. Tecrübeler de bunun olabileceğini tasdik etmektedir. İlmen ispatlanması da hiç zor değildir.
Son zamanlarda “kişisel gelişim” türünden birçok kitap, film veya internet siteleriyle karşılaşmışsınızdır. Onların deyişine göre yapılan araştırmalar "zayıf hafıza" diye bir şeyin olmadığını, ancak "eğitimsiz hafıza"dan bahsedilebileceğini göstermektedir. Beynimizde çok mükemmel bir bilgisayar olduğu halde çoğumuzun ondan yeterince faydalanamadığımız ilmî olarak kabul edilmektedir.
Deniliyor ki “1940'larda, beynin %50'si, 1960'larda %20'si, 1980'lerde %10'u, 2000'lerde %1'i kullanılıyor. Böyle bir tablo ile karşılaşılmasının nedeni beyin kapasitesini kullanma açısından bir gerileme içine girilmesi değil, beyin kapasitesinin sanıldığından daha büyük olmasıdır. Günümüzde normal insanlar beyinlerinin %1'ini kullanırken, hafıza veya beyin eğitimi almış birisi bunun %3'ünü kullanabilir.
Evet, beynimizin henüz çok az bir kısmını kullanabiliyormuşuz. Bu ne demek Allah aşkına! Ya bir de % 70, 80, 90, hatta 99 unu kullandığımızı bir düşünsenize? Bu ne muhteşem bir şey olurdu değil mi?
Yüce Yaratıcımıza çok teşekkür borçluyuz. Doğrusu şükrümüz, kullandığımız nimetlere göre çok az. Bu insanın mürüvvetine yakışıyor mu?