“Engerek”on tayfası, “gezi zekalılar”,  Başbakan Erdoğan’ın vahim bir hastalığın pençesinde olduğuna dair “asparagas”a öyle bir sarıldı ki, o gazete her okuyucusuna bir paket “kına” hediye etseydi münasip düşerdi!..

Fazla masrafı da yoktu bu işin, topu topu 2.271 okuyucu!..
*
Baktık ki, sosyal medyada “Ergenekon Partisi”nin gayet “hırçın”e ve de “haşin”e “Vekil-e-lerinden birinin, ultra asparagas haberi sevinçle karşıladığına dair paylaşımlar filan var.
Neyse dedik; sosyal medya dediğin pislik deryasıdır, asparagas ihtimali büyüktür.
Hemen aradık; “Başbakan hasta oldu diye sevinmediğini” söyledi.
“Hasta değil ama” dedik.
“Ona da üzülmedim!” karşılığını verdi.
*
Kafa bu!..
Kin ve nefret, Ergenekon zihniyetinin bütün “hücre”lerinde.
Birileri, “Ergenekon, Balyoz fasarya” diye dursun; ne “suikast” vakalarının (Allah’ın izniyle) atlatıldığını  bilmeyen “Gezi Zekalı”dır.
*
“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ölsün!..”
AK Parti dâhilindeki ve haricindeki “gezi zekâlıların” ortak dileği bu.
O Gezi eylemlerinde polis taşlayan bir kısım a-salak züppeler, ne bilsinler; o sütü bozuk 28 Şubat kalıntısı koalisyon modelleri Recep Tayyip Erdoğan öncülüğündeki bir siyasi hareketle yıkılmamış olsaydı, babaları, anaları, analarının damatları işsiz kalacaktı!..
Daha ne bankalar batacaktı, vatandaş o “kanlı börek müptelâsı” tefecilere, bugünkünün en az yirmi katı faiz oranları ile borçlanacaktı.
Evleri gidecekti ellerinden: twitter  filan yoluyla pislik yapmakta kullandıkları bilgisayarlarına bile haciz koyacaktı tefeci oğlu tefeciler!..
*
Adamlar, manşetlerinden “ilahlarına” yakarıyorlar adeta; mum dikecekler kutsal türbelerine; “Recep Tayyip Erdoğan ölsün, Recep Tayyip Erdoğan ölsün!”
Ölsün de ne olsun?..
AK Partililer birbirine düşsün; şucular ve bucular arasındaki köşe kapmaca oyunu, karizmatik lider yokluğunda partiyi bölsün.
Hatta ülkeyi bölsün.
Ülke bölünsün, küçük olsun Ergenekoncuların olsun!..
*
Sonra…
Baş köşeye faiz lobisi, batır bankanı “tam garanti”li tarafından, batır ve  yükle Memo ile Hüso’nun sırtına!..
“Haso’nun, Hüso’nun, Ayşe ile Fatma’nın neyine “hızlı” tren, “duble” yol, çocuğa eğitim parası, nineye dedeye devlet alâkası.”
“Başbakan’ın eşi Emine Erdoğan, ‘türbanlı’nın biri, çıksın ve konferanslar versin; insan hakları, fırsat eşitliği, eğitim seferberliği, Mısır’daki darbecilere tepki, buradaki darbecilere göndermeler…”
“Kim oluyor ki bunlar, nasıl başımıza geldiler, ah duuuy, mezarından kalk da duy, kimler nerelerde, nerelerdeler!..”
*
Ah o ittihatçı kafası, ah o Ergenekon kafası.
*
Mesele, “Muhtarlığa” layık görülmeyen bir adamın, bir esnaf evladının, bir Rize Delikanlısı’nın, Kasımpaşa’nın musalli evlâdının bir yerlere gelmesidir. Mesele, Atatürk’ün “Muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkmak!” olarak işaret ettiği hedefi “Ecnebiye ayıp olur!” diyerek “Muasır medeniyet seviyesine ulaşmak!” haline getiren batı mukallidi ezik ve de büzük ideosapık’ların tahammülsüzlüğüdür.
Mesele, muhtıradır, balans ayarıdır, tanktır, palettir. Mesele “darağacı” özlemidir.
Ellerinden gelse, şu an, hemen şu saniye Rahmetli Menderes’in akıbetine uğratacaklar Recep Tayyip Erdoğan’ı.
*
“Recep Tayyip Erdoğan fena halde hasta!” asparagası, necis yatak odalarında gördükleri rüyanın matbu hali!..
“Öldürülemedi bari ölsün!”
*
Başbakan Erdoğan 1954 doğumlu, Allah hayırlısından uzun ömürler versin, şimdilerde ustalık döneminin başlarında.
Rahmetli Mimar Sinan ustalık dönemi eseri Selimiye Camii’ni 80 ile 90 aralığında yapmış, tam olarak kaç yaşında inşa ettiği bilinmiyor, diyelim ki 86.
*
Recep Tayyip Erdoğan’ın, (artık tüzükteki “üç dönem” kısıtlamasının kaldırılmasıyla mı olur, yoksa Sayın Bekir Bozdağ’ın ifade ettiği gibi Yarı Başkanlık Modeli’nin “fiilen uygulanması”yla mı olur bilemem) en az bu kadar etkin olacağı bir pozisyonda kalmasında sayısız faydalar olduğu aşikâr.
Baksanıza, “Recep Tayyip Erdoğan ölsün, bir an evvel ölsün!” diyerek “domuz” adayanlara!..