Böyle buyurdu Hakan: “Tiz Gezi ruhu Mısır için ayağa kalksın!”
Mısır meselesi darbeye meylederken, “Gezici”ler ile “Tahrirci”ler arasında acayip bir muhabbet vardı. Hatta bizim akıldaneler, Kahire’de Tahrircilerin Gezicilerden esinlendiğini filan yayıyorlardı.
Türkiye ilk defa uluslararası örnek olacak bir iş yapmıştı. Bir ucu Kahire’de diğeri Brezilya’da filan... O sıralarda nerede bir gösteri olsa, hemen Gezi şablonu yapıştırılıyordu.
“Çok onurable bir şey bu Gezi yani”...
Türkiye’nin Gezicilerinin Mısır’ın Tahrircilerini onurlandırdıklarını ben unutmadım. Gezicilerin Mısır’a gönderdikleri selâm onlara kadar ulaştı mı, bilmiyorum. Fakat İkinci Tahrir ruhu ile Geziciler arasında müşahebet anlaşılmaz değildi.
Mısır 1. Tahrirle, 30 yıllık diktatörlüğü alaşağı etmişti. Birinci veya asıl Tahrir, hürriyet için ayaklanmak demekti. Bunun için bütün hürriyet ve demokrasi talep edenler bir araya gelmişti. Elbette “İhvan”sız bir hürriyet mücadelesi olmayacağını Mısır’ın sağır sultanı bile şıppadak bilirdi. Bu yüzden İhvan da ön saflarda idi.
Mısır 30 yıllık diktatörü bu ruhla “güm” diye yıktı!
Elbette Tahrir büyük bir iş başardı. Fakat, demokrasi cini şişede göründüğü gibi durmadı. Hani bizde de bir zamanlar meydanlar “Cumhuriyet mitingleri” ile inletilmişti de... Seçimlerde CHP hezimeti ortaya çıkmıştı.
Mısır’da da sonuç pek farklı olmadı. Seçimleri İhvan kazandı. Muhammed Mursi cumhurbaşkanı oldu.
Laikçiyseniz, ayrıca otuz yıl Mübarek’in ekmeğini yemişseniz, buna tahammül edemezsiniz. Kimdir otuz yıldır en çok Mübarek’in ekmeğini yiyen? Elbette pek kahraman Mısır ordusu! Mübarek’in içinden çıktığı ordu, sonuna kadar ona sadık kaldı. Fakat artık Mübarek gemisini yüzdürmek orduya çok külfetli geliyordu. Halkın hürriyet için ayaklanması onlar için de kolaylaştırıcı oldu.
Mübarek varken, yeni bir liderlik sözkonusu olamazdı.
İhvan seçimi kazanınca iç ve dış mihraklar ordunun ne yapacağı konusunda gerekli zemini hazırladılar. Onlar da gerektiği anda, harekete geçtiler. Yeni bir otuz yıl için güçlü bir postal gerekti!
İşte bu raddede 2.Tahrir devreye girdi. Bizdeki Gezi’den bir süre sonra! Şeriatçi Mursi gidecek, demokrasi gelecekti! Hah Hah Haaaa!
Size göre öyle olmadı mı? Geziciler de böyle diyorlardı! “Tayyip gidecek, özgürlük ve demokrasi gelecek!”
İşte ikinci Tahrir, bu hesapla ortaya çıktı. Darbecilere zemin hazırladı, işi bitti. Biz arapçadan “hürriyet”i üretmişiz, onlar “tahrir”i. Yani “hürriyet meydanı”... Bizdeki “hürriyet” meydanlarının ismini de darbecilerin verdiği düşünülürse, ikinci Tahrir bizdeki mantıkla tetabuk halinde.
Gezici, müthiş yaratıcı, özgürlükçü, demokrat vs. güruhu, Mısır hadiseleri patlak verince âdeta buhar oldular. Bu çok duyarlı taife, çiçek böcek, çimen, ağaç... için kendini feda ederken, Mısır’da alenen kurşuna dizilen insanlar konusunda kolunu kaldırmadı, kılını kıpırdatmadı.
Rabia veya Nahda meydanlarında olanlar... İnsanlık tarihine kapkara lekeler olarak geçerken, Geziciler kıyılarda surf yapıyor, aşk meşk ve de meyhane muhabbetleri ile kahramanlık maceralarını yad ediyordu. Bu herkesin malumu iken, bir zamanlar bir muhafazakâr televizyonun anlı şanlı ankırmeni (bu kelimeyi sevmem, “anırmak”la çok benzerliği var) olan Hakan hazretleri, Gezicilerin Mısır için ayağa kalkmalarını buyurdu!
Böyle buyurdu Hakan!
Bütün gün bekledim: Hani Çarşı yaranı? Hani sosyalist yoldaşlar?
Hani acar feministler? Hani antikapitalist “Müslümanlar”?...
Sanatçılar, 90’lılar? Mimarlar, doktorlar... Kürtçüler, ulusalcılar...
Çağrıya uyup ayağa kalkan felan yok! Tünel’den Taksim’e doğru muazzam bir yürüyüş eyleyenler de görülmüyor.
Biz mi bu Gezi ruhunu iyi anlayamadık, Hakan hazretleri mi çok saf? Bunlar gerçek hürriyet için, demokrasi için kıllarını kıpırdatmaz, tüylerin oynatmaz takımı. Onların derdi 2. Tahrirciler gibi seçilmişlere karşı darbe tezgâhlamak.
Hazreti Hakan, “eğer gerçekten de ‘Gezi ruhu’ diye bir ruh varsa...” buyuruyor.
Gezi ruhu kalmamış, tuz ruhu, nane ruhu, lokman ruhu versek olmaz mı?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.