Bir yanda ölüm, bir yanda eğlence
17 Ağustos depremiyle ilgili birşeyler yazmayı düşünürken "Mısır'da, bir yanda katliam; diğer yanda deniz keyfi" haberi dikkatimi çekti.
Mısır'a gitmeye gerek yok. Tatil keyfinin, özellikle deniz keyfinin, felaketlerden hiç etkilenmediğini 17 Ağustos depreminde çok acı yaşadık. Depremde İstanbul'daydım. O gece, hepimiz, dehşetle kendimizi dışarıya attık. Yanlış hatırlamıyorsam, ilk olarak, Mehmet Gezegen, felaketin boyutunu radyodan anlatmaya başladı. Onu dinlerken bir komşumun telaşlı hali, dikkatimi çekti. Memleketi deprem bölgesindeydi. Yanına yaklaşıb sorunca derdini anladım. O gün, yola çıkacaklarmış. Bir tatil kampında yer ayırtmışlar. Yollar, çok kötüymüş. Şimdi nasıl gideceklermiş. Herhalde depremin şoku diye düşündüm. Neticede, tatile gitti.
Bir başka tanıdığım ise Ağustos sonunda tatilden döndü. Bir akrabası depremde ölmüş. Tatil yerinde haber almışlar. "Nasıl yani, akrabanız göçük altındayken tatile devam mı ettiniz" diye sorunca toparlandı. "Canım eğlenmedik ki. Her gün, şöyle bir denize girip çıktık" dedi.
Mecburen bahçelerde olduğumuz günlerde, mangal keyfi yapanlar oldu. Bahçeye kurulan televizyondan ise Yalova'daki depremzedelerin çığlıkları yükseliyordu.
Bunlar, bizzat şahit olduğum örnekler. Resmi rakamlara göre 17.000; resmi olmayan rakamlara göre iki katından fazla insan ölürken, bir kısım halkımız eğlenmeye devam etti. En sonunda, dönemin İçişleri Bakanı Saadedddin Tantan, bu rezalete el koyarak saat on ikiden sonrası için sahillerdeki eğlence yerlerine yasak getirdi.
Zevkinden, neşesinden taviz vermeyenlerin yanı sıra, inanılmaz duyarlılık örneği gösterenler vardı. Kimse söylemeden, arabasına, su ve ekmek doldurub Adapazarı sokaklarında dağıtmaya giden hayır sahiblerini; kadınların hijyen problemi vardır diye, özellikle hijyenik malzeme yardımı toplayan hanımları; tiryakiler sigara bulamazsa iyice sinirleri bozulur diye çantasına sigara doldurup götüren tiryakileri unutmak mümkün değil. İnsanları tanımak için birlikte seyahat etmek veya alış veriş yapmak lazımmış ya galiba buna, birlikte bir felaket yaşamayı da eklemek gerekiyor.
O günlerde, arsızca eğlenenler hakkındaki bir gazete haberine bakarak "Bunu nasıl yapabiliyorlar?" diye cevap aradığımı fark eden bir büyüğüm, "Onları boş ver. Ölüler hissetmez" deyince çok rahatladım. Evet, cevap buydu. Kıyamet koparken, artçı depremler devam ederken, insanlar enkaz altındayken eğlenenlerin ölüden ne farkı vardı ki?
Yıllar sonra, Buz Devri 4 animasyonunda, bir cevab daha buldum. Her yer yıkılırken, tüm hayvanlar can derdindeyken sürekli eğlenen iki minik hayvana, neden böyle eğlendikleri sorulunca şöyle cevab veriyorlardı:
-Biz aptalız.
Ölüme ve felaketlere kafa tutmak, zevklerine tapanların ve aptalların işi olabilir ancak.
GANİ MÜJDE'NİN AMACI NE?
Gani Müjde, iğrenç bir tweet atarak Mısır'daki darbe karşıtlarına iftira etti. Konu, ölen eşle cinsel ilişkiye girmekle ilgili iğrenç bir şey.
Bu mesele Mursi yönetiminden önce meclisde tartışıldı diye itiraz edenler oldu. Mısır'daki Hürriyet ve Adalet partisi sözcüsü ise haberi tamamen yalanladı.
Size bir filmden bahsetmek istiyorum. Daha İyi Bir Dünyada(Haevnen,) Danimarkalı Yahudi yönetmen Susanne Bier'in 2010'da çektiği film, 2011 yılında en iyi yabancı dilde film oskarını aldı.
Film, görünüşde bir aile dramı. Başroldeki esas adam, Afrika'da, bir Müslüman mülteci kampında doktor. Ailesi Danimarka'da.
Dikkat etmez iseniz sıradan bir misyoner filmi gibi. Fakat öyle bir sahnesi var ki aslında her şey bunun üzerine kurulu. Hatta, bence, oskar almasının sebebi, bu sahne.
Doktor intikam duygusu olmayan birisi. Tedavi etdiği hastalardan birisi, bir kabile reisi. İnanılmaz çirkin bir adam. Başında takke var. Kendi halkına zulmediyor. Doktor kurtaramadığı bir hastasının başındayken bu adam gelip ölen kadını istiyor. Sebebi de adı Ömer olan adamı, ölü kadınlarla birleşen bir sapık. Bunu söylerken pis pis sırıtıyor. Doktor, bu konuşmadan sonra patlıyor ve onu zulmettiği insanların eline veriyor. Yani, bir Müslüman'ın sapıklık boyutu, tahammülünü yıkıp geçiyor.
Yahudi bir yönetmen, Müslümanları karalayan, sapık gösteren bu sahneyi çekiyor. Birileri, Mısır meclisinde sapkın bir tartışma olduğunu yayıyor. Gani Müjde ise Mısır'da Müslümanlar katledilirken, onlar hakkında, o film karesindeki iğrenç adamı hatırlatan twite atıyor.
Yahudi, yahudi olduğu için yapıyor. Peki , Gani Müjde'nin derdi ne?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.