Mısır’ın Tarlası
Mısır’da darbeye direnin onbinlerce Müslüman katledildi.
Bu insanların tek suçu seçilmiş Cumhurbaşkanları Mursi’nin darbe ile yönetimden el çektirilmesine haklı olarak karşı gelmeleri.
Ama “hayır” diyor “içlerinden” birileri:
“Demokrasi de neymiş. Ülkenin kim tarafından ve nasıl yönetileceğine biz karar veririz.”
Mısır’daki bu zihniyetin baş aktörü, Mursi’nin Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı General Sisi.
Katliamın emrini veren de bu isim.
Yani “kendi” askerleri.
Gariptir, bu caniden darbe öncesine kadar “gizli bir Müslüman Kardeşler üyesi” olarak bahsediliyordu.
O’nu Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı yapan, Mübarek’in ardından seçimle işbaşına gelmiş ilk Cumhurbaşkanı olan Mursi’ydi çünkü.
Sisi bu göreve atanmadan önce Askeri İstihbarat Servisi’nin başkanlığını yapıyordu.
Diyeceğim şu ki;
Mısır’ın “askeri tarlası” sürülmüş zamanında!
Askeri eğitim sistemine bakıyorsunuz;
Hiç de yabancı olmadığımız bir yapı!
Subaylar eğitimleri döneminde mevzuatlarının bir gereği olarak ABD ve İngiltere gibi emperyalist ülkelere gönderiliyor; buralarda belli bir “zihniyet oluşumu” sağlanıyor.
Anlayacağınız asıl diplomalar buralardan alınıyor.
Sömürgeciler sözde çekildikleri Mısır gibi ülkelerden, arkalarında böyle bir yapı oluşturarak ayrılmışlar.
Özellikle askeri alanlarda kendini gösteren bu yapılar eliyle iç işlerine nüfuz etmeye ve o ülkeyi sömürmeye devam ediyorlar.
Mısır’da bunu daha net görüyorsunuz.
Nitekim Sisi de, Amerika’nın, İngiltere’nin tornasından geçmiş bir asker.
Önce İngiltere’de ardından ABD’de eğitim almış.
Lisansüstü eğitimini de İngiltere’de yapmış.
Sisi’nin demokrasi hocası Amerika ile İngiltere ise bugünkü tavrına çok da şaşmamak gerekir.
Değerli okurlar,
Bu kahrecidi tablo maalesef ülkemez için de geçerli.
Mevcut askeri eğitim sistemimizde subaylarımıza demokrasi “halk popülizmi” olarak öğretiliyor; laiklik dayatılıyor.
Subaylarımız adeta “dine, demokrasiye ve siyasete çerçeve çizme” dürtüsüyle yetiştiriliyor.
“Toplumdan kopuk olarak yaşama dizaynı” ile (lojman hayatını düşünün) bu “dürtü” muhafaza edilmeye çalışılıyor.
“Çerçeve” noktasında da “neye göre, kime göre” soruları akla geliyor.
Sistem bu soruların cevaplarına dair ipuçları da ihtiva ediyor.
Örneğin askeri liselerde olsun, yüksek öğretim kurumlarında olsun…
Öğrenci subaylarımız eğitimlerinin bir döneminde mutlaka ABD’de bulunuyorlar.
Kimilerinize uçuk gelebilir fakat bu konudaki düşüncem şu:
Burada “günümüz dünya şartları” öğretisiyle, bir güç gösterisi altında geçen “eğitim”lerde subaylarımıza adeta “acizlik”, “eziklik” virüsleri yükleniyor.
Bu virüsler yukarıda ifade ettiğim “dürtü” ile birleştiğinde ortaya mide bulandırıcı bir tablo çıkıyor.
Özetin özeti:
İslami ülkelerde askeri doktrin değişikliği şart.