Cemaat-AK Parti kavgası kime yarar?
Konuya dün, “kavgaya son vermek zorundasınız” başlığıyla girmiştim. Şimdi, “müslüman kimliği”nin gereği olan “uyarı sorumluluğu”mu yerine getirmek adına, “Cemaat-AKP kavgası”nın kime yarayacağına dair birkaç hatırlatmada bulunarak neticeyi tarihe havale etmek istiyorum.
Zira zaman en iyi müfessirdir ve çok değil, birkaç yıl sonra bile, aradan geçecek kısacık zaman dilimi, bugünlerin tefsirini bütün çıplaklığıyla yapacak, kavganın iki tarafı da hakikatleri görmekte ne kadar geç kaldıklarını anlayacaktır.
Peki, o gün geldiğinde “kaybedilen zaman”lar, “yitirilen mevzi”ler, “heba edilen kazanım”lar geri gelecek mi; “atılan köprüler” tekrar kurulacak mı, “üretilen sorunlar”ın araya koyduğu “dipsiz uçurumlar” kapanacak mı, ya da açılan “derin yaralar” kapanacak mı? Bu muhasebeyi iyi yapmak gerekmez mi?
“Parti”nin ya da “Cemaat”in durumu beni çok da ilgilendirmiyor. Beni asıl ilgilendiren, müslümanların teveccüh ettiği biri “siyasal”, diğeri “toplumsal” iki “oluşum”un kavgasının müslümanlara vereceği zararlardır. O yüzden herhangi birine “taraf” ya da “karşıt” olmak adına değil, “müslüman toplumun maslahatı” adına bu “kavganın barışa döndürülmesi” gerektiğine işaret etme lüzumunu hissediyorum.
Şimdi bu kavga vesilesiyle “Parti” ve “Cemaat” adına senaryolar üretiliyor. Her iki taraf da bu senaryolara ibret nazarıyla bakıp, aralarındaki sorunları bir an önce çözmek, hiç değilse ertelemek zorunda olduklarının idrakini icra etmeli artık.
“Cemaat partiyi bölecek” deniyor. “Tayyip’in işi bitecek” deniyor. “Cemaat’in bürokrasinin her kademesindeki kadroları Partiyi tarihe gömecek güçtedir, istese bugün Partiyi bitirir” deniyor. “Tayyip Cemaat’i terör örgütü ilan edecek” deniyor. “Cemaat Partiyi bitirmeden parti cemaati bitirmek istiyor” deniyor. “Cemaat üyeleri Silivri’ye atılacak” deniyor.
“Cemaat’in 11 maddelik bildirisi Hükümete verilmiş muhtıradır” deniyor. “Vesayet geri gelecek” deniyor. “Cemaat’in içinde de, AKP’nin içinde de Ergenekon’un adamları var ve Ergenekon, bu iki güçlü kesimi birbirine takarak zayıflatmak ve tekrar ‘derin vesayet’i kurmak istiyor” deniyor. “Cemaat ile AKP iktidar kavgasına tutuştu, rant savaşı veriyor” deniyor.
Daha neler neler söyleniyor!
Bunlar hakikatte olmasa bile, ya da seslendirildiği boyutta değilse bile, artık algılar ve kanaatler bunu “olası/mümkün” görmeye başladı. Böylece, her iki kesim de istenen -belki de bazı odaklar tarafından-, plânlanan “çatışma-çekişme-kavga” zeminine çekilmiş görünüyor.
Eğer taraflar bu kavgaya “yönlendirilmişlerse”, durum vahim demektir; çünkü bu, “manipülasyona müsait” oldukları anlamına gelir. Yok, eğer taraflar bu kavgayı “iradi” olarak başlatmışlar ve sürdürüyorlarsa, durum “daha da vahim” demektir; çünkü bu, kimin ekmeğine yağ sürdüklerinin farkında bile olmadıkları, haliyle “ciddi ve önemli bir davayı sürdürme yeterliliğini kaybettikleri” anlamına gelir. Şer odaklarının istediği de bu olmasın sakın!
Bu durumda, dün de söyledim, bu kavganın sonunda, en iyi ihtimalle cemaat partiyi böler, bitirir. Parti de cemaati birçok mevzilerden silip süpürür, “illegalite”ye itekler. Ancak bundan “Parti” de kazançlı çıkmaz, “Cemaat” de; ikisi de kaybeder.
Peki, “Parti” ile “Cemaat” birbirini yerken, bu kavga kime yarar, kim kazanır?
Hak ve hukuk adına, özgürlük ve gelişme adına her ne elde edildiyse, işte o kazanımları yiyip bitirmek için fırsat kollayanlar “şer odakları” kazanır.
“Karşıtlar” kazanır. “Hakk”ın karşıtları... “Hukuk”un karşıtları... “Hür düşence”nin karşıtları... “Akledenler”in ve “akletme”nin karşıtları...
“Özgürlük”ün karşıtları... “İnanç”ın karşıtları... “İslam”ın karşıtları...
“Müslümanlar” kaybeder; İslam’a ve müslümana tahammül edemeyenler, İslam’ı silip süpürmek, müslümana hayatı zindan etmek isteyen “karanlık mihraklar” kazanır...
“Hukuk ve özgürlük” kaybeder; “derin vesayet”in “baskı ve tahakküm”ünü ihya etmek isteyen “şer odakları” ve “küresel efendiler”e bağlı “derin yapılanmalar” kazanır...
“Sulh ve selamet” kaybeder, “kaos ve çatışma” kazanır...
Yeni neslin “ülkesine, toplumuna ve asli değerlerine bağlılık duygusu” da, “geleceğe güveni ve umudu” da kaybeder; yeniden biçimlendirilmiş “çağdaş kölelik” kazanır...
Anlaşılan o ki, Cemaat-AKP kavgası cemaate de, AKP’ye de yaramaz; insanımızın bütün hak ve hukuk kazanımlarını, inanç ve diğer manevi değerlerini tümüyle yok etmek isteyen şer güçlerine yarar!
Hadi şimdi kavgaya devam edin. Herkese “mülayim”ken, birbirinize “kabadayı” kesilin. “Karşıtlar”ınızı hoşgörürken, birbirinizi yiyip bitirin!...
Ama şunu da bilin; bir gün “ortak düşmanlarınız” tarafından aynı kafese konulduğunuzda, yaptıklarınızdan utanacak, lâkin pişmanlık duyacak mecaliniz bile kalmayacak ve “keşke”lerin hiçbir faydası olmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.