Ali Ferşadoğlu

Ali Ferşadoğlu

Her duâya mutlaka cevap verilir

Her duâya mutlaka cevap verilir

Kimi zaman duâlarımıza karşılık verilmediğini zannederiz. Halbuki Allah, Mucîbü’d-Daavât’tır, yani Duâlara Cevap Veren’dir.

“Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben pek yakınım. Bana duâ ettiği zaman duâ edenin duâsına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve Bana imân etsinler. Umulur ki doğru yolu bulmuş olurlar.” (Bakara Sûresi, 186.)
Ancak, duâ-cevap meselesinde en önemli püf noktası şudur: Her duâya cevap verilir. Ama, aynısı kabul edilmeyebilir. Kimi zaman aynen verilir, kimi zaman tehir edilir, kimi zaman da istediğimizin daha güzeli, daha iyisi, daha hayırlısıyla karşılık verilir.
Fakir biri meşhûr İskender’e yaklaşır:
“Az bir şey olsa ihsan etmez misiniz?”
“Az şey vermek şanıma yaraşmaz!”
“O halde çok ihsan ediniz!”
“O da sana lâyık değildir!”
Acaba duâlarımıza aynen cevap verilirse onu hazmedebilecek, kaldırabilecek olgunlukta mıyız? Taleplerimiz o anda bizim için hayır mı, yoksa şer mi? İşte bunu bilemeyiz.
Biz ‘hazır zaman fotoğraf kareleri’ne bakıyoruz.
Küçük çocuğunuzun ısrarlı da olsa, yüksek meblâğlı taleplerini kabul eder misiniz meselâ? Ya da o sizden balon ister, siz ona daha değerli bir yiyecek veya giyecek alabilirsiniz. Çocuk, “Bana cevap verilmedi, istediğim alınmadı!” diyemez.
Herşeyi bilen, sonsuz kerem ve merhamet sahibi Allah (cc) isteklerimize, “Belki sevmediğiniz şey hakkınızda hayırlıdır. Bâzen de sevdiğiniz bir şey sizin için bir şer olur. Allah her şeyi bilir, siz bilemezsiniz” (Bakara Sûresi: 216) çerçevesinde cevap verir.
Evet, biz doktordan tatlı ilâçlar isteriz. Fakat o, acı bir ilâç verebilir! “Filan ilâcı şiddetle arzuladığımız halde talebimizi yerine getirmedi, bizi duymadı bile” diye ona sitem etmemiz doğru olur mu? Sık sık başımızdan geçer: Bir şeyi şiddetle talep eder, gerçekleşmesi için duâ ederiz; bir türlü kabul olmaz. Ancak, birkaç gün, ay veya yıl sonra, “Oh, elhamdülillah, iyi ki o duâm kabul edilmedi!” diye şükrederiz!
Yüce Yaratan Kendisini, “...sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, Kendisi’ne duâ ettiği zaman icabet eden...” (Neml Sûresi, 61-62) şeklinde tanıtır kullarına. Bundan da samimî olarak yapılan duâlara mutlaka karşılık verileceği (icabet edileceği) anlaşılır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ali Ferşadoğlu Arşivi