Serdar Arseven

Serdar Arseven

Tayyip Erdoğan, Fatma Şahin… Kavanoz dipli dünya!..

Tayyip Erdoğan, Fatma Şahin… Kavanoz dipli dünya!..

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, müthiş azimli bir politikacı; farklı kesimlerle rahat diyalog kurabilmesi de artılarından.
*
Engellilere dair bir toplantının şeref konuğu Sayın Bakan’dı.
Başından sonuna kadar izledim, toplantının ardından da bir süre sohbet imkânı bulduk.
Sohbette engelli önde gelenlerinden bir grup da yer aldı.
Onlardan birinin söylediğine kafam takıldı.
*
Sayın Şahin’in başında bulunduğu bakanlığın bütçesi 10 yıl evvel 1 milyar 200 milyon liraydı, 16 kat artışla 20 milyar liraya ulaştı.
Müthiş faaliyetleri var; dile kolay tam 400 bin kişiye “evde bakım” imkânı sağlıyorlar.
Verdikleri terapi hizmetiyle, yıkılmasına karar verilmiş binlerce yuvanın kurtarılmasına vesile oldular.
Sayın Şahin, Meclis’teki olağanüstü gayretiyle diğer parti gruplarının da desteğini alarak, şehit yakınlarının yıllardır beklediği hakların önemli bir bölümünü almasını sağladı.
Vesaire…
Vatandaştaki hâkim kanaat, Sayın Şahin’in başarılı bir bakan olduğu yönünde de…
*
Galiba tek “sıkıntısı” AK Partili olmak!
Hayır, kendisi bundan asla şikayetçi değil de, karşılaştığımız manzaralar böyle düşünmemize yol açtı.
AK Parti’yi takdir etmemek yönünde bir irade var sanki “aydın” geçinenlerde.
Sokaktaki vatandaş sandıkta hakkını veriyor ama sözde “tepe” noktalara gelmiş adamlar; sözde “liberal” özde “haberal”ından muhafazakarına kadar kim varsa, AK Parti’yi takdir etmemek için kırk takla atıyor.
Kılı milyon yarıyor, “AK Parti şunu şunu iyi yaptı!” demek kabahatmiş gibi.
*
Sayın Şahin’le sohbet sırasında, engelli sivil toplum örgütlerinden birinin başındaki zat; gördüğü onca ilgiye, alâkaya, hizmete aldırış etmeksizin derin sol muhalefete göz kırpar laflar edince böyle düşündüm.
Bir başka manzara geldi aklıma:
Sayın Şahin, iftar yemeğine şehit yakınlarının taleplerinin büyük bölümünün karşılık bulmasını sağlayan düzenlemenin Meclis’ten geçmiş olmasının sevinciyle gelmişti ki, şehit derneklerinden birinin yöneticisi, “İyi ama” dedi;
“Bunlar yapılması o kadar da zor olmayan şeyler!..”
Hatırlarım; AK Parti kurulmadan önce koalisyon döneminde bu hizmetlerin milyonda birini sunmayan Aileden Sorumlu Bakan karşısında takla atarlardı.
Aman ne dönemlerdi onlar…
Öyle bir haldi ki o;
Zamanın Aileden Sorumlu Bakan’ı Sayın Hasan Gemici, “ikili münasebetleri geliştirmek için gittiği” Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde muadil bakanla resmen kavga etmişti!
O günlerde araştırdığımızda, “bizimkilerin” randevuya fena halde geç kaldıklarını ve karşı tarafından da bu durumdan dolayı kendilerine sitem ettiğini öğrenmiştik.
Bizimkiler sitemkârlara sert çıkınca, yumruklar sıkılmıştı, o dereceydi yani!..
Bakanlıkta bir karmaşa, bir curcuna…
O günlerde 400 bin kişiye evde bakım hizmeti verilecek, nerdeeee!..
Marmara Depremi’nin yıktığı alanlara üç günde ulaşabilen bir irade vardı, hey gidi günler…
Öyleydi de öyle olmasına, adamlar fevkalade itibar görürlerdi; evet efendim, sepet efendim, hakkı âliniz var efendim filan feşmekan!..
*
AK Partililer ise, ağızlarıyla kuş tutsalar birileri “Olmadı ki” demekte;
“Kuyruğundan değil gagasından tutacaktın!..”
*
Malûm; Ecevit iş başına gelmesinin üzerinden altı ay geçtiği halde ekonomiyi –hâlâ- batırmadığı için kahraman ilân edilmişti adeta.
TÜSİAD mutluluk beyan ediyordu; “Ekonomi çok iyi, 10 yıl önümüzü görüyoruz, o kadar yani!..”
Sonra krizler patladı, gecelik faizler bilmem kaç binlere çıktı, bankalar hortumlandı da kabullendiler adamlarının memleketi perişan ettiğini.
BÜLENT ECEVİT VE RECEP TAYYİP ERDOĞAN
Hele bir düşünün, Ecevit enflasyonu, faizleri tek haneli rakamlara çekmiş olsaydı, alın size her Atatürk heykelinin yanına bir de “Karaoğlan” heykeli!..
Bakın sağa sola, Recep Tayyip Erdoğan’ın başarı hikayesine hak ettiği notu veren kaç kişi?
Doğrusunu isterseniz, AK Parti’nin oy aldığı havzalardan gelen “aydınlar”ın büyük kısmı da “insaf”tan yana cimri.
Birileri bunlara habire “yandaş, mandaş” diye sataşıyor ya; ezik muhafazakar, “Doğruyu yazsam bişey derler mi ki?” derdinde.
Ve bir de “Tayyip Erdoğan’ı yerlerse ayazda kalmayalım!” mevzularında!
Hep derim ya;
Kavanoz dipli dünya!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi