Aslan Yürekli Kadından Kirli Bilgiler
Ulusalcıların "Aslan yürekli kadın" diye nitelediği bir gazeteci-yazar var. Fatma Sibel Yüksek. Yazıları, insanı dehşete düşürüyor. Biraz psikoloji bilenlerin, satırların gerisindeki kişisel kini görmesi zor değil.
Nereden hatırladım bu hanımı? Başbakanımız ile ilgili bir belgesel yayınlandı ve bazı ünlüler hatıralarını anlattı. Bununla ilgili haberlere bakarken, Sibel Yüksek'in "Seni Bu Yamyam Kibirin Bitirecek" başlıklı yazısını hatırlayıp tekrar okudum. İnanılır gibi değil.
"Sahi kimsin sen?
Hep aynı yerden servis edilen üç adet gençlik, çocukluk ve askerlik fotoğrafından başka neden görüntün yok senin?
Hangi okulları bitirdin, kimlerle aynı sıralarda oturdun? İlkokul öğretmenin kim?
Neden bir kişi bile çıkıp seninle ilgili bir tek anısını anlatmıyor?"
Bahsettiği kişi, nerede doğduğu, ilkokulu, öğretmeni, mahallesi, siyasi yaşamı, eşiyle nasıl tanışıp evlendiğine kadar bilinen Recep Tayyip Erdoğan. Araştırma, okuma hakkını kullanmayıp bu yazıya takılıp kalacak birisinin kafasında garip senaryolar oluşturacak bir yazı.
Devam edelim.
Birgün, işyerimde, Türkçesi sorunlu bir arkadaşın İngilizce'yi nasıl öğrenebildiğinden bahsediyorduk. Kirli bilgiye açık bir arkadaş, "Canım ne var öğrenmeyecek? Davutoğlu bile yabancı dil biliyor" deyince,
-Acaba İstanbul Erkek Lisesi ve Boğaziçi Uluslararası İlişkiler mezunu olduğu için olabilir mi, diye sordum. Şaşırdı kaldı. Bilmiyormuş. Peki, böyle yanlış bilgiye nereden sahip olmuş olabilir?
Ulusalcılar öylesine çirkef, kuralsız ve kirli bilgi yayını yapıyor ki onlara takılıp kalanların hali içler acısı. Yüksek'in, 04.08. 2013 tarihli yazısından bahsetmek istiyorum. Ariel Şaron'un ölümü üzerine kaleme almış. Kendisinin de katıldığı, Başbakan'ın 8 yıl önceki İsrail ziyaretini anlatıyor. Şu ifadeyi görünce, yukarıdaki sorumun cevabını buldum.
"O dönem Başbakan'ın 'Dış politika' danışmanları, yabancı dil bilmeyen imam-hatip mezunu Ömer Çelik ile Ahmet Davutoğlu'ydu. İkisi de heyette idi ve de birbirleri ile öne geçme yarışı içindeydiler."
İfadeden, Ömer Çelik ve Ahmet Davutoğlu'nun dil bilmeyen lise mezunları olduğu sonucu çıkıyor. Ömer Çelik, imam-hatip mezunu değil. Ayrıca, olmasının da mahzuru yok. Üniversitede, kamu yönetimi okumuş. Ahmet Davutoğlu ise malumunuz. Anlatmaya gerek yok.
Yüksek, kendisini, ulusalcılığa ve darbecilere öylesine adamış ki bu uğurda, destekli, desteksiz ne varsa uydurmayı mübah görüyor.
Devlet imkanları ile Türkiye'yi ve dünyayı, uçakla, tatlı tatlı gezme zevkinden, Ak Parti yüzünden mahrum olanların, ulusalcılığa uyum sağlamaları zor olmadı. Yani, tamamen duygusal(!) sebeblerle vatanı savunuyorlar. F. Sibel Yüksek, bu dönemde, Başbakanlık muhabirliği gibi önemli bir kariyeri kaybedince, eşekden değil, adeta, uçakdan düşmüşcesine kindar yazılar yazıyor.
Cesur yürekli kadının yazdığı naneleri, okuyup analiz etmeye vakit yetmez. Ama öyle bir nanesi var ki yazmazsam çatlarım. İngiltere kraliçesinin Türkiye'yi ziyareti ile ilgili olarak kaleme aldığı, "Herkesin Bir Hesabı Varsa Benim de Bir Kraliçem Vardır" başlıklı yazısından:
"Çankaya Köşkü, Çankaya Köşkü olalı hiç bu kadar buram buram hristiyanlık kokmamıştı..Haçlı ruhu, sonunda Mustafa Kemal'in makamına da girdi."
İnsan, tarihden bi-haber olunca böyle çuvallar işte.
Bugün 4 Eylül. Yetmiş yedi yıl önce, 4 Eylül 1936'da, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Tophane rıhtımında, İngiltere Kralı 8. Edward'ı, Fransızca "Hoşgeldiniz Majeste" diyerek karşıladı.
Ertesi gün Cumhuriyet gazetesi, şu manşeti attı.
"Büyük misafirimize dün kavuştuk."
Bir sonraki yazımda, sahiden aslan yürekli bir "Hanım" gazeteciyi anlatacağım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.