ODTÜ’de Faşist Kalkışma
“Biz başörtüsüne karşı değiliz, oradaki tartışma başka”.. ODTÜ’deki faşist kalkışmanın ardından gazetelerde çarşaf çarşaf, aslında hadisenin yanlış anlaşıldığına dönük haberler servis edilmeye başlandı.. Meğer ODTÜ’lü arkadaşların derdi başörtüsüyle değilmiş.. Ya ne? İşte bu sorunun rasyonel bir yanıtı yok.. Bazı öğrenciler, cemaat yurtlarına kayıt yaptırmak için, yeni üniversiteyi kazanan öğrencilerin aklını çeliyormuş da, durumdan vazife çıkaran bu adamların tepkisi bunaymış meğer.. Öyle olduğu zaman yanlış bir durum yok mu? Özür mü dilememiz gerek şimdi ODTÜ’lü arkadaşlardan?.. “başörtülüler giremez” olduğu zaman yanlış da “bilmem ne yurdunda kalanlar giremez” olduğu zaman doğru mu?.. Başörtülü kızlara tepki gösteren ODTÜ’lüler, tepkilerinin cemaate yönelik olduğunu söylemişler.. Cemaat’ten kastın hizmet hareketi olduğunu anlıyoruz.. Daha doğrusu alerjinin Fethullah Gülen’e yönelik olduğu çıkıyor ortaya.. Nerede? ODTÜ’de? Aynı ODTÜ’de başka kime karşı alerji var? Bildiniz elbette AK Parti ya da Recep Tayyip Erdoğan’a.. Geriye çekilip resme baktığınızda ise tanıdık bir tabloyla karşı karşıyasınız.. AK Parti ve Gülen’i bitirme harekatı.. Ünlü, ıslak imzalı belge.. Balyoz ve Ergenekon davaları sonuçlandı sayılır.. 28 Şubat davası da yeni başlıyor.. O zaman da söyledik şimdiki manzaralar da bizi teyit ediyor.. Bu sonuçlananların tümü topu topu davalar.. Oysa yapılar dimdik ayakta.. Onlara ne dava işliyor, ne soruşturma.. Üniversitelerin önünde başka cemaat mensupları yok mu? Olmaması mümkün mü? Ama onların derdi, ODTÜ Ormanı’nda hükümete veya AK Parti’ye, okul önünde ise Gülen Hareketi ve hizmet mensuplarına yönelik.. Gel de bu reaksiyonun demokratik olduğunu iddia et..
DERT GÜLEN DEĞİL İSLAM
Bir algı çalışması yapıldı biliyorsunuz son birkaç yılda.. Özellikle Ergenekon davaları sırasında “cemaat” dendiğinde Gülen’e yakın isimlerin algılanmasına yönelik bir algı çalışmasıydı bu.. İrili ufaklı binlerce cemaat olmasına rağmen, artık başka hiçbir grubun ismi anılmıyor.. Oysa bugün ODTÜ önünde başörtülü kardeşlerimize tepki gösteren çocukların da her biri cemaat mensubu.. Ama onlar “ODTÜ’lü Çocuklar” olarak anılıyorlar.. Cemaat dediğiniz, sosyolojide, üyelerinin ortaklaşa paylaştıkları bir şeye, özellikle de ortak bir ideolojiye ya da bir kimlik duygusuna dayanan toplumsal ilişkileri tanımlar.. Topluluğu yani.. Dolayısıyla kendisine “öğrenci kolektifi” diyen yapı da cemaattir.. Ve dolayısıyla “cemaat yurtlarına gitmesin çocuklar, bilmem ne yurduna gitsin” dediğiniz zaman da bir başka cemaatin istediği olacak demektir.. Bir adım daha ileri götürüyoruz meseleyi o vakit.. İçinde namazın, abdestin olmadığı, dinî hassasiyetlerin gözetilmediği yurtlarda çocukların kalmasında sakınca yok da, “cemaat” yurtlarında kalınması sakıncalı ise, o zaman derdin değerlerle, inanç sistemimizle, Allah (c.c) ile Kur’an-ı Kerim ile olduğunu anlıyoruz.. Tam sayfa özür yazıları yazan sakallı yazarlarımız “pardon ben yanlış anlamışım, dert başörtüsü değil, cemaatmiş” derken, cemaat algısının alt mesajının da dinî değerler olduğunu bilmiyor mu? Bir kez daha açıkça ifade edelim. Sonbaharın sıcak geçmesi için çalışan yapılar faaliyetlerine tam gaz devam ediyor.. Unutuyoruz ama, Faşist Gezi Kalkışması ve Darbe Girişimi tamamlanmadığı için proje sona ermiş değil.. Yani demem o ki, hiçbir şey göründüğü kadar masum değil.. Düşmeyin bu tuzağa.. Kalın sağlıcakla.