Sonbahar tezgahları!..
Kur’an ayetleri önünde dansöz oynatmak!
Bu zihniyet nereden türedi, kimlerin ifrazatıdır?
Başörtüsüne saldırı, metro altlarında “sevişme eylemi”, Kızılay’ın göbeğinde “bilmem nereme dokunma!” çığlıkları, Kur’an’a hakaret…
Ne varsa insana ve insanlığa yakışmayan bunlarda.
Koş Sisi’ye, sarıl Baas terörüne, “Yeter ki Müslüman ölsün; ne kadarı ölürse o kadarı kâr!” de ve git nerede bir alçak, nerede bir katil varsa destekle!..
Milleti tahrik et, Kur’an’a hakaretle!..
•
Nasılsa, ruh yok; vatan sevgisi, bayrak sevgisi, millet sevgisi yok.
Mehmetçik Çanakkale’de açlık ve sefalet içinde şehadete koşarken, bunların zihniyet önderleri menfaat kopartmak için “ecnebi” peşinde dolaşırlardı.
Mustafa Kemal ve silah arkadaşları cephede savaşırken, onlar dans öğrenirlerdi ve “özel”lerini ecnebilerle dansa gönderirlerdi!..
•
Anadolu’nun emsalsiz yiğitleri var ve maalesef emsalsiz hainler de buradan çıkıyor.
Bakıyorsunuz, nerede bir darbe var, nerede bir katliam, soykırım, ihanet, sapıklık, birkaç grup hemen arkalamakta.
Çağ açan Fetihlerin kahramanları da buralardan çıkıyor, Kur’an ayetlerinin önünde her türlü rezilliği yapanlar da.
Bunlar olacak; kış kışlığını yapmaktan elbette geri durmayacak.
Bize düşen, aynen devam!
Türkiye 80 öncesinin Türkiye’si değil, 80 sonrasında Merhum Özal ve ardından da Merhum Erbakan ile elde edilen kazanımlar, son 10 yılda katmerlendi.
Bu dönemin kazanımlarından vazgeçilemez!
•
Solcu, sağcı, İslamcı, laik; kim kendisini nasıl nitelendirirse nitelendirsin; bu memlekette yaşayan bu memlekete ihanet etmeyecek, edemeyecek!..
Böyle bir hak yok; üniversitenin “terör üssü” haline getirilmesine izin veren devlet, devlet olmaktan çıkar!..
Seçilmişleri, “illegal yollardan” işbaşından uzaklaştırmak için kurulan ihanet tezgahlarına şu veya bu şekilde katkıda bulunan bedelini hukuki yollardan öder!..
Milletin mukaddesatına saygısızlık eden de öyle!..
Hukuk dışında bir yol yoktur.
Memleketini seven herkes dikkat kesilmeli ki, Kur’an ayetlerine, başörtülülere, sokaklara, caddelere, merdivenlere saldırıların yoğunlaşması, “provokasyon” tezgahlarının kurulduğunu göstermekte.
Önümüzde seçimlerle örülmüş uzunca bir yol var; son derece hassas bir dönemden geçiyoruz.
Bu süreç de kazasız belasız atlatılabilirse, ülkenin yolu tamamen açılacak.
Millet düşmanları bunu bildiğinden, son kozlarını oynuyor.
Tamamen tükenişi engellemek için yapmayacakları kötülük yok.
“Danıştay saldırısı”nda olduğu gibi bir takım provokatif eylemler gerçekleştirip bunları Müslümanların üzerine atmak da, deneyecekleri “çareler” arasında.
•
Bu şer odaklarının üzerine mutlaka gidilecek.
“Taşlar bağlı köpekler serbest” olursa, olmaz!
•
Herşey yapılacak ve herşey hukuk içinde yapılacak.
Hukuk işler, hesaplar görülür…
Ve kervan yürür!..