“İslam NATO’su”
Saadet Partisi Maraş Gençlik Kolları’nın geçen hafta düzenlemiş olduğu toplantıda Genel Başkan Mustafa Kamalak öyle söylüyordu: “İslam coğrafyasındaki zulümlerin bitmesi için Müslüman’ların bir araya gelip İslam NATO’sunu kurması lazım.”
Bilirsiniz, bu tip girişimlerden bazılarının karnı kolay şişer.
Hele de “Hoşgörü” adı altında, cami ile cemevini eşleştirme çalışmalarına hız verildiği bu günlerde sen kalkar İslam NATO’su dersen, adamın karnı da bağırsakları da şişer.
Neden İslam NATO’su?..
İşte komşu mabetlerin uzlaşma eşliğinde gül gibi geçinip gideceğiz.
O dedesinin ayakları dibine secde edecek, sen de Kabe’ye döneceksin, sonra da ortak çıkış kapısında “hayrını gör” diyeceğiz. Bu kadar kadirşinaslık yetmez mi?!.
“Biz Altay’lardan gelen erleriz.”
BOP projesi dahilinde hoşgörü damarı bizde zuhur ettiği sürece bir başka birlik kurmaya ihtiyacımız kalmaz, Papa’nın da elini öperiz, İslâm’ın beş şartını inkar edenlerin dümbelek çaldıkları haneleri de ihya ederiz, kutsarız, hatta parkında bir de keyif kahvesi içeriz!
Nereden nereye geldi güzelim Türkiye...
Korkarım yarın da gazino- cami eşleştirme çalışmalarına başlayacağız.
Öyle ya, gazinonun ne suçu var?..
Hanım çıkıyor şarkısını okuyor, parasını alıyor gidiyor.
Ekmek kapısı. Ha Olimpiyatların sahnesi, ha gazino, maksat hoşgörü ise fark eder mi?
Geriye doğru bir bakın bakalım... Lozan masasına kazanan değil, kaybeden taraf olarak oturunca galipler ne varsa bindirdiler, sen de paşa paşa kabul ettin...
Ulusalcılara sorsan hemen “Milli Mücadele” diyecekler.
Kalpak, kuvay-i milliye... “Ölmek de var, öldürmek de, öldürülmek de...”
Vay canına sayın seyirciler!..
Yunan’ı da İzmir’den denize dökmüşüz.
Anadolu’nun tapularını Lozan’da almışız (Bin yıl sanki kiracı idik)...
Buradan ilan ediyorum, İzmir’den denize dökülen bir tane Yunan gavurunu gören, duyan, bilen varsa söylesin. Hadi görmedi diyelim, mezarları da mı yok?
Ama Çanakkale’de ölen de öldüren de orada meftun.
Değil mi yani, tarih yazdın mı işte böyle yazacaksın...
Tarih böyle yazıldı, şimdi de iman ve İslam şartlarını inkar edenlere gerçekler tebliğ etme yerine hoşgörü tarihinin kıble saptırması yazılıyor. Mutlu bir gün (!), CHP tabii muhalefeti hariç iktidarıyla, cemaatiyle hepsi orada, temel atma töreninde.
Ortadoğu’nun acınacak haline bakın, her birinin başında Müslüman kesen Sisi ile Esed katiline para akıtan kralcıklar... Onların da çıkınında taşıdıkları hoşgörü maydanozu.
İngiliz tarlasındaki petrolünü manda gibi içer, doğal gazı borularla dışarılara döşeyince geriye fakir fukaranın bağırsak gazı kalır. Dedim ya, İslam NATO’suna şişenlerin gaz kokusu...
İnancını, ülkesini savunmayanları bostan bekçisi bile yapmıyorlar...
Başta Türkiye olmak üzere tüm İslam alemini uyandıran (rahmeti bol olsun) Erbakan Hoca’nın başına gelenler hep bu birlik ve beraberlik yüzünden...
Demiştim “Hocam, sen ki D8’leri kurmaya kalkışırsan zalimler başına uçuşur.”
Bir tarih mecliste Ortak Pazar hakkında konuşurken Adalet Parti sırlarından laflar geliyordu.
“Hahambaşı, kravatın ne marka?”
“Sizin gibi o da yabancı.”
Küfre hoşgörü projesi...
Bilmeliyiz... İslam NATO’su(birliği) kurulduğu taktirde zulüm bir yere kadardır. Hem bizim görevimiz İslam’ın ret ettiklerini kutsama yerine yanlış yolda olanları uyandırmak değil midir?
Sürekli taviz vererek, gevşeyerek menzile varılmıyor.
Suriye halkının içerisine düştüğü kanlı ve irinli ateşi söndürmeyi ABD gibi müttefikliği her seferinde kaypak olan bir ülkeden beklemek belki gafletimizin bir başka sayfasıdır.
Sözde ABD roketleri Esed’i vuracak da, Suriye halkı huzura kavuşacak.
Ellerimizi açarak bu duaya amin desek de, kabul edilmeyen duaya el açmanın bir yararı olmayacağını düşünüyorum. Ey akıl, zehirden şifa, kafirden vefa olur mu?..
Kamalak Hocamız hak söyler doğru söyler...
Gelin birlik olalım, hak yolda birliğimizi kuralım...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.