Caferiler önce çifte standarttan vazgeçmeli
Caferilerin İstanbul Halkalı’da yaptıkları gösteride kullandıkları “NATO’cu mücahid istemiyoruz” sloganının altına imzamı atarım. Bir kimse hem “mücahid” olduğunu, “cihad” ettiğini iddia edecek, hem de velayetini NATO’ya verecek... Bu doğru değil.
Ancak doğru olmayan başka bir şey daha var ve bu, Anayasasında Caferi mezhebini “resmi devlet mezhebi” haline getiren “İran merkezli çekim alanı”nın ürettiği bir yanlış. Caferiler önce bu sorunu halledip “çifte standart”tan vazgeçsin, sonra kulağa hoş gelen sloganlarla kulvar çizmeye kalkışsın. Böyle inandırıcı olmuyor, samimi bulunmuyor.
Caferiler “NATO’cu mücahit istemiyoruz” diyorlar, ama “Gulat” kesiminden de olsa sırf “Şia ekolü”nden diye Nusayri Esed yönetiminin müslümanlara zulmetmesine, katletmesine destek veriyorlar. Böylece eleştirdikleri mücahidleri “NATO’dan medet umar hal”e getiriyor. Bu çifte standart değil mi?
Amerika ve İsrail’e karşı “kahrolsun” sloganı atıyorlar, ama “Mısır’da İhvan-ı Müslimin’e karşı yapılan kanlı darbe”nin aleyhine tek bir kelam etmiyor, bu hususta İsrail, ABD ve Arap diktatörleriyle aynı safta yer alıyorlar. Bu çifte standart değil mi?
“Şii-Sünni kardeştir” sloganı attıkları esnada, liderleri, “Şia, Zeyneb’i bir kez daha Yezit torunlarına esir vermeyi istemiyor” diyerek, “zalim ve Gulat itikad” sahibi Esed ve avanesini “tertemiz Zeyneb’in taraftarı”, ama “Suriye’nin Ehl-i Sünnet müslümanları”nı ise “Yezit taraftarı” ilan ediyorlar. Hizbullah militanlarının ele geçirdiği Kusayr’da yörenin “Ehl-i Sünnet müslümanlar”ına yaptıklarını bütün dünya gördü. Irak’ta Ehl-i Sünnet müslümanlara yapılmaya devam edilenler meçhul değil. Böylece “iman kerdeşliği” yerine imanlı-imansız farkı gözetmeden “Şia kardeşliği”ni önceliyorlar. Bu çifte standart değil mi?
“Unutma Türkiye, kardeşindir Suriye” diyorlar, ama “Suriye’de kardeş bildikleri”; halkı kıtır kıtır kesen ve müslüman kadınlara tecavüz eden “Şebbiha katilleri”, her türlü baskı ve zulümle, diktatörlüğün her türüyle halkı inim inim inleten “Esed yönetimi.” Suriye’nin müslüman halkını kardeş bilip diktatör Esed’in devrilmesi, yerine “İslam Devleti” kurulması ise hedefleri arasında yok. Bu çifte standart değil mi?
“Amerikan askeri olmayacağız” diye Ehl-i Sünnet’i Amerikan askeri olmakla suçlayıp, ABD’nin, Irak, Afganistan, Yemen ve Pakistan’a “kan, gözyaşı, kardeş kavgası, sefalet ve esaret” getirdiğini söylüyorlar. Ama ABD’nin buralara, İran’ın aynı ülkelerdeki “Şia unsurları”nı örgütleyip silah vererek cepheye sürmekle oluşturduğu “istikrarsızlık ve otorite boşluğu”ndan da yararlanarak müdahil olduğunu, aynı şeyin bugün Suriye’de de yapıldığını, böylece buralardaki kan, gözyaşı, sefalet, esaret ve kardeş kavgasında “Caferi İran”ın da payının olduğunu dikkate almıyorlar. Bu çifte standart değil mi?
“Filistin İslam toprakları”nı, “ilk kıblemiz Mescid-i Aksa”yı işgal edip, Filistin müslümanlarına soykırım uygulayan İsrail’in işgal ve cinayetlerinin ortağı olduğu gerekçesiyle ABD ile ortak harekata karşı duruyorlar; ama kendileri ABD ve İsrail ile Mısır’daki Cuntaya karşı çıkmama, İhvan-ı Müslimin’i desteklememe konusunda hemfikirler. Suriye’de Esed yönetiminin devamı politikaları da İsrail’le örtüşüyor. Bu çifte standart değil mi?
ABD’yi, Azerbaycan Türklerine “Karabağ’da soykırım” yapan Ermenileri desteklediği için suçluyorlar, ama Ermenistan’a aynı desteği veren, Suriye’de “katliam yapan Esed”i destekleyen İran’ı suçlamıyorlar. Bu çifte standart değil mi?
ABD’yi “Ortadoğu’daki diktatörler”i desteklemekle suçluyorlar, ama kendileri “Suriye’deki diktatör”ü destekliyorlar. Bu çifte standart değil mi?
İngilizleri İslam Coğrafyasında “mezhep çatışmaları”nı planlamakla suçluyorlar. Ama Hizbullah militanları Suriye’de Kusayr’a girdiğinde, Kerbela’nın failleri Kusayr’lı Ehl-i Sünnet müslümanlarmış gibi “Kerbela’nın intikamını almak”la övündüler. Bu çifte standart değil mi?
Suriye ordusu etkisiz kılınabilirse yaşanacak “insanlık trajedisinin vebali”ni soruyorlar. Ama el’an “etkili Suriye ordusu”nun yaşattığı insanlık trajedisini görmüyor, ölen 100 bini aşkın insanın kanını sorgulamıyor, zalim Esed’i destekliyorlar. Bu çifte standart değil mi?
Türkiye ve İran’ın, “Hucurat Suresi’nin 9. ayeti” gereğince el ele verip, Bahreyn ve Suriye’de ateşkes sağlamaları gerektiğini söylüyorlar. Ama Türkiye aylarca Esed ile görüşüp sorunun “kansız çözümü” için çalışırken ortada yoktular. Hatta o dönemde İran Esed’in iktidarında direterek sorunu bu hale getirdi. Bunu sorgulamıyorlar. Suriye’de Nusayri diktatörünün öldürdüğü 100 bin müslüman “Hucurat 9. ayetinin gereği”ne dahil olmuyor mu? Bu çifte standart değil mi?
Ehl-i Sünnet hiçbir zaman Caferileri tekfir etmedi. Ancak Caferilerin ana kaynaklarında Ehl-i Sünnet müslümanlar tekfir ediliyor. Bu çifte standart değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.