Süreç bir tane, geyik bin tane!

Boynuzlar tokuşup duruyor!
Şişgöbek teröristler, şu sıralar elleri boşta olduğu için habire çenelerini çalıştırıyorlar. Ne konuşacaklar peki?
Süreç geyiği! Vır vır edip duruyorlar. Sazı biri bırakıyor, biri alıyor. Fakat çaldıkları tel aynı. Artık baydı! Gına geldi! Daral geldi!
Bu sefer sazı Bahoz almış!
Hani şu Suriyeli! Suriyeli ise Rojavalıdır. Biz onu Rojava’da kahramanlık yapıyor sanıyorduk. Meğer hazret çene takırdatıyormuş. 
O ne ifadeler öyle. Korktuk. Masaların sandalyelerin altına sığınasımız geldi. Aman Bahoz etme, yaman Erdal gitme! Hüseyin aşkına yapma Hüseyin!
Biz ettik sen etme!
Fehman Hüseyin, “Kimsenin beklemediği bir şekilde güçlerimizi çektik. Kimsenin bizden beklemediği adımları attık. Ancak, bundan sonra PKK’nın atacağı adım kalmadı” buyurmuş.
Bununla da kalmamış neler yumurtlamış bakın: “Bu adımları çözümün yolunu açılsın diye attık. Küçük bir adım atmadıkları gibi savaş hazırlığını hızlandırdılar. ‘Bundan sonra ne olacak? sorusuna AKP cevap verecektir. Biz cevabımızı verdik. Süreç bozulursa geçmişten daha kötü şeyler olur. Kürt halkı patlama noktasına gelmiştir. Bizi suçlamak için 2011’deki Silvan saldırısı gibi bir saldırının altyapısı hazırlanıyor. AKP siyaseti savaşta ısrarlıdır, bunu yaparsa daha kötü olacaktır.”
Nakarat aynı:
“Olacak ah olacak, kötü şeyler olacak!” 
Şimdiye kadar ne oluyordu, iyi şeyler mi yani?
Gelin kitabın ortasından konuşalım. Maksadınız gerçekten barış mı? Demokrasi mi? İnsan hakları mı?
Yoksa etnik siyaseti bir öyle bir böyle tırmandırmak mı?
Türkiye, bölgenin her bakımdan yıldızı. Otuz küsur yıllık teröre rağmen Türkiye dimdik ayakta. Ekonomisi mesafe aldı. İnsan hakları ve demokrasi yolunda adımlar atıldı. 
Şimdi daha güçlü bir adım atılacak. Fakat bu şişgöbek teröristler istediği için yapılmayacak bu. Türkiye normalleşme yolunda yürüyecek. 
Devlet, hükümet normalleşme yolunda yürürken, bu çenesi düşük teröristler ne yapıyorlar? Onlarda bir normalleşme emaresi sezebiliyor musunuz? Onlar şu sırada kiminle ittifak halindeler? Şam kasabı Esed’le. Türkiye sınırlarını Esed onlara bıraktı. Böylece güya Türkiye’den intikam alıyor. Esed’in kimyasal saldırısı yıllardır Halepçe edebiyatı yapanlar tarafından görmezden gelindi. 
Açık konuş: Kimyasal katliama karşı mısın, değil misin?
Karşıysan, bunun zararını daha önce görmüşsen, mağdursan, mazlumsan ilk sesini yükselten sen olmalısın. Bununla kalmayıp, eğer gücün varsa, Esed’e karşı harekete geçmelisin. Elinle, dilinle veya buğz ederek. 
Evet çözüm sürecinde aksayan bir şey var: O da sözün bunlara düşmesi. Bakın “ayağa düşmesi” demiyorum, depedüz çukura düşmesi. 
Bıktık bu teröristlerin süreç geyiğinden!