Direniş Hedefe Doğru İlerliyor
Küresel zulüm ittifakı Müslüman halkların yeniden toparlanmasından ve başlarına musallat edilen dikta rejimlerinden kurtulma mücadelelerinde kararlı hareket etmelerinden ciddi şekilde rahatsız oluyor. O yüzden hedefe doğru ilerlemelerini zorlaştırmak için çeşitli araçlardan, oyunlardan ve taktiklerden yararlanıyorlar. Dolayısıyla özgürlük ve hak mücadelesi büyük zorluklar yaşıyor. Bir hendeği aşınca ondan daha büyük ve tehlikeli bir hendek karşısına çıkıyor. Kararlılıkla hedefe doğru ilerlemeye çalışanlar önlerindeki duvarın arkasını yeterince göremediklerinde onun son duvar olması ümidiyle bütün güçleriyle yükleniyorlar. Yıktıklarında karşılarına ondan daha sağlam yeni bir duvar çıkıyor.
Bütün bu zorlukları ve karşılığında ödenen bedelleri elbette görmezden gelemeyiz. Direnişi zorlayan problemler ve önünde duran riskler üzerinde inşallah ayrıca duracağız. Ancak bugünkü yazımızda bu zorluklara rağmen direnişin bir gerileme değil ilerleme içinde olduğunu ve hedefe ulaşma konusunda kararlılığını sürdürdüğünü hatırlatmak istiyoruz.
Meşru mücadeleyi kirletmek için ona normalde onaylamadığı eylemleri yüklemede bolca yalan ürettiği gibi bazen de gerek direnişin gerekse ona destek verenlerin morallerini yıpratmak amacıyla yalan üretmekten çekinmeyen Baas diktası geçtiğimiz günlerde Özgür Suriye Ordusu’nun lideri Riyad el-Es’ad başta olmak üzere birçok önde gelen komutanın öldürüldüğü haberini yayınladı. Ancak el-Es’ad haberin yalan olduğunu, rejimin kendisine karşı yeni bir suikast girişiminde bulunduğunu ama başarılı olamadığını açıkladı.
ÖSO lideri Riyad el-Es’ad açıklamasında direnişin Baas diktasını devirinceye kadar yoluna devam etmekte kararlı olduğunu dile getirdi. Direniş aynı zamanda uluslararası güçlerin 2. Cenevre görüşmeleri üzerinden, Baas’la iktidarı paylaşma tarzı bir çözüm formülü dayatmasına da asla boyun eğmeyeceğini ortaya koydu.
Son dönemde Suriye konusunda ağırlıklı olarak uluslararası güçlerin kimyasal silahlarla ilgili anlaşmasının uygulamaya geçirilmesi ve Cenevre’deki siyasal çözüm formülü üretme oyunları konuşulduğundan hem Baas vahşetinin rutinleşen katliamları hem de direnişin onun merkezine doğru ilerleme çabaları dikkatlerden kaçıyor. Verilen haberlere göre geçtiğimiz günlerde Şam kırsalındaki Berza mahallesinde meydana gelen çatışmalarda Baas çetelerinden birçok silahlı militan ve asker öldürüldü. Bu olay çatışmaların rejimin hassas noktalarına doğru iyice yaklaştığını gösteriyor. Ondan önceki günlerde de diktatörün Kasyon Dağı eteğindeki sarayının yakınına füze atıldığı ifade edilmişti. Hama, Humus ve Der’a çevrelerinde de Hizb’in desteğiyle alınan bazı önemli noktaların yeniden direnişçilerin kontrolüne geçtiği haber verildi.
Dikta rejiminin saldırı konusunda sergilediği tavır ile direnişçilerin tavrı arasında önemli bir fark var. Rejimin adamları ellerinden çıkan bölgelerin tamamını düşman sahası telakki ederek rastgele ateş ediyor ve toplu katliamlar yapıyorlar. Direnişçiler ise sadece savaşçıları hedef almak zorundalar. Çünkü henüz kurtaramamış oldukları bölgelerde yaşayan insanları da özgürleştirmeleri gereken kendi insanları olarak görüyorlar. Bu da rejim ordusunun gerçekte bir işgal ordusu olduğunu gösteriyor.
Ölü sayısındaki fark da bundan kaynaklanıyor. Cephe savaşı verenler içindeki kayıplar kıyaslandığında rejimin silahlı güç kaybının direnişçilerin kaybından çok az olmadığı belki daha fazla olabileceği tahmin ediliyor. Fakat rejim bu konuda yarasını ve zayiatını gizli tutma ihtiyacı duyuyor. Sadece Baas değil ona dışarıdan destek veren milis güçleri de gerçek kayıplarını gizlemek için çeşitli numaralara başvuruyorlar.
Suriye’de Baas zulmüne karşı direniş hedefe doğru kararlılıkla ilerlerken Mısır’da cuntaya karşı yürütülen kitlesel mücadele de hız kesmeden devam ediyor. Zulme başkaldırının başlangıç döneminde mücadelenin merkezi olan ama daha sonra Baltacı fitnesinin merkezine dönüştürülen Tahrir Meydanı’nda yeniden cuntaya karşı gösteriler düzenlenmeye başlandı. 6 Ekim’de Kahire’nin üç büyük meydanının yeniden milyonluk gösteriler için doldurulması çağrıları yapıldı. Cuntaya karşı başkaldırının 100. gününün ise bir küresel tepki gününe dönüştürülmesi için yoğun çabalar var.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.