Milli Eğitim Bakanlığı’na alkollü içki uyarısı
Hani Başbakan “tinerci gençlik” istemiyor da “dindar nesil” yetiştirileceğini söylüyor ya... Hani “tinerci gençlik” istenmiyorsa, “alkolik gençlik” de istenmemesi lazım geliyor ya... Hani öğrencilerin “alkollü içkilerle tanışmama”sı bakımından tedbir için “okul ve eğitim kurumları ile içkili yerler arasındaki mesafe” en az 100 metre olarak düzenlendi ya...
Hiç merak edeniniz var mı, durum gerçekten buna uygun olarak mı yürüyor? Acaba kaç okulun yanıbaşında barlar, meyhaneler, içki satan büfeler ya da dükkanlar var? Bakanlık buna dair istatistiklere sahip mi? Değilse, bu çok vahim demektir. Sahipse de bu mekânlar derhal kapatılmıyorsa, durum daha da vahim bir hale gelmiş olmaz mı? Okulların yakınındaki alkollü içki satış yerlerine izin vermeyen mevzuat neden uygulanmıyor?
18 Eylül 2013 Tarihli ve 28769 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkilerin satışına ve Sunumuna İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” ile, “alkollü içkilerin perakende veya açık olarak satışının yapıldığı yerler” ile “örgün eğitim kurumları” ve “dershaneler”, “öğrenci yurtları” ve “ibadethaneler” arasında “kapıdan kapıya en az yüz metre mesafe”nin bulunması gerekiyor. Yönetmeliğin 4. maddesinin 5. fıkrası böyle başlıyor.
Ancak devamı tam bir garabet. Bakınız ne diyor: “Mesafe şartı, satış belgesinin verildiği tarih itibariyle aranır. Ancak 11/6/2013 tarihinden önce işyeri açma ve çalışma ruhsatı ve satış belgesi almış işletmeler için bu şart aranmaz.”
Yani? 11 Haziran 2013’ten önce adam okulun kapısına bile alkollü içki dükkanını açmış olsa, kapatılamaz! Saçmalığı görüyor musunuz? Peki, öğrenciler, okul kapısının hemen karşısındaki alkollü içki dükkânlarının şerrinden nasıl korunacak?
Bakanlık “Milli Eğitim Sistemi” ve “müfredat”la çocuklarımızın, gençlerimizin kafalarını “rejime uygun olarak biçimlendirmek”ten, bu tür zararlı mekânların eğitim kurumlarından uzaklaştırılmasını sağlamaya fırsat mı bulamıyor? Bizdeki “Milli Eğitim Sistemi”nin “eğitim-öğretim”den anladığı, öğrencileri “Laik-Kemalist sistem”e taraftar kılacak “tek-tip” bireyler olarak yetiştirmek ve galiba Eğitim yöneticileri, bunu sağlamaya çalışmaktan, “okulların çevrelerinde neler olup bittiği”ni tesbite ve gerekli tedbirleri almaya fırsat bulamıyor olsalar gerek. O zaman bu, ciddi bir “yönetim zaafiyeti” anlamına gelmez mi?
Şimdi örnek olayımıza gelelim. Başbakan’ın “İstanbul’un silüeti”ne damga vurmak için bina ettirdiği “Çamlıca Camii”nin çok yakınındaki Gazi Mustafa Altıntaş İlk ve Ortaokulu’nun hemen kapısının önünde alkollü içki satan bir dükkân var. Öğrenciler okuldan çıkar çıkmaz karşılarında ilk gördükleri şey, alkollü içki bayii. Bu dükkânda öğrencilerin sevdiği dondurma ve çerez türleri de satılıyor. Bu durumda, öğrencinin bir ayağı sürekli bu tür mekânlarda... Peki, hani gençler zararlı alışkanlıklara karşı korunacaktı?
Hadi Milli Eğitim Bakanlığı’nın doğrudan bu tür yerlerden haberinin olması mümkün değil. Peki, İl ve İlçe Milli Eğitim müdürlükleri ne iş yapıyor, merak ediyorum doğrusu. Bu kadar “okullardan ve okul çevresinden habersiz bir Milli Eğitim Yönetimi” ile acaba nasıl bir gençlik yetişir? Alkolik olacağı kesin de, ötesini kestiremiyorum doğrusu.
Okul yönetimlerine bir çift lafım var. Her okul yönetimi, kendi okulunun çevresinde olup bitenleri tesbit edip durumu ilgili mercilere bildirmeli değil mi?
Milli Eğitim Bakanlığı bu konuya el atıp bütün Türkiye’yi taramalı. Her okul için, çevresinde neler olduğunu tesbit etmeli; bunlar ile okullar arasındaki mesafeleri belirlemeli, eğer uygun mesafe yoksa okulların ve diğer eğitim-öğretim kurumlarının çevrelerinin bu tür zararlı maddeler satan pislik yuvalarından temizlenmesi için hiç gecikmeden, gerekçe üretmeden, mazeret ileri sürmeden, süre-müre vermeden, derhal ve ivedilikle harekete geçmeli.
Eğitim kalitesinin, sadece “sınıf mevcudu”, “öğretmen” veya “müfredat kalitesi”, “ders araç-gereçleri” ve benzerlerinden ibaret olmadığı; “öğrencilerin geleceklerine etki edecek sosyal ve fiziki çevre”nin de hesaba katılması lazım geldiği Bakanlıkça biliniyor olsa gerek. Bu kapsamda, ilgili Bakanlıklarla temasa geçilip büyük bir “temizlik harekâtı” yapılmalı değil mi?
Eğer Milli Eğitim Yönetimi “şu okullar olmasaydı Milli Eğitim Bakanlığı’nı ne de güzel yönetirdim” fikriyatıyla biçimlenmemişse, bu çalışmanın bir an önce yapılması lazım.
Aksi halde “alkolik nesil” yetişmesinin önünü alamazsınız. O zaman biri Başbakan’a, güvendiği kadrolardan umudunu kesmesini söylesin. Bu şekilde “dindar gençlik” falan yetişmez. Baksanıza, okullarla alkollü içki satış yerleri kapı kapıya.
Okuldan çık, alkolünü al; ya da alkolünü al, okuluna gir!...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.