Nusret Çiçek

Nusret Çiçek

Türkiye Müslümanlığı

Türkiye Müslümanlığı

Her ülkeye, her mezhebe, her cemaate has İslam anlayışı olunca, Türkiye Müslümanlığı ile müşerref oluyoruz! Baas’ın da kendine göre Müslümanlığı var... 

Mısır diktatörü Sisi’nin de hanımı ile kızı peçeli, ne var ki adam Müslüman kanına doymuyor. 
Kerbela katilleri de Müslümandı ya!.
Mabedi cemevi olan “Alevilik”, Müslümanlığın yorumu imiş... 
1968’lerden tanıdığım o zamanın ülkücü geçineni, şimdilerin ulusalcısı anlatıyordu.
Geneleve hacze gitmiş de kadın o esnada namazını kılıyormuş.
Bizimkisi ne dese iyi... “Arap dininden farklılığımız işte burada”. 
Prof. Toktamış Ateş’in, 20 Ocak 2005 tarihli Cumhuriyet Gazetesi’ndeki makalesinden okuyalım da aydınlanalım!
“(...) kurban kavurmasını dualar okuyarak nasıl pişirdiklerini görmüş ve ona kadar; ‘saf Müslüman’ olan bu kadınlarımızın bikinilerini giyerek denize gittiklerini yaşamıştım. İşte bizi, çok farklı kılan şeylerden biri de buydu. Tam anlamıyla Müslüman olmak ve çağdaş dünyaya mutlak bir uyum sağlamak; Mustafa Kemal’in bu ulusa armağan ettiği ‘laik Müslümanlık’, işte bundan başka bir şey değildi.”
Haydar Baş stili Kemalist Müslümanlık...
1939’larda liselerde okutulan “Medeni Bilgiler” adlı ders kitabının 364. Sayfası: 
 “Arap dini(...)Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanlarını uyuşturdu. 
Bu pek tabii idi. Çünkü, Muhammed’in kurduğu dinin gayesi, bütün milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu.” (Mustafa Kemal, kendi el yazısı).
Muhammed’in dini Arap milliyetçiliğine (yüz bin kere haşa) neden oluyormuş!
Şimdi anladınız mı? Üç kıtaya hakim iken çeyrek kıtaya neden indiğimizi. 
Hele de mantarın zehirlisi  hoşgörü zırvalayınca mantarlaştık.
Sırf risale okudular diye aylarca hapishanelerde yatan tanıdık birçok ailenin yaşantılarındaki “demokratikleşme(!)” oldukça dikkat çekici. 
Dün ne idiniz bugün ne oldunuz!
Terazide, arazide, düğün salonlarında gevşeyiverdi muhteremler... 
Hem nasıl?.. Hanım sıkı sıkıya bağlı, hatta peçeli, ama geriden gelenler sanki bir başka ailenin Fransızlaşmış çocukları. Yan yana koyun, hangisi Müslüman bilemezsiniz. 
İktidar rehaveti oturunca baskı ile ilgiyi veya sorumluluğu karıştırmışız. 
Bazılarımız hakeza orijinalinden daha orijinal demokrat...
Ama her halükarda Laik Türkiye Müslümanlığı; kavurmaların dualarla pişirilip bikinilerle denize girmesiyle başlıyor, demokrasi reyonunda teşhircilikle noktalanıyor...
Öyle iken övünme vesilemiz, işte dünyanın her köşesinde açmış olduğumuz okullar. 
Dilden dile laik Türkiye Müslümanlığı...
Cumhuriyetle birlikte ithal ettiklerimizi şimdi de ihraç ederek Türkiye Müslümanlığını sahne kültürü ile yaymak gibi bir çarpıklık. Sorsan; verilen cevap: hizmet...
Hizmet edene hürmet ederiz...
Ancak Kabe yakında iken, uzaklarda Kabe aramaya gerek var mı?
Veya şöyle mi sorsak? Allah Resulü(sav) bu işlere nereden ve neresinden başladı?
Her ne olursa olsun sonuçta kendimizden ve ailemizden sorumlu değil miyiz? 
“Cemevi yaptırdın mı?” “Hanendeki yozlaşma dibe vurmuşken uzaklara açıldın mı?..” Gibi sorulara kabir aleminde muhatap olacak mıyız bilemem. 
Belki de en ağır sorumuz, omurgasız rahip kılıklı, cihatsız Müslümanlığımız olacak.
Belki de üzerimizden kaldırıp atamadığımız laikliğimiz... 
Sözün özü: Başkalarına sürekli şahadet dedik ama bu şahadeti bir sefer de olsa nefsimizde denemeye kalkışamadık. Bu alem darul cihat mı darul istirahat mı?.. 
Tepkisiz, statükoya teslim olmuş Türkiye’ye has Milli  Müslüman olduktan sonra, başını kumdan çıkarmadan istediğin kadar oku, istediğin kadar ibadet et; okul aç, şiş sok, aynı anda iki yerde görün, sabahlara kadar uyuma, salavatı şerifi yüz oku, bin oku... 
Sana değen olmaz, seni gören olmaz. 
İsrail’in bombalarını yemezsin, roketlere de hedef olmazsın... 
Methiyeler dizerler sana, ne “hoşgörülü” diyerekten, belki de heykelini dikerler.
Öyle isen senden ne laikliğe bir halel gelir, ne de Türkiye Müslümanlığının rengi değişir. 
Yerden bitsen de, seni yiyen hayvanın sütünden de yoğurdundan da kaymak olmaz, yağ olmaz...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
3 Yorum
Nusret Çiçek Arşivi