İşte Siyonistlerin rahatsızlığı
Dün, Mit Müsteşarı Hakan Fidan’ı hedef tahtasına oturtan Siyonist yayınları tararken enteresan bir şeyle karşılaştım.. Kendisinden beklenen çarpıtma ve dezenformasyonu yapan Jerusalem Post adlı faşist bültenin ön sayfasında Davutoğlu’na atfedilen yalan yanlış birtakım sözler yazmışlar.. Buna da Hürriyet Gazetesi’ni kaynak göstermişler.. Meğer Davutoğlu, Hakan Fidan için; “ajanların kimliğini ifşa etmek onun görevindendir” gibi bir şey söylemiş.. Saçma sapan şeyler.. Bunlar önemli değil.. Vazifeden olan, Jerusalem Post’un yaptığı.. Çünkü normal ortalama bir gazeteden söz etmiyoruz burada.. Mavi Marmara Kanlı Baskını, söz konusu kese kağıdına; “Gazze’ye gitmekte olan terör destekçisi Türk Filosu’na yapılan müdahale kesinlikle başarısızdır, çünkü 10 Hamas destekçisinin öldüğü müdahalede 6 tane de askerimiz yaralanmıştır” ifadeleriyle haber olmuştu.. Böyle bir yayın organının, Davutoğlu’na atfen yalan yanlış sözler yazmasını falan anlayabilirim.. Yalnız anlamadığım bir şey var.. Aynı haber baştan sona kadar Hakan Fidan meselesini incelerken, son iki paragrafta, “ayrıca” diye bir parantez açıp, başka bir konuda istatistik yayınlamış.. Mealen demiş ki istihbarat ile ilgili haberi sonunda; “Ayrıca, Türkiye’nin doğum oranı düşmeye devam ediyor ve 2019 yılında kadın başına doğurganlık oranının 2.02 civarında olacağı öngörülüyor. Başbakan Erdoğan da, halkına, daha çok çocuk yapmaları konusunda baskı yapıyor”.. Ne alâka değil mi? İstihbarat, İranlı ajanlar falan derken laf nereden nereye gelmiş!.. Türkiye’nin doğurganlık takvimiyle ve hükümetin doğum teşvik politikalarıyla nasıl ilgileniyorlar gördünüz mü? Şu Geziciler var ya hani; “yatak odamıza karışıyor bu hükümet” diyerek sokaklara dökülenler.. Kimin ağzıyla konuştuklarını görüyor musunuz? Kimileri saflıklarından ama çok açık ki kimileri emir ve talimat aldıkları merkezlerin taşeronu olarak Türkiye’de bir operasyon yürütüyorlar.. “Üç çocuk” hadisesinin kimleri ne kadar rahatsız ettiğini anlatsak bu kadar açık ortaya koyamazdık. Adamlar kendi yayın organlarına aleni yazmışlar.. Daha ben ne desem boş
¥
KILIÇDAROĞLU’NUN VİSKİ KADEHİ
Dün bir fotoğraf servis edildi.. “Servis” diyorum buna çünkü sinsi bir tezgah kokusu alıyorum arkasında.. Tezgahı kimin yaptığını bilemem. Sadece şu çok ünlü; “kasetle gelen kasetle gider” deyişini hatırlattı bana.. Peygamber Efendimiz’in soyundan geldiğini ilan ettiğinin haftasında Kılıçdaroğlu’nun masasında, bayram sabahı, bir şişe Jack Daniels görüyoruz.. Sadece durmuyor anlaşıldığı kadarıyla zira Kılıçdaroğlu’nun tam önünde de dolu bir buzlu viski kadehi var.. Öyle olmasa bile içiyormuş imajı verilmeye çalışılmış sanki.. Hatta (ben orada değildim bilmiyorum) belki de hepsi photoshop ile sonradan konulmuştur Kılıçdaroğlu’nun masasına.. Her hâl ve şartta merak ettiğim husus şu; “kim, neden Kılıçdaroğlu’na böyle bir tuzak kurdu?” Evet yanlış anlamadınız tuzak.. Beni bilirsiniz.. Ben ki kategorik olarak CHP’yi ve Kılıçdaroğlu’nu eleştiririm, bana bile bu iş tezgah-dümen gibi geliyor.. İlk kimin sosyal medyadaki hesabında paylaşıldı bu fotoğraf, o kişinin başka siyasi kimliklerle kişisel ya da ticari ilişkileri var mı? Bütün bunları koyun alt alta sorunun yanıtını kendiniz bulacaksınız.. Bu 28 Şubatvari viskili kadehli tezgahta Kılıçdaroğlu’nun yanındayım. Kim ne derse desin.. Yetti artık siyasetin komplolarla dizayn edildiği. Kendine güvenen bileğinin hakkıyla gelsin nereye gelmek istiyorsa. Kalın sağlıcakla.