Serdar Arseven

Serdar Arseven

II. Abdülhamit-Erdoğan, Atatürk-Kılıçdaroğlu!..

II. Abdülhamit-Erdoğan, Atatürk-Kılıçdaroğlu!..

CHP’liler Atatürk’ün kurduğu uçak fabrikasını “el oğluna ayıp olmasın diye” düdüklü tencere fabrikasına döndürmüştü.
AK Partililer ise II. Abdülhamit Han Hazretleri’nin muazzam projesini hayata geçiriyor. Arada böyle bir fark var.
Marmaray bütün İstanbul’a, Türkiye’ye, insanlığa hayırlı uğurlu olsun.


Bir kısım CHP’liler…
Na - to Kefari, na -to mermari!..
Yani…
İşte kafa işte mermer!..
Nato kafa nato mermer!..
Sayın Erdoğan’ın en çok ihtiyaç duyduğu anda tutup “Kuran eğitimi istemezük” mitingi yapan bu CHP; şimdi de tutmuş, iki AK Parti vekilinin TBMM çalışmalarına başörtüsüyle katılmalarına sonuna kadar karşı çıkma kararı almış.
Yok abi olmuyor, alışmamış bedende pantolon durmuyor!..
Bu nedir böyle?..
Bunlarla mı uğraşacağız?..
Cumhuriyetin 90. kuruluş yıldönümünde muhteşem Marmaray’ı hep birlikte hizmete açmanın gurur ve sevincini yaşadığımız bugünlerde, böyle dava mı olur?..


CHP’nin tek “iyi” genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk imiş.
O öldü, CHP bitti.
CHP’li şimdi boş tabut taşıyor.


Atatürk’ün açtırdığı uçak fabrikasını “El oğluna ayıp oluyor!” kafasıyla “düdüklü tencere fabrikasına” döndüren mürteci kafası yüzünden çok vakit kaybettik…
Zararın neresinden dönsen kâr; “millet karşıtı jakoben kafa”nın tezgahlarından kurtulup, şükür bugünlere ulaştık.
Bundan on sene sürekli olarak “İspanya, Yunanistan darbecilerini yargılamayı ve mahkum etmeyi başardığı için bugünlere gelebildi.” çerçeveli yorumlar yapardık.
Bir teğmenin sözde gazetecileri, sözde yargı mensuplarını komutla ayağa kaldırdığı brifing dönemlerinden bugünlere geldik.
O günlerde, “Bunların hesabı teker teker sorulacak!” dediğimizde alaya alınırdık.
Biz söyler biz dinlerdik; yiğidin harman olduğu değil az bulunduğu günlerdeydik.
Bu böyle yıllarca devam etti; Recep Tayyip Erdoğan’ın AK Partisi iktidara geldi, yine karanlık…
Öyle çöktüler ki üzerine milletin; AK Parti kahir ekseriyetle iktidarda ama namaz kılan çocuklar, “bir kısım medya”nın hedefindeydi!..
O sütü bozuk 28 Şubat medyası; “testis muayenesini” bile bahane ediyordu dindarları vurmak için!..
Hatırlayın;
Konya’da sözde bu türden muayeneyi yapmak istemediği için bir çobanın testis kaybından sorumlu tutulan hanımefendiyi.
Haber yalandı, teşhis, tetkik, muayene hepsi enine boyuna yapılmıştı, hepsi belgeliydi.
Biz bastırdık, genel yayın yönetmenleri, “Şey” dedi, “Bir yanlışlık olmuş, uğurcum yanlış yapmış, özür diliyok!..”


Sayın Erdoğan az mı katlandı?..
Bu ülkenin başbakanının, yemeği sağ elle yemesine bile taktı mürteci kafa; niye sağ elle yiyormuş, çünkü İslam’a göre sol el başka iş içinmiş!..
Neyse, bin türlü rezillik!..


Recep Tayyip Erdoğan ve bilinç yüküyle hareket eden milyonlar, nice tezgahı yıkıp geldi bugünlere.


Bakın; son 11 senede ne savaşlar, ne ekonomik krizler yaşadık.
Ortadoğu alt üst oldu, Kafkaslarda savaş çıktı, soykırımlar, katliamlar, depremler, sel baskınları, terör olayları…
Bütün bu süreçte, Deniz Baykal-Kemal Kılıçdaroğlu’nu kaç yurt dışı ziyaretinde gördünüz?..
Devlet Bahçeli, uçak korkusundan dolayı karayoluyla balkanlara uzanmıştı, onun dışında varsa gözden kaçmıştır.
Biri Anamuhalefet, diğeri her zaman iddiası olan büyük bir partinin genel başkanı.
Bakıyoruz; yurt dışına –haliyle- en çok Recep Tayyip Erdoğan çıkmış.
Ondan sonra, BBP Genel Başkanı Sayın Mustafa Destici geliyor, hemen ardından da SP Genel Başkanı Mustafa Kamalak hocamız.
CHP, MHP hazineden dünyanın parasını alır ama işte icraatta yoktur.
CHP’ninki otel odalarında ABD Büyükelçisinden nasihat alır; davet arar, “Parti içi mücadelede destek almaya” çalışır.
Öbür taraftaki “2009’un ortasından aha bööööle iki sıfırı attım mıydı iktidarız icabında!” takılır!..


Birileri de, Türkiye’nin aydınlık yarınlara ulaşması için çalışır.
Tıpkı taaa 1860’lı yıllarda Sirkeci-Üsküdar arasını deniz altından geçmek için projeler hazırlatan II. Abdülhamit Han Hazretleri gibi.
Tıpkı Recep Tayyip Erdoğan gibi, Binali Yıldırım gibi.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Serdar Arseven Arşivi