“Dershaneler tartışması”nın arka plânı?
Zaman gazetesinin ortalığı karıştıran manşetindeki ifadelere yeniden bakalım:
“Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı Yusuf Tekin başkanlığındaki bir heyet tarafından hazırlandığı İDDİA EDİLEN yasa taslağı, eğitime darbe vuracak değişiklikler içeriyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Müsteşarı Yusuf Tekin başkanlığında bir ekibin hazırladığı ÖNE SÜRÜLEN kanun taslağı, özel öğretim başta olmak üzere bütün eğitim sistemine darbe vuracak kritik değişiklikler öngörüyor. Bir torba yasaya eklenerek oldu bittiyle Meclis’in gündemine getirilmesi planlanan taslağa göre, dershaneler ve bütün etüt merkezleri 2013-2014 eğitim-öğretim yılı bitiminde kapatılacak. Karara uymayanlara 500 bin liradan başlayan astronomik cezalar verilecek. Taslak, bakanlığın daha önce, ‘Dershaneler MEB’e bağlı olmadan eğitimi sürdürecek’ şeklindeki açıklamalarını da yalanlıyor. Taslak yasalaştığında ortaöğretime veya yükseköğretime giriş sınavlarına yönelik, evlerdeki özel dersler de dâhil, hiçbir özel kurs verilemeyecek. Önemli değişikliklerden biri de MEB’in kalbi olarak bilinen TALİM VE TERBİYE KURULU (TTK) YETKİLERİNİN FESHİ! Eğitim bilimciler ve akademisyenlerden oluşan TTK’nın, bütün karar verme ve denetleme yetkileri elinden alınıyor, kurul ‘bilimsel danışma ve inceleme organı’na dönüştürülüyor. Bu düzenlemeyle eğitim sisteminin tamamen denetimsiz hale geleceği BELİRTİLİYOR.”
¥
Haberdeki “sertlik” dozunun “Hizmet Hareketi”ndeki sevgili kardeşlerimizin sıkça tekrarlanan “kavramlarına” uygun olup olmadığı bir yana…
“Bu meselede AK Parti ile Cemaat’i de aşan bir tezgah” gördüğümü ifade edeyim.
İşin bu tarafına mercek tutmadan önce…
Meselenin yüzeydeki boyutuna ilişkin fikrimizi dile getirecek olursak:
Dershaneler, yurdun dört bir yanındaki dar gelirli aile çocukları için birer kurtuluş kapısı.
“Okul varken dershane olur mu?” yaklaşımı teoride doğru gibi ama alandaki gerçekler bu yaklaşımı desteklemiyor.
¥
Ben böyle düşünüyorum…
Bununla birlikte, Başbakan Erdoğan’ın ve Milli Eğitim Bakanı Avcı’nın bu işi “İDDİA EDİLEN”, “ÖNE SÜRÜLEN” taslaktaki gibi “haşin” bir yaklaşımla ele almadıklarını görüyorum.
Bu konularda benim de tereddütlerim var, ben de zaman zaman “yüz yüze” dile getirmişimdir…
Dershanelerin “orta vadede” ve eğitime, öğrencilerimize ve istihdama zarar vermeyecek usullerle kapatılmasının düşünüldüğü defalarca ifade edilmiştir.
¥
Peki birden bire ne oldu?..
¥
Doğrusu bu soruya sadece “dershaneler” tartışmasına bakarak cevap verilemez.
Bu gelişmelerle “Hakan Fidan” üzerinden Başbakan’ı hedef alan girişimler alâkasız mı?..
“Soros” ve uzantıları tarafından desteklenen gezi olaylarının büyümesine bahane edilen “orantısız ilk müdahale” hakkında ne düşünürsünüz?..
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın arasını açmaya matuf çalışmalarla bugünkü “gerilim”in alâkası yok mudur?..
Kemal Kılıçdaroğlu’nun ABD Büyükelçisi ile otel odasında gerçekleşen 2.5 saatlik görüşmede iki ülke arasındaki ticaret hacminin geliştirilmesi için yapılması gerekenler üzerinde fikir teatisinde bulunulmuş olabilir mi?..
Otel odası buluşmasının hemen ardından “dosya engelli” arkadaşımız Mustafa Sarıgül Beyefendi’nin partiye gayet “Keskin” bir çıkışla davet edilmesi ve alelacele rozetlenmesi ile bunların hiç mi alakası yok?..
¥
Derin sol’un en derin adamlarından olan ve zamanında Cemaat mensuplarına adeta kan kusturmuş olan bir eski Milli Eğitim Bakanı’nın bu dershaneler mevzuuna göbekten daldığını ve “Hizmet Hareketi”ne ani muhabbet geliştirdiğini görünce ilgim iyice arttı konuya.
Ha bakın yazının tam da burasına oturtmak lazım:
Kısa bir süre önce başörtüsü mağduru öğretmenin haksızlığa uğradığını ortaya koyan Danıştay Kararı’na Milli Eğitim Bakanlığı Hukuk Müşavirliği’nin itiraz ettiğini hatırlarsınız.
Milli Eğitim’e zamanında yerleştirilmiş “Derin Sol” takımı Sayın Avcı’ya “doksandan” ne gol atmıştı öyle!..
Bu gol ile “Dershaneler” fırtınası alakasız olabilir mi?
¥
Haydaaa, iki laf edeceğiz yerimiz bitmiş…
¥
Demem o ki her iki taraf da “sızmalara” dikkat kesilsin.
Tezgah büyük!..
“Çatışmak” akılsızlık olur!..