Mustafa Sarıgül, Bal Küpüne Düşerse Ne Olur?
Cumhuriyet Halk Partisi’nden yine ilginç bir hamle geldi. Son seçimlerde kılavuzu karga olan CHP, Mehmet Haberal başta olmak üzere hem de seçilebilir yerlerden sağcı adaylar göstermiş ve onları parlamentoya taşımıştı. Bu konuda CHP’nin ilk adımı 2007 yılında attığını da biliyoruz. O zaman Süleyman Demirel ailesinin damadı İlhan Kesici, CHP’ye katılmış ve milletvekili seçilmişti. 2010 yılında da CHP’den istifa ederek bağımsız kalan Kesici’nin bugün de adı aynı partiden Ankara Büyükşehir Belediye Başkan adayı olarak geçiyor.
Ve CHP’den yıllarca kavga ettikleri, ezeli düşmanları, artık siyasetin mezarlığına gömülmüş bir kadroya davetiye çıkarılıyor, eminim duyunca çok şaşıracaksınız:
Hüsamettin Cindoruk, Nahit Menteşe, Necmeddin Cevheri, Cavit Çağlar, İsmet Sezgin, her biri siyasi birer mevta olan bu şahısladan medet uman bir CHP’yi düşünün, onların çaresizliklerini anlamaya çalışın. Sonunda Türkiye’de mevcut olan 77 adet tabela partisine de açık davette bulunup, Erdoğan’a karşı güçbirliğini deneyecekler. Hatta akıl hocaları olan Süleyman Demirel’in önünde diz çöküp:
- Ne olur, Atatürk’ün partisini bu durumlardan kurtar, gel genel başkanımız ol! bile diyecekler.
Şimdi bu çaresizlik içinde “Cumhuriyetle problemi olmayan herkesi CHP çatısı altında birleşmeye çağırıyoruz diyerek partilerine sun’i teneffüs sağlama çabasındalar. Burada CHP farkında olmadan, ya da olarak kendisini bir kimlik krizine sokuyor. Bugüne kadar kendisini solda ve sosyal demokrat bir çizgide tanımlayan CHP, sağa göz kırpıyor. Bunu yaparken de kendi hastalıklı yapısını hesaba katmıyor, oysa hâlâ halkın değerleri ve dinle problemli bir CHP var karşımız da. Bu parti kendi içinde kristalize olmadan halkta karşılığı olmayan siyasi mevta durumundaki insanları CHP’ye katsanız ne olur, katmasanız ne olur? Bugün Necmeddin Erbakan yaşasa, arşivleri açar ve gösterirdi cümle cihana 40 yıl önceki teşhis ve tesbitini:
- CHP ve AP, birbirinin ikiz kardeşi gibidir, yok aslında birbirlerinden farkları. Tek fark CHP organlarımızı çatır çatır söküp alıyordu, AP ise narkozlayarak aynı şeyi yapıyor.
Bugün CHP, Hoca’nın tabiri ile narkozculardan himmet bekliyor. Oysa kendisi yardıma muhtaç bir dede,
Nerde kaldı gayrıya himmet ede!
CHP eski Manisa milletvekili Şahin Mengü bu daveti yinelerken bir yandan da kendi partisine uyarıda bulunmayı da ihmal etmiyor:
“Sayın Cindoruk ve diğer saygıdeğer isimler gibi bir dönem merkez sağda yer almış isimlerin CHP’ye gelmeleri veya CHP’yi desteklemeleri gayet tabii önemli bir şey. Ama evvela parti içindeki liboşları, ikinci cumhuriyetçileri, bölücüleri bunları bir temizlemesi lazım. Bunları temizlemeden böyle bir çağrı yapmak partiyi kırk ambar haline getirir. Fayda değil zarar sağlar. O insanlar da zannetmiyorum ki liboşları, numaralı cumhuriyetçilerin, mezhepçilerin, cemaatçilerin bir arada olduğu bir partiye gelmek istemez. Faik Tunay gibi cemaatçi, Sezgin Tanrıkulu gibi bir Kürt bağımsızlığından yana olan birisini istemiyorum partimde. Sayın Cindoruk’un ne ülkenin bölünmesiyle ilgili bir sorunu vardır, ne de cumhuriyetin temel değerleriyle sorunları vardır. Cumhuriyetin temel değerleriyle sorunu olmayanların gelmesine itirazım yok.”
Şahin Mengü’nün açıklamasından anlıyoruz ki CHP’de liboşlar başta olmak üzere bir sürü haşerat var. Bizce Mengü, bu haşere takımının kimler olduğunu tam liste açıklamalıdır. Bunu yapmazsa CHP’de siyaset yapan birçok insan töhmet altında kalacak ve belki de içlerinden birisi çıkıp:
- Açıklamazsan müfterisin, partiye nifak tohumları ekiyorsun! diyebilir.
Hele bakın, CHP sadece tarihin çöplüğüne atılmış fosillerden mi medet umuyor, hayııırrr... Bir dönem yolsuzlukla, rüşvet almakla suçladığı Mustafa Sarıgül’e bile sarılıyor. Eeee denize düşen her yere sarılırmış! Düşünün Sarıgül’ü İstanbul’a aday gösterdiler ve eskaza kazandı. Sarıgül, balküpüne düşmüş gibi olacak, sadece parmağını değil, elini-kolunu bile yalayacak. Çare, Deniz Baykal olacak o zaman. Baykal, Sarıgül’den sorumlu onursal başkan olarak, etrafında dolaşacak:
- Bak Mustafa, götürürler merkeze rezil olur herkese. Eski alışkanlıklarını bırak!..
- Lo lo... lo, lı...
- Sarıgül, bize de mi lolo?
Baykal, kızıp Kılıçdaroğlu’na gidecek ve oradan da şu cevabı alacak muhtemelen:
- Benim belediye başkanım işini bilir!
Bu arada Nurettin Sözen ve Ergun Göknel de Sarıgül’e mali danışman yapılarak engin belediyecilik tecrübelerinden istifade edilecektir!
............
Baykal muhabbeti şaka, ama CHP eski Genel Başkanının televizyonlarda dönen ve Mustafa Sarıgül’ün alenen rüşvet aldığını ve bunun da parti disiplin kurulunda belgelendiğini söyleyen konuşması ilgi ve ibretle seyrediliyor. Baykal çok ağır ifadelerle Sarıgül’e yükleniyor. Bütün televizyon kanallarının arşivinde olan, fakat Koç’un korkusundan yayınlayamadıkları Deniz Baykal’ın Sarıgül’ün rüşvet çarkını deşifre eden uzun konuşması Beyaz TV’de, Latif Şimşek’in Dinamit programında kesintisiz yayınlanıyor ve seyredenlerin dudakları uçukluyor. Baykal, bu konuşmasında “ya bunlar CHP’li değil, ya da biz” deyiveriyor. Ardından da Sarıgül, partiden ihraç ediliyor. CHP eski Genel Başkanı Deniz Baykal’a bir görev düşüyordu, Sarıgül’ün CHP rozeti takıldığı an partisinden istifa etmek! Eminim tarihe geçerdi. Gerekçesi ise kesinlikle kamuoyunda kabul görürdü:
- Bu CHP Mustafa Kemal Atatürk’ün, İsmet İnönü’nün, Bülent Ecevit’in CHP’si değildir. Siyasi hayatımı onurlu bir şekilde bırakıyorum.
Bunu yapamaz mıydı? Sizce neden, onun da başka handikapları mı var yoksa? Pekiii, Baykal’ın “Rüşvet çarkının belgesi işte!” diye haykırdığı Sarıgül’le diğer CHP’li vekiller aynı salonda oturacaklar? CHP’lilerin işi nereden bakarsanız bakın, zor... İş gene partinin müftü milletvekili İhsan Özkes’e kalıyor; CHP’nin cenaze namazını kıldırmak! Gazete ilanlarının altına şu notu da düşebilirler:
- Lütfen cenazeye çelenk göndermeyiniz Atatürkçü Düşünce Derneği’ne, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne ve Mustafa Sarıgül’e bağışta bulunabilirsiniz.