Ak Parti -Dershane Ortaklığı
Osmanlı İmparatorluğu’nun mirasını reddedip her şeyi Cumhuriyet’le başlatanlar ile, “yeni devlet Osmanlı’nın mirasıdır” diyenlerin çatışmasında veya Atatürk eksenli tartışmalarda sade bir dille ortaya konulan fikirdir; “Mustafa Kemal, imparatorluk topraklarında doğmuş, yetiştirilmiştir, görev yapmış vs….”
Bu teze göre; yeni devlet, Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı’nın devamıdır, mirasıdır. İtiraz edenler ise yönetimden yaşantıya kadar birçok şeyin değiştiğini ileri sürerek mirası reddeder.
Siz ne düşünürsünüz bilemem ama bana göre ortada bir miras vardır. Cumhuriyet, temeli sağlam ancak duvarları yıkılmış evin aynı temel üzerine tekrar inşasıdır bence.
Buna benzer bir tartışmayı başlattı Başbakan Recep Tayyip Erdoğan. Canlı yayında dershane konusunda yaptığı açıklamalarında dershaneleri miras yedi olarak nitelendiriyor, Başbakan.
El insaf…
“Siz fen ve anadolu liselerindeki öğrencileri alıyorsunuz ve ona olsa olsa test tekniklerini öğretiyorsunuz. Öğrenci eğitimini devlet okullarında almış, sen ona biraz bir eğitim veriyorsun ve sonra bir okulu kazandığında hemen sırtına tişörtü giydiriyorsun. Bu bizim eserimiz diyorsun. Bu olmaz.”
Bence de olmaz…
Osmanlı’nın, Cumhuriyet’in birikimlerini alıp kullanacaksın, çeşitli sebeplerle atılmamış adımları atacaksın, küçük revizyonlar yapıp sonra da meydanlara çıkıp “Biz onu, bunu yaptık” deyip kurdele keseceksin.
“Bu olamaz.” Kabul edilemez…
Reformları yaptığın ekip, vekil olması için halkın önüne koyduğun insanların geçmişinde, yetişmesinde kimlerin emeği vardı da, nasıl “bizim hükümetimiz, partimiz” diye biliyorsunuz?
“Bu olamaz.”
Ekibinizdekileri yetiştiren; bilgisini, görgüsünü aktaranlar belki de sizin yerden yere vurduğunuz CHP’ye oy verenlerden. Belki de size, her şeyiyle karşı olanlar…
“Bu olamaz.” Biz bu kadroyu kabul edemeyiz!!!
O zaman, AK Parti Hükümeti’nin her yaptığı iyi icraatta kimlerin payı var bilmek istiyoruz.
Sizin mantığınıza göre, AK Parti’nin başarısı aslında Milli Görüş’ün, onu temsil eden geçmiş partilere ait. Niye sahipleniyorsunuz ki?
Eğitimini devlet okullarından almayıp, özelde okuyup başarı kazananlara da mı tişört giydirmesinler?
Klasik eğitimden geçen öğrenciye test tekniğini anlatmak, öğretmek, sonra başarılı olmasını sağlamak sizin küçümsediğiniz kadar basit değil.
Bir de verdiğiniz rakamlar var ki…
“Fen ve sosyal bilimler liselerindeki öğrencilerin yüzde 95'i dershanelere gidiyor. Anadolu liselilerinin yüzde 91'i, meslek liselilerin yüzde 18'i dershanelere gidiyor.”
Buradan anlaşılan yüzde 10’luk bir kesim dershaneye gidemiyor. Parasızlıktan gidemiyorlarsa bile, ekonomimizin iyiliğini, gelir adaletsizliğinin büyük ölçüde azaldığını gösteriyor. Gidemeyenlere de Başbakanımız sahip çıkar. Dershane öğretmenlerini işe alıp maaşa bağlamaktansa öğrenci okutmak daha ucuza gelir.
Öğrencilerin %90’nın dershaneye gitmesi, yarışa girmesi, bir soru daha fazla çözeceğim diye ailece yırtınmaları eğitimdeki bozukluğa işaret ediyorsa eğer, o zaman dershaneye bu düşmanlık niye?
Meslek lisesi öğrencilerinin dershaneye gitmemesi gelecek kaygılarının olmayışı mı, ideallerini yitirmiş olmaları mı, yoksa parasızlıkları mı? Bunu da açıklığa kavuşturalım.
Bu rakamlardan meslek lisesi statüsüne giren İmam Hatip Lisesi mezunlarını savcı, doktor vs. olarak göremeyeceğimiz sonucu da çıkar mı sizce?
“Bu kabul edilemez” değil mi?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.