Asım Yenihaber

Asım Yenihaber

“Dandin Kasık” da kim?

“Dandin Kasık” da kim?

Bu müptezeli tanımak zorunda değilsiniz.

O bir karakter çukuru. Her an tükürülmeyi hak eden bir lağım kuburu... Tanıyıp da ne yapacaksınız.

Bu yazıyı, onun yüzüne üç kere tükürüyor gibi yapıp öyle okuyun...

Türkiye’nin Güneydoğusunda otuz yıldan fazla etnik görünümlü kirli bir savaş yürütüldü. Hâlâ da savaş bitmiş değil. Savaş bitince sıfıra müncer olacak olan yüzsüzler, ahlâk yoksunları ne yapıp yapıp bu rezaleti sürdürmek için ellerinden veya başka yerlerinden gelen hiç bir şeyi ihmal etmeyecekler.

Bu gerginlikler şeklinde kamuoyuna yansıyacak.

Nitekim “Kürdistan” iddiası bunlardan biri.

Etnik hamakatı hakikat şurubu gibi içen bazıları bu kelimeyi dilinden düşürmüyor. Bunların en ahmaklarından biri, “Kürtlerin yaşadığı yere Kürdistan” denir buyurmuş.

Öyleyse Kürtler nerede yaşıyor?

Benim İstanbul’daki komşum, senin Ankara’daki arkadaşın, ötekinin İzmir’deki ahbabı...

Bunlar Kürt ise nerede yaşıyorlar? Oralar hangi “istan”?

Almanya’da bilmem şu kadar Kürt olunca Almanya Kürdistan mı oluyor? Yo o yetmez derseniz, üç milyon Türk var, Almanya’nın her hangi bir eyaletine Türkiye diyebilir miyiz?

Sadece o da değil, Diyarbakır’dan beni ziyarete gelen Türk, Erbilli Türkmen dostum, Kuzey Suriyeli Türkmen arkadaşım... Yahut da, Mardin’de, Siirt’te, Bitlis’te veya başka bir şehrimizde yaşayan Araplar neden burası “Arabistan” diye ayağa kalkmıyorlar?

Bu hamakati millete akıl diye yutturmayın. Milletin feraseti ile alay etmeyin.

Lâfı dağıtmayalım. Asıl müptezellerin müptezeline gelelim.

Onun gerçek adını buldum:

Dandin Kasık! (Biraderine nisbetle tesmiye edilmiştir!)

Herkes onu gencecik oğlu ölünce, veya intihar edince, farklı bir havada gördü. O da belki geçici süre öyle sandı. Yani insani değerlerle, ölümün hakikati ile, gençlerin hayatıyla oynamanın sefaleti ile yüzleşti... (İnsan olmanın yaşı, mevkii yok!)

Fakat bunu sahici insanlar yapar. Kalbinin pasını silebilenler yapar.

Müsveddelerden böylesini beklemek abes olur.

Nitekim öyle olduğu kısa zamanda anlaşıldı.

Adam eski hamam eski tas!

O eski hamamın ne idiğünü en iyi kardeşi biliyor. Hakkında söylediklerini en uyuz itin önüne atsanız, kudurur!

Bunda tık yok.

Bizzat kardeşi ona şerefsiz diyor. Yetinmiyor, ahlâksız diyor! Namussuz, haysiyetsiz.... daha neler neler...

“O hırsız ….. beni sevdiği için değil, ismimi satıp siyasi, ekonomik rant sağlamak için ‘o bir generaldir’ yakıştırmasında bulundu. Dağa çıkışımın arifesinde bana kurşun sıkan zat-i âlileri, daha rahat tefecilik yapsın, daha rahat ihale alsın, daha rahat çalıp çırpsın diye beni kahraman ilan ettiler. Ve derken sizin kahramanınız dağda kaldığı 18 yıl boyunca her şeyini kaybederken, siz hiç hak etmediğiniz yaşam olanakları elde ettiniz. Ben dağda kaldığım için siz Ankara’ya, hem de Çankaya’ya yerleşebildiniz. Yoksa sizi kim tanırdı ki! Yüzünüze bile tükürmezlerdi….”

Şimdi onun yüzüne okkalı bir tükürük savuruyorum: “Yarabbi şükür!” diyeceğinden emin olarak!

Terörist bir saldırı sırasında biricik çocuğunu kaybeden bir hanım vekile Meclis’teki çirkin saldırısı asla unutulmayacak.

İnsan olan, böyle bir acı yaşamış bir anneye hürmetten başka bir his taşıyamaz. Eğer biri bunu yapıyorsa, onun haysiyet, ahlâkı, onuru, şerefi sorgulanır.

İşe bakın ki, modern Kürtçe sözlüklerden “Haysiyet, ahlâk, şeref” kelimeleri yok!

Bu bir tesadüf mü?

Bunlar bizim Arapça asıllı ortak kültür kelimelerimiz. Bunlar öztürkçe sözlüklerde bulunmadığı gibi demek ki özkürtçe sözlüklerde de yer bulamıyor! Olmayınca da böyle oluyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4 Yorum
Asım Yenihaber Arşivi