İyi bilmezdik!...
Teoman Koman öldü. Ajun da ıssız kalmadı. Aslında ajun (dünya) onun saltanatlı günlerinde ıssızdı. Aslında o zamanlarda insanlar sindirilmiş, içine kapanmış, göz yaşlarını içlerine akıtıp dünyayı ıssız bırakmışlardı.
Onu 1960’tan, 27 Mayıs sonrası yaşanan Yassıada trajedisinden tanıyoruz.
Koman, o günlerde genç bir subay. Görev yeri Yassıada. Adanın baş gardiyanı Tarık Güryay’ın emir subayı.
Adadaki bütün zulümlerin müsebbiplerinden biri. Millî iradeye tahammülü olmayan askerî vesayetçilerin adadaki uzantısı...
“Sizi buraya tıkan kuvvet, böyle istiyor” diyen mahkeme reisi Salim Başol’un karşısında Anadolu’nun bütün masumiyetiyle duran mazlum Başbakan Menderes’in asaletinin yanında, sadece silah gücünü kullananların küstah profilidir Koman.
Onu en net bir şekilde, idam edilerek şehit edilmeden önce çekilen son fotoğraftan hatırlarsınız.
Menderes merhum beyaz pijamasıyla sandalyede oturmaktadır. Yuzünde, işkencelerin verdiği yorgunluğun bile örtemediği bir masumiyet... Sol kolu dizinde, sağ eli masada... Masada bir bardak çay... Şehid-i Muazzez Menderes’in iki tarafında birer küstah... Askeri kıyafetleriyle, millî iradeyi hiçe sayan bir mütehakkim bakışla bakıyorlar Şehid-i Muazzez’e... Biri pişmiş kelle gibi sırıtıyor; öteki küstah küstah bakıyor. (Sol taraftaki Teoman Koman’dır. İşte o Koman öldü.)
İşte bu bakışlar anında ajun ıssız idi.
İşte bu bakışlar anında bütün dünya susmuş, göz yaşlarını içine akıtarak tevekkülle dua mırıldanan dudaklar, kahrola kahrola susuyorlardı.
O yılları hatırlıyorum. “Menderes’e tokat attılar” lafı yayılmıştı ortalığa... Rahmetli babam, yaşın yaşın ağlamıştı. İşte, Menderes’e tokat atan adamdı Teoman Koman.
Astılar; asarak şehid ettiler Menderes’i...
3 defa seçim kazanarak milletin büyük bir teveccühüne mazhar olan Menderes’i, o küstah bakış idam ederek şehid etti. O bakış, o gün bugündür millî iradeye hep karşı oldu.
En son 28 Şubat’ta varlık gösterdi o küstah bakış. Bin yıl sürecekti, 10 yıl bile sürmedi.
1960’ın o insanlık dışı trajedisini yaşayan, o yıllarda ajunu ıssızlaştıran millet, 1965’ten itibaren her seçimde o ıssızlığı, o sessizliği bozmak için gitti sandığa. Atılan her oy, sessiz birer çığlıktı; can evinden yükselen birer feryattı. O çığlıkları, o feryatları Ankara’da küstahlara pazarlayanlara kahrola kahrola oy çığlığı attı bu millet. Ha 27 Mayıs, ha 28 Şubat!... Sessizlik, ıssızlık aynı sessizlik ve ıssızlıktı.
Millet 2002’de inşallah bir daha değiştirilmemek üzere kaderine el koyunca, bu milleti sessizleştirenler, kimsesizleştirenler, ıssızlaştıranlar, yeni oyunlar kurmaya niyetlendiler. Ama devir değişmiş, taban-tavan uyumu sağlanmış, verilen oyları, Ankara’da küstahlara pazarlamanın yolu kesilmeye başlanmıştı. Bu süreçte küstahlar, mahkum olmaya başladılar. Hepsi teker teker yargıya, millete ve tarihe hesap verdi, vermeye devam ediyor.
Günahını almayalım... Belki birey olarak iyi bir insandı Teoman Koman. Ama biz kurumsal olarak hiç iyiliğini görmedik ve o fotoğrafı asla unutmadık; unutmayacağız da...
Evet...
Ölenleri iyilikle analım...
Tamam...
İyi de, Koman’ı 27 Mayıs'la anarken mi iyilikle analım? 28 Şubat’la mı iyilikle analım?...
Biz iyi bilmezdik ve artık ajun da ıssız değil.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.