Üzülmeye çalışıyorum
ÇOK YÖNLÜ BİR İNSANDI!
Bugün son yolculuğuna uğurlanacak Teoman Koman.. Televizyonlar cenaze haberlerini verirken; “eski Mit Müsteşarı” ya da “eski Jandarma Genel Komutanı” diye verecekler.. Oysa ben biliyorum ki Sayın Koman, on parmağında on marifet, bir koltukta 7-8 karpuz bir adamdı.. Örneğin 28 Şubat’ın en şedit günlerinde çok başarılı bir gazeteciydi.. Öyle olmasa Türkiye’nin en saygın haber televizyonlarından birinde odası olur muydu? Aynı zamanda çok saygın bir bankacıydı.. Yoksa dönemin en popüler bankalarından birinin yönetimine alırlar mıydı? Aynı zamanda kimya konusunda üstüne yoktu.. Öyle olmasa ilaç firması yöneticisi yaparlar mıydı? 20 yaş altı okurlarım için çok garip gelecek.. Ama pardon öyleydi.. İyi ama neden? Çünkü bu darbe yani 28 Şubat darbesi, başka hiçbir şeye benzemeyen bir şeydi.. Müsebbipleri zahmet edip millet iradesinin en yüce tecelligâhı olan TBMM’ye gelip de bildiklerini anlatma lütfunda bile bulunmadılar.. Her hâl ve şartta kapısına mühür vuramamışlarsa da TBMM’yi tanımamaya devam ediyorlardı.. Çakma birtakım araştırmalarla güven anketleri yapıp propagandacı gazetelerinde bunları yayınlatıyor, “askere çok güveniliyor, milletvekiline güvenilmiyor” şeklinde yaygara yaptırıyorlardı.. O zaman, iradesi ayaklar altına alınan millet şöyle bağırıyordu; “Bunların yatacak yeri yok”..
NASIL BİLİRDİNİZ
Allah rahmet etsin.. Bizdeki hatırası hiç iyi değildi.. Sorarlarsa “nasıl bilirdiniz?” diye söyleyeceklerimiz var.. Örneğin 27 Mayıs Kanlı Darbesi’nin ardından, Yassıada’da Ada Komutanı Albay Tarık Güryay’ın yaveri olarak görevliydi Sayın Koman.. O dönem genç bir teğmen olan Koman’ın, halkın sevgilisi Adnan Menderes’e tokat attığı söylendi.. Bunun hesabı sorulmadı.. Refahyol iktidarı döneminde, devlet binalarındaki mescidlere ait minarelerin yıkılması talimatını verdi. Askeri yerleşkelerde bulunan cami ve mescidlere rütbeli personel ile sivil memurların girmesini yasakladı. Ezanı tümden kaldırdı, “anlamı bilinmeyen” (!) sözlerle yazılan dua ve sure levhalarını söktürttü.. Ne oldu? Hesabı sorulmadı.. 1992/95 karanlık dönemine ait cinayetlerin, Hizbullah’ın, Jitem’in hesabı sorulmadı.. Onun Mit Müsteşarlığı döneminde öldürülen aydınların, gazetecilerin hesabı sorulmadı.. Demem o ki işimiz ilahi adalete kaldı.. Buna inanmayalım diye çok uğraştılar. Ama bakın iyi ki de inanıyoruz. O yüzden rahatız.. Kalın sağlıcakla..