“Kirli ittifak”
Salı günü hükümeti yıpratmaya belki de düşürmeye ayarlı bir operasyona start verildi. Bazı yazarlar ‘şaşırmadık, bekliyorduk’ dedilerse de bütün Türkiye şaşırdı. Adeta şoke oldu. Başbakan yapılanı teşhis etmek sadedinde “Kirli ittifak” dedi.
Aynı günün akşamı bu olaydan bağımsız olaraktan ilim ehli insanların bulunduğu bir dost meclisindeydim. Ümmet üzerine oynanan oyunları konuştuk. İslâm dünyasının mezhep, etnik ve ideolojik çatışmalara nasıl sürüklendiğinin analizlerini yaptık.
Bu meyanda İslâm tarihinde kurulmuş kirli tezgahlara, dün yaşananlarla bugün yaşananlar arasındaki illet benzerliğine dikkat çektik. Bazı meselelerde farklı perspektiflere sahip olsak da bugün kurulan komploların arkasındaki dış güçlerin kirli ellerine ortak vurgu yaptık.
Dış güçlerin varlığı, kurdukları operasyonlar kendi hatalarımızı görmezden gelmemize elbette sebep olamaz. Bu bağlamda Suriye meselesinde İran’ın günahlarına dikkat çektiğimiz kadar, Mursi’nin bir askeri darbeyle düşürülmesinde Suudi Arabistan’ın rolüne de dikkat çektik. İran ulus devlet çıkarları için nüfuz ettiği İslâmî hareketleri nasıl kullanıyorsa Suud da nüfuz ettiği Selefi hareketleri kullanıyor tesbitinde ittifak ettik..
Başbakan’ın aynı gün Konya mitinginde dediği “Kirli ittifak” böyle bir şey. Bir tarafında küresel güçler, bir tarafında yerel güçler.. Tabanları bizden farklı olmayan fedakâr insanlar üzerinden kuruluyor tezgahlar..
Bu hükümet küresel sistemin hedefinde. İsrail ve Yahudi lobilerinin kontrolündeki medyanın hükümet karşıtı agresif yayımlarını izlemek bile bir fikir vermeye yetiyor zaten.
Türkiye’nin üzerindeki vesayet sistemini ortadan kaldırma mücadelesi veren ve bu hususta epey mesafe katetmiş AK Parti Hükümeti, bu mücadelesinde ittifak ettiği bir yapı tarafından hedef alınmakta. Bunun iktidar mücadelesinde izahı olsa da ilkesel zeminde, ahlâk ve vicdan muhakemesinde bir izahı yok...
Yerel seçimlere 3 ay kala bu operasyon yapılıyor. Neden önce değil de şimdi? Birileri bilgi ve belge toplayıp pusuda beklemiş. Belki de belge ihdas etmişler. Bütün bunların ne kadarının gerçek ne kadarının düzmece olduğunu sonra göreceğiz. Yolsuzluklar varsa üzerine gidilmesi bizi ancak memnun eder. Ama pusuda beklemek tarzı bir operasyonun varlığı insanı kuşkulandırıyor..
Bu operasyon, Türkiye’nin hem bölgeye yönelik siyasetini hem de ülke içi güç dengelerini etkilemeye ayarlı bir operasyon izlenimi veriyor..
Son yıllarda sistematik bir şekilde Başbakan Tayyip Erdoğan’ın hedef alındığı bir sır değil. Başbakanı hedef alan operasyonlarda partisi arkasında durduğundan şimdi partiyi de hedef tahtasına oturttukları anlaşılıyor. Kaset tehditleri zaten yapılıyordu..
Operasyonun küresel uzantılarının olduğu kanaatimi tekrar belirteyim. Ancak bu dış mihraklarla kimler ittifak etmiştir? Kimler paralel düşmüştür? Bunlar yakında netleşecek, öyle umut ediyorum...
Yazıyı uzun izahlara muhtaç iki tesbitle bitireyim:
İlki, eğer Cemaat Türkiye içinde siyasi operasyon yapıyorsa, yapanlarla ittifak kuruyor algısı oluşuyorsa, Cemaat’in hizmet yaptığı diğer ülkeler alarma geçeceklerdir. Ya “hizmet” isteyecekler, ya da güvenemeyeceklerinden ülkelerinden çıkaracaklardır.
İkincisi, birileri bu kavgadan “laiklik olmazsa olmaz” sonucunu çıkararak Müslümanlara dayatacak, bu zeminde İslâm’ın yeniden yorumlanmasını isteyeceklerdir. Yaşananların ışığında bunu kabullenmek de kolaylaşacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.