İtibar Operasyonu
Hükümete yönelik kurulan tezgah ile birlikte, küresel güçler ve yerli işbirlikçileri de deşifre oldu biliyorsunuz. Bu saatten sonra, bu işbirlikçi yapının içindeki vatanseverlerin çıkıp tezgahı-tertibi deşifre etme vaktidir.. Tablo gayet net ve belirgin.. Ben böyle yazdıkça ısrarla; “rüşvet, yolsuzluk iddiasının üstünü örtmeye gayret gösteriyorsun” diyorlar.. Bilakis ne kadar hırsız, uğursuz, rüşvetçi, dolandırıcı varsa, kim yiyorsa yetimin hakkını, kim gasbettiyse garip-gurebaya gidecek iki lokma ekmeği, gün yüzü görmesin.. Bunun savunulacak bir tarafı olabilir mi? Ama bu sosla birlikte sunulan küresel saldırıya karşı da sessiz kalmamızı kimse bizden beklemesin..
TBMM’NİN İTİBARINA SALDIRI
Bakın millet iradesinin en yüce tecelligâhı olduğunu sıklıkla vurguladığım ve adını anarken bile gözlerimden yaş süzülen Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne yönelik bir itibarsızlaştırma projesinin hayata geçtiğini unutmayın.. Size çok garip gelmiyor mu, birden bire sinkaflı küfürlerin Meclis’te havalarda uçuşması. Fiziksel saldırıların başlaması.. Özdal Üçer ile Recep Akdağ arasında iki sene evvel kapanmış bir mesele yüzünden, “yan baktın kavgası” çıkması, bir milletvekilinin eski bir bakana dönüp; “anneme dua et yoksa çeker vururdum seni” demesi... Bunlar olabilecek şeyler miydi?
ÖNCE ÜSLUP SONRA YOLSUZLUK
TBMM’de bu güç, önce yüksek perdeden, küfürlü, bardaklı, fiziksel şiddetli bir atmosfer pazarladı.. Bunun ikinci adımının rüşvet ve yolsuzluk iddiaları olacağını tahmin etmek güç değildi. Öyle de oldu.. Neden?. Çünkü bizimki gibi bir sahada rahat çalışabilmek için seçilmiş parlamentolara değil, bir takım merkezlerde oluşturulmuş gayr-ı meşru yapılara ihtiyaç vardır. Bu yapılar da anlaşılan o ki, emniyet ve yargı bürokrasisi içinde zaten oluşturulmuş.. Şimdi bu yapıyla yol yürüyebilmek için önce kamuoyu nezdinde TBMM’nin saygınlığını düşürmek ve başka bazı kurumlara güveni yükseltmek gerekmektedir.. İşin özü bu..
NEDEN EGEMEN BAĞIŞ?
Egemen Bağış’tan devam edelim.. Dışarıda, özellikle batı kamuoyunda, Türkiye’nin itibarını yükselten Egemen Bağış gibi bir saygın şahsiyete yönelik haysiyet cellatlığını gördünüz.. Önce, “gizli” olduğu için başsavcının bile haberi olmayan ama HD kamerayla Ortaköy’de iki açıdan yapılan çekimlerle AB Ofisi’nin nasıl izlendiğini gördük.. Ortaköy sahilden, otoparka oradan da Egemen Bağış’ın ofisine kadar iki kamera, günlerce cayır cayır kayıt yapmış fakat ne emniyet müdürünün haberi var ne de başsavcının.. Bir de o kayıtlar ortada suç varmış gibi (bazı) gazetelere çarşaf çarşaf servis edilmiş.. Ne olduğu belli bile olmayan bu garip görüntülerden yola çıkarak Egemen Bağış’ı infaz ediyorlar.. Küresel emperyal güçlere diz çöktürmüş, kendi merkezlerinde oyunlarını bozmuş, kendi güçlü oldukları parlamentolarda kürsülerine çıkıp gözlerinin içine baka baka Türkiye’nin egemenliğini ve gücünü haykırmış olan bir adamın böylesine hedef tahtasına yerleştirilmiş olması, size hiç garip gelmedi yani.. İlginç..
ÖNCE MİLLET
Bakın Egemen Bağış, o 28 Şubat döneminde Merve Kavakçı’ya yapılana benzer çirkin saldırı karşısında kürsüye çıktı ne dedi? “bu kürsü milletin kürsüsüdür. Biz buraya çıkacağız elbette.. Rezidanslarda başka ülkelerin elçilerinin huzuruna değil”.. Türkiye’nin bölgesinde güçlü ve söz sahibi bir ülke olmasına yönelik duyulan rahatsızlığın sonuçlarını izliyoruz.. AB Bakanı ve Başmüzakereci olarak bugüne kadar ortaya koyduğu vizyonu 2015 sonrası başka bir görev belki de uluslararası bir görevle daha yukarılara taşımasından endişe eden güçlerin sistemli saldırısı var. Parti ayrımı gözetmeksizin bu saldırılara karşı durmak vatan vazifesi olmalıdır. Kalın sağlıcakla..