Artık bundan ötesi kalmadı. İmkanlar, şartlar, fırsatlar gerektiği gibi değerlendirilmediği taktirde İslam aleminin son umudu, son kalesi Türkiye’de elden gidecek...

Rahmetli Erbakan, o yüzden D8’ler demişti, demişti de şer güçler üzerine uçuştu... 

Bir Erbakan gider on Erbakan gelir.

Şimdi de ne diyorlar? “Milli Görüş gömleğini çıkardı zannediyorduk, meğerse çıkarmamış.”

Veya bakmışlar ki adam meyhanede rakıyı sağ eliyle içiyor:

“Şuna bak vay yobaz.”

Türkiye düşmanları melanet işleyenlere bile o kadar hassas, o kadar dikkatli iken birisi yolsuzluk yaptı diye pire için yorgan yakılmaz. Pireyi ezelim de, yorganı ellemeyelim...

Ben şöyle diyorum; otobanlar, limanlar, geçitler, hızlı trenler yapabilirsin, amma Siyonizm’in sana bakış şeklini kestiremezsen, çukura düşer bir daha çıkamazsın... 

Sanki bizim işimiz ülkenin ekonomisini düzeltmek, onların da işi hazineyi yağmalamak.

Havuz dedik havuzu içtiler, hazine dedik hazineyi yağmaladılar.

Aradan geçen 11 yıl sonra yağmalamanın vakti saati gelmiş olacak ki (A) planı denilen Gezi Parkından başladılar. Başarmış olsalardı ülke yeni bir şer dalgasına kapılacaktı.

Allah (c.c) bu millete merhamet etti, korudu... 

Şu andaki projenin asıl nedeni ağa ile köle/odalık meselesi.

Adamlar seni Lozan’da odalık gibi kapattılar, elini kolunu bağladılar, limanlarına, ticaretine, üretimine el koydular, topraklarını dağıttılar. 

Sen şimdi kalktın (Kemal Sunal’ın Ağa filmindeki gibi) “ağanın pohu üzerine poh s. çirsin.” 

Haddini bil ey Başbakan, İran’a altın satılacaksa biz satarız, sen satamazsın!

O yüzden devletin bankası Siyonistlerin hedefinde.

Sokakların taşlı sopalı hallerini görüyoruz, belki de azgın PKK yeniden sahneye çıkacak.

Ola ki zamlar gelecek, ekonomiyi bozmak adına her yolu deneyecekler.

Aynı anda ABD ajanının neler yumurtladığına bakmıyor musunuz?

“Halkbank’ı uyardık şimdi imparatorun çöküşünü izleyeceğiz” deyince, Kılıçdaroğlu’nun ikidir ABD’ye neden gittiği buradan anlaşılmıyor mu? 

ABD’yi son ziyaretinde, Huffington Post muhabiri Joe Lauria ile yapmış olduğu özel röportajda, Mustafa Sarıgül için istifa edebileceğini söylemesi ne anlama gelir? 

Proje hazır, piyonlar tamam, şer güçler bütün hızı ile ülkenin bağımsızlığına saldırıyor...

Bu arada, eski MHP adayı Mansur Yavaş’ın CHP’den belediye başkan adayı olması kurulması düşlenen yeni düzenin MHP-CHP ittifakının bir ayağı değil mi?.. 

Hani “Hira dağı kadar Müslüman”dık?!. 

Hani “kanımız aksa da zafer İslam’ın”dı?.. 

Yoksa o günler, o zafer şarkıları menfur bir kompleye kurban giden merhum Muhsin Başkanın cebinde mi unutuldu? Yırtıldı mı, atıldı mı?.. 

Tanıdıklar telefonla, tanımadıklarım mail atıyor, mesaj yolluyorlar... 

Soruyorlar, bu cümleleri kurmak için, ne kadar prim alıyorsun? 

Ben de diyorum ki, prim diyenlerin pilleri bitsin.

Ben nevi şahsına münhasır birisiyim, kimselerden her ne nam altında olursa olsun hiçbir şey almam, beklemem, gitmem, gelmem. Yazılarım, kitaplarım Allah (cc) rızası için.

Ben de sordum, ey kardeş, Allah’ın (cc) o güzel sıfatı için söyle, cemaat adına yayın yapan Samanyolu denilen televizyonun ekranlarını görmüyor musun?

Yine cemaatin gazetesi Zaman’da çıkan yazılar, ateistine varıncaya kadar yazar takımı...

Bunlara, Müslümanların hizmet adı altında verdikleri paralar ödenmiyor mu?

Gerçeği görüp de sen niye susarsın, onu söyle, ey kardeş.

Dedik ya, Anadolu son kale...

11 yılın bilânçosunda tüm raporlar iyi de, kadro ve ekip olayı oldukça kritik.

Saçımızı başımızı bu değirmende ağarttık.

Benim görebildiğim, köşe başı görevler kendini gizleyen cemaatçi adı altında militan MHP’lilerde. Ustalıkla kadrolaşmışlar. Mesleğinde dürüst ve samimi olanlar ise kızakta.

“AK Parti geldi pasif görevlere atandık” diyorlar. 

Ne hikmetse tabanı muhafazakar olan iktidarlar hep aynı noktadan vurulur...

Şimdi de bir delikten, iki sefer üç sefer sokulmak aynı hata.

Belediye başkan adayları da dahil (Abdurrahman Dilipak’ın görüşlerine katılıyorum), görev tevdi edilenler yeniden gözden geçirilmese yarın çok geç olur. 

Beslersen kargayı yeri geldiğinde oyar gözünü....