Ölüm varilleri
Son günlerde Suriye’deki Baas diktası, onun hâkimiyetinin sürmesini sağlamak için ülkeyi işgal eden dış güçlerin de yardım ve desteğiyle özellikle ülkenin ticari başkenti kabul edilen Halep’te geniş çaplı bir varil bombası katliamı gerçekleştiriyor.
Hatırlanacağı üzere Baas diktası bu şehre neredeyse başkent Şam derecesinde önem verdiği için kontrolünde tutabilmek için çok yönlü çaba sarf etti. Olayların başlangıç merhalesinde kitlesel eylemlerin Halep’e yansımasını engellemek için bu şehre bütün gücüyle yüklendi. Baas propagandası yapanlardan da “Bakın, eğer halk Esed’i istemiyor olsaydı ülkenin ticaret ve sanayi yönünden birinci, nüfusça ikinci büyük şehri olan Halep’te de gösteriler olurdu” diyerek kafaları bulandırmaları için işaretler verdi. Baas yanlıları, gösterilerin bu şehre yansımasının rejimin tehditleriyle ve aldığı birtakım polisiye tedbirlerle engellendiği bilgilerini kabul etmediler. Polisiye tedbirlerin etkisini kaybetmesinden sonra Haleb’in en geniş çaplı kitlesel eylemlerin ve gösterilerin merkezi haline gelmesi karşısında diyecek bir şeyleri kalmayınca rejim burayı askerî yönden kontrol altında tutmak için yüklendi. Fakat çok uğraşmalarına rağmen karada direnişçilerin kararlı mücadelelerine yenildiler. İşgal güçlerinin destekleriyle buraya yeniden ağırlık vermeleri her ne kadar bazı noktaları geri almalarını sağladıysa da çok ileri gidemediler ve daha sonra direnişçiler yeniden ilerleme kaydettiler. Baas’ın ve işgal güçlerinin önemli bir askerî karargâhları sayılan el-Kindi Hastanesi’nin de direnişçilerin eline geçmesiyle Halep bölgesinde karadaki askerî güçleri iyice zayıfladı.
Baas zulmünün, kendi kontrolünden çıkan alanları tamamen yaşanmaz hale getirme stratejisi Halep’te de devreye sokularak hava saldırılarına ağırlık verildi. Hava saldırılarında ise özellikle büyük kayıplara neden olan toplu imha silahları kullanılmasına ağırlık veriliyor. Halep’i hedef alan savaşta son on gündür, halkın “ölüm varilleri” adını verdiği bombalar yağdırılıyor.
Baas diktasının bir imaj düzeltme taktiği ve göz yanıltma aracı olarak kullandığı göstermelik “kimyasal silahların imhası” anlaşmasından sonra bu silahlardan pek geri kalmayan ve siviller arasında çok büyük can kaybına neden olan varil bombalarının yağdırılmasına fırsat verilmesi, on günden beri bu bombaların neden olduğu katliamlarla ilgili görüntülerin dünya kamuoyunun dikkatine sunulmasına rağmen herhangi bir engelleme girişiminde bulunulmaması, emperyalist güçlerin ve onların meşrulaştırma mekanizması olarak çalışan BM gibi uluslararası kurumların Baas vahşetinin önünü açık tutma siyasetini gözler önüne seriyor. Zaten Baas’ın ve beraberinde savaşan işgalcilerin bu derece cüretkâr davranabilmelerinin sebebi bu siyasettir.
Biz bu yazıyı yazmadan önce yayınlanan son haberlerde Halep’te varil bombaları saldırılarında öldürülen sivil insan sayısının 513 olduğu ifade ediliyordu. Yani bir cephe savaşının neden olabileceği can kaybı kadar. Hatta tarihte sivil hedeflerin vurulmadığı ve toplu katliamların yapılmadığı savaşların bir çoğunda cephedeki can kaybı bu sayıya ulaşmamıştır.
Ayrıca yüzlerce yaralının bulunduğu ve onlara hızlı bir şekilde müdahalede bulunulamaması durumunda ölümlerin sürekli artacağı ifade ediliyordu. Korkunç bir vahşet sergilenmesi yüzünden bombaların seri bir şekilde yağdırılması ise yaralılara acil müdahaleyi zorlaştırıyor hatta imkânsız hale getiriyor. Onun da ötesinde bombaların tahrip ettiği binaların enkazı altında kalanlara ulaşılması engelleniyor ve aradan biraz zaman geçtikten sonra ulaşılması durumunda enkazın altından ancak cesetlerin çıkarılması mümkün olabiliyor. O yüzden ölü sayısının hızlı bir şekilde artması endişesi devam ediyor.
Halep’teki bu varil bombası katliamı Baas rejiminin ve onun arkasında duran, ona asker ve silah desteği veren işgal güçlerinin ülkenin başkent Şam düzeyinde stratejik öneme sahip bu şehrinde kontrolü kaybetmenin intikam katliamı olabilir. Ama uluslararası platformda İkinci Cenevre görüşmeleri hazırlıklarının son aşamasına denk gelmesinin ve böyle stratejik bir dönemde emperyalist güçlerin de Baas diktasının ve destekçilerinin önünü son derece açık tutmalarının tesadüf olduğunu sanmıyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.